Türk bilim insanları rotayı kuzey kutbuna çevirdi
Antarktika'da yaptıkları çalışmalarla adından söz ettiren Türk bilim insanları, ilk Türk Arktik Bilimsel Seferi'ni gerçekleştirerek güney kutbunun ardından bilimsel araştırmalarını kuzey kutbuna da taşıdı. .
Antarktika seferlerinin ardından Türk bilim insanları, araştırmaları için rotalarını bu kez de Arktik Okyanusu'na çevirdi. Bu kapsamda, ilk Türk Arktik Bilimsel Seferi, İTÜ Kutup Araştırmaları Uyg-Ar Merkezi öncülüğünde bir ekiple Türkiye İş Bankası sponsorluğunda temmuzda gerçekleşti. İlk Türk Arktik Bilimsel Seferi'ne, Cumhurbaşkanlığı himayesi, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinden gerçekleşen Antarktika Bilim Seferlerinin koordinasyonunu üstlenen Doç. Dr. Burcu Özsoy liderlik etti. Özsoy, söz konusu sefer ve Arktik bölgesinde yaptıkları çalışmalara ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Kutup bölgelerinin dünyanın en zorlu coğrafya ve iklimine sahip alanları olduğuna dikkati çeken Özsoy, tüm zorluklarına rağmen bu bölgelere gitmek ve araştırma yapmanın bir insanın hayatında yaşayabileceği en büyüleyici anlardan olduğunu söyledi. Özsoy, seferdeki ana amaçlarının minimum ayak iziyle maksimum verimde bilim yapmak olduğunu vurgulayarak, "Sefere 7 bilim insanı katıldı ve hepsi canını dişine takarak çalıştı. Gün ışığından 24 saat faydalanılan bölgede, Türkiye'nin çeşitli kurum ve kuruluşlarından 41 katılımcının 14 araştırma projesi için çalışmalar yürütüldü." diye konuştu.
Arktik Okyanusu'na ulaşmak için ilk olarak Norveç'in başkenti Oslo'ya gittiklerini anlatan Özsoy, buradan Norveç egemenliğindeki Svalbard Takımadaları'nda yer alan dünyanın en kuzey yerleşimi Longyearbyen'a ulaştıklarını dile getirdi. Özsoy, burada kiraladıkları gemiye yerleştiklerini ve seferin tamamında gemide kaldıklarını aktardı. Sefer boyunca bilim insanlarının özellikle iklim değişikliğinin ekosistem üzerine etkileri ve çevre kirliliği konularında çalışmalar yaptığını belirten Özsoy, şunları kaydetti: "Mikroplastik örneklemeleri, pasif örnekleyicilerle kalıcı organik kirleticilerin belirlenmesi, yakıt kirlilikleri ve kaynaklarının belirlenmesi, plankton tür ve dağılımları, deniz buzu gözlemleri ve uydu verileri ile korelasyonu, hava kalite ölçümleri gibi projelere ek olarak lise öğrencileri tarafından üretilen meteorolojik ve atmosferik ölçüm istasyonunun fizibilite çalışmaları da yapıldı. Havanın hiç kararmaması fizyolojik olarak bizleri etkilese de bu durumu avantaja çevirip daha uzun çalışma ve seyir saatlerine sahip olduk."
Özsoy, küçük bir yaşam alanında geçirilen sürenin seferin en zorlayıcı yanlarından olduğuna dikkati çekerek, "Kısıtlı imkanlar sebebiyle gemideki suyun çok tasarruflu kullanılması için sefer süresince sadece bir gün, o da bir üs ziyaretimizde duş alabildik. Tabii ki herkes alışık olduğu düzenden, bu bilinmezliğe ve mahrumiyete geldiğinde zorlanıyor." dedi. Arktik bölgesinin Antarktika'dan farkına da değinen Özsoy, kuzey ve güney kutup bölgelerinin iki farklı gezegen gibi olduğunu dile getirdi.