Trakya'da alarm zilleri çalıyor: Yüzde 85 azaldı
Namık Kemal Üniversitesi'nden (NKÜ) Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Trakya'da yer altı suyunun yüzde 85 azaldığını belirterek, ''Bugün Ergene ve Meriç Havzası'nda yer altı suyu seviyeleri, güncel olarak 600 metre derinlere kadar düşmüştür'' dedi. Edirne'deki Tunca Nehri'nin bazı bölümleri de kuruma noktasına geldi.
Türkiye'nin tahıl ambarı Trakya'da iklim değişikliği, kuraklık ve sanayileşme, bölgede yoğun su çekimine neden oluyor. Bu süreçten Ergene ve Meriç havzalarındaki yer altı suları da etkileniyor.
Trakya'da yer altı suyunun yüzde 85 azaldığını söyleyen NKÜ Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, "Bugün Ergene ve Meriç Havzası'nda yer altı suyu seviyeleri, güncel olarak 600 metre derinlere kadar düşmüştür. Bu bölgelerde 20 yıl öncesine kadar bu rakam 80 metrelerdeydi. Hatta bazı bölgelerde çok daha iyi durumda; 20 metreden, 30 metreden su çekilebilir haldeydi. Yer altı suyu seviyelerinin bu kadar düşmesinin sebebi; bu bölgedeki sanayi yoğunluğu, nüfus artışı ve tarımsal faaliyetlerdeki artış ne yazık ki. 1990'lı yıllardan itibaren İstanbul sanayisinin bu bölgelere taşınması ile burada yoğun bir sanayileşme meydana gelmişti. 1995'li yıllarda 300 olan işletme sayısı, günümüzde 3 bin civarına kadar artmıştır. 5 kat bir artıştan bahsediyoruz. Aynı şekilde sanayileşme beraberinde nüfusu da getirmiştir. Hem göç alan bir bölge haline gelmiş hem de bu sanayideki çalışan işçiler buradaki nüfusu arttırmıştır. Yine 25-30 yıllık döneme baktığımız zaman bu bölgede nüfus yaklaşık 2,5 kat artmıştır. Eskiden tarım bölgesiydi, yer altı sularıyla idare edilebiliyordu. Bir de son 30 yılda endüstri geldi, artan nüfusla tüketim arttı" dedi.
'HER YERE EŞİT OLARAK DAĞILMIYOR'
Bölgedeki yer altı sularının dağıtımını incelediğini belirten Prof. Dr. Tecer, "Yer altı suları ne yazık ki bu bölgede de dünyada olduğu gibi her yere eşit olarak dağılmıyor. Bir de bu faktör var. Mesela çıkardığım rakamlarda Çorlu bölgesinde yer altı sularının beslenmesi ile buradaki kullanım oranı birbirinden çok farklı. Çünkü Trakya bölgesini düşündüğümüz zaman; Çorlu, Çerkezköy, Muratlı, Lüleburgaz sanayinin yoğun olduğu bölgeler. Buralarda dolayısıyla yer altı sularındaki kullanım çok daha fazla. Kullanım ve beslenme oranı 1,75. Bu ne demek? 1 birim besleniyorsa yer altı suyu, yaklaşık 2 birim kadar da buradan çekilme söz konusu. Dolayısıyla bunu da göz önüne aldığımız zaman yer altı sularının üzerindeki baskıyı, sanayinin ve nüfusun oluşturduğu baskıyı, yakın zamanda ortadan kaldırmamız çok mümkün görünmüyor" diye konuştu.
'YER ALTI SUYU İLE ÇEKİM ORANINI DENKLEŞTİRMELİYİZ'
Prof. Dr. Tecer, "Bir kere sanayide kullandığımız suların azaltılması, yeni teknolojilerle daha az su tüketen sanayi modelinin buraya uygulanması gerekiyor. Sanayide kullanılan suların arıtılarak geri kazanılması ve tekrar prosedür kullanılması, tarımsal sulamada yer altı sularından vazgeçmemiz, vahşi sulamadan vazgeçmemiz, damlama ve yağmur temelli sulama şekline dönüşmemiz lazım. Bireysel olarak da içme ve kullanma için tükettiğimiz suları daha tasarruflu, daha bilinçli kullanmamız gerekiyor. Belki alışkanlıkların değiştirilmesi çok kolay değil ama bir jenerasyonu bu anlamda kaybettik. Fakat yeni gelecek jenerasyona suyun bir hayat olduğunu ve kıt bir kaynak olduğunu daha ilkokul sıralarından itibaren öğretmemiz, o bilinci vermemiz gerekiyor. Yer altı sularını ve çekim oranı arasındaki rakamı denkleştirebilirsek, bunu ne kadar sürede denkleştirebilirsek, o kadar sonra eski sayısına gelecek demektir. Mesela Çorlu için çekim ve beslenim oranları 1,75 diyorsak; 1 birim beslenme var, 1,75 birim çekme var. Eğer bunu aşağıya düşürürsek, bunu çabuk sürede düşürmeyi başarırsak, o kadar sürede yer altı sularındaki eski rezerv kendi haline dönüşmüş olacaktır" diye konuştu.