Trajik geçiş
Trajik geçiş
Türkiye’deki Suriyeli binlerce sığınmacı, 240 kilometrelik İstanbul-Edirne otoyolunda dramatik bir kaçış yürüyüşüne başladı. Güneş altında, asfalt sıcağında kavrula kavrula. Aç, susuz. Çocuk, kadın, erkek, yaşlı...Edirne'ye 80 kilometre kala sığınmacı grupları sıklaşıyor. On kişilik bir gruptaki gençler Şam Üniversitesi’nden arkadaşlar. Elektronik bölümünden Ali, “Üç gündür yürüyoruz. Asfalt sıcağında ve susuz. Üç güne kadar varırız Edirne’ye. Oradan sınırı aşıp Almanya’ya gideceğiz” diyor. Otostop yapmak istediklerini ancak hiçbir aracın kendilerini almadığını söylüyor. Bizimle konuşarak kaybettikleri zamanı telafi için koşar adım yola koyuluyorlar.
BAŞKA YERDE HAYATIMIZ YOK20 kilometre sonra bir köprünün gölgesinde dinlenen bir aile... Halepli lokantacı Çerho ile eşi Hendirin, beş küçük çocuğu ve babasıyla beş gün önce İstanbul’dan yola çıkmışlar. “Kararlıyız. Almanya’ya gideceğiz. Başka bir yerde hayatımız yok. Almanya’da çocuklarımıza gelecek ve mektep var” diyorlar. Aracımıza doğru yürürken Çerho arkamızdan sesleniyor: Su lazım!
IŞİD’DEN KAÇAN KÜRTLERYolda bir gruba, Suriye’nin hangi şehrinden olduklarını sorduğumuzda, sert bir şekilde “Arap değil, Kürt’üz” diyorlar. Afrin’den, Azez’den gelmişler. IŞİD, yakın akrabalarını katletmiş: “Bizim hedefimiz Hollanda. Orada özgürlük ve demokrasiyle yaşayacağız.”
HİCRET KAFİLELERİEdirne gişelerine yaklaştığımızda küçük grupların yerini, kafileler alıyor. Manzara dayanılır gibi değil. Yürümekten ayakkabısı parçalananlar, yalınayaklar, ağlayan bebekler, tüm varlıklarını doldurdukları kulpu kopmuş valizi başının üstünde taşıyanlar... Savaşın yurdundan ettiği insanların hicreti.