Tel kadayıfta bayram öncesi patlama: İşte tel kadayıfın yapım süreci
Konya’da Tarihi Bedesten Çarşısı’nda 40 yıldır bakır tepside tel kadayıf döken Hakan Güvez, bayram öncesi hareketliliği yaşıyor.
Konya’da Tarihi Bedesten Çarşısı’nda 40 yıldır bakır tepside tel kadayıf döken Hakan Güvez, 40 yıldır sıcak ateşin yanında hamura şekil veriyor. Pandemi nedeniyle işleri azalan Hakan Güvez, dükkanında bayram öncesi yoğunluğunu yaşıyor. Babasından ve ustalarından öğrendiği şekilde yıllardır kadayıf döken Hakan Güvez, kimi zaman sıcağın yanında 20 saate kadar ter döküyor.
Un ve su karışımıyla elde edilen tel kadayıflar ise kısa süren yapım aşamasının ardından sofralardaki yerini alıyor. Konya’da dökme kadayıf ustası olarak tek kalan Hakan Güvez, arkasından yetişen çırak olmadığı ve mesleğin son temsilcisi olduğu için üzüldüğünü belirtti.
“Tek kaldım diye üzülüyorum”
Tel kadayıf ustası Hakan Güvez, mesleğe yaklaşık 1980 yılında baba mesleği olarak başladığını söyledi. İşini severek yaptığını anlatan Hakan Güvez, “40 senedir bu işi yapan bir insan severek yapmasa zaten bu işte muvaffak olamaz. Bir de sıcağa katlanılmaz, bizim işimiz sıcakla. Yani sevmeyen bir insan bu işi bu kadar süre yapamaz. Fabrikasyon kadayıf ve dökme kadayıf olarak kadayıf çeşitleri var. Bizimki dökme olarak el emeği ile yapılan iş. Şu anda her yer fabrikasyon olmaya başladı. Şu anda Konya’da bu işi dökme olarak yapan tek ben varım. Başka kalmadı dökme yapan şu anda. Kültür böyle böyle yok oluyor. Ben herkese diyorum; ‘arkamızdan yetişenimiz yok’ diye. Eskiden biz ustalarımıza bu işi öğretmesi için yalvarırdık. Şimdi bize gelip de bu işi bize öğret diyen yok. Çünkü yorucu iş, ayakta duruyorsun. Günde 17-18 sat sıcağın başında duruyorsun, yeri geliyor 20 saat sıcağın başında duruyorsun. Yeri geliyor bayram araları hiç uyumadan kadayıf döktüğümüz gün oluyor. Yani herkes sıcağa katlanmıyor, zorluğa dayanmıyor şimdiki gençler. Biz elimizden geldiği kadar, sağlık sıhhatimiz el verdiği müddetçe bu işi yapmaya çalışacağız. Bizden sonra ne olur bilmiyorum ama kültüre sahip çıkılsın ben onu istiyorum. Bitirmesinler meslek dallarını. Devletimiz buna teşvik yapabilir. Şimdi ruhsat alınmaya gidildiğinde eskisi gibi ruhsat alınamıyor. Çoğu insanın bırakmasının ayrı ayrı sebepleri var ama hepsi ayrı incelenmesi gerekir. Ben mesleğimiz seviyorum, mesleğim güzel, yorucu ama yapacak bir şey yok. Tek kaldım diye seviniyor muyum asla sevinmem. Tek kaldım diye üzülüyorum arkamızdan yetişen olmadığı için” dedi.
“Göğsünü gere gere yiyeceğin tatlılardan birisi tel kadayıftır”
İşlerinin yaz aylarında düşük olduğunu anlatan Hakan Güvez, “Kış aylarında hava soğuk olduğunda işlerimiz iyi olur. Ramazan ayı bizim harman zamanımızdır, milletin tatlıya düştüğü bir zamandır. Bir de malum eskisi gibi değil kavun karpuzun pahalı olduğu ve sofralarda olmadığı bir zaman. Öyle olunca tatlıya rağbet artıyor. Bir de hesap kitap işi herkes cebine göre hareket ediyor. Göğsünü gere gere yiyeceğin tatlılardan birisi tel kadayıftır çünkü içinde hiçbir katkı maddesi yoktur bunun. Her şey görüldüğü gibi ortada” ifadelerini kullandı.
Un ve su karışımıyla elde edilen tel kadayıflar ise kısa süren yapım aşamasının ardından sofralardaki yerini alıyor. Konya’da dökme kadayıf ustası olarak tek kalan Hakan Güvez, arkasından yetişen çırak olmadığı ve mesleğin son temsilcisi olduğu için üzüldüğünü belirtti.
“Tek kaldım diye üzülüyorum”
Tel kadayıf ustası Hakan Güvez, mesleğe yaklaşık 1980 yılında baba mesleği olarak başladığını söyledi. İşini severek yaptığını anlatan Hakan Güvez, “40 senedir bu işi yapan bir insan severek yapmasa zaten bu işte muvaffak olamaz. Bir de sıcağa katlanılmaz, bizim işimiz sıcakla. Yani sevmeyen bir insan bu işi bu kadar süre yapamaz. Fabrikasyon kadayıf ve dökme kadayıf olarak kadayıf çeşitleri var. Bizimki dökme olarak el emeği ile yapılan iş. Şu anda her yer fabrikasyon olmaya başladı. Şu anda Konya’da bu işi dökme olarak yapan tek ben varım. Başka kalmadı dökme yapan şu anda" dedi.
Güvez "Kültür böyle böyle yok oluyor. Ben herkese diyorum; ‘arkamızdan yetişenimiz yok’ diye. Eskiden biz ustalarımıza bu işi öğretmesi için yalvarırdık. Şimdi bize gelip de bu işi bize öğret diyen yok. Çünkü yorucu iş, ayakta duruyorsun. Günde 17-18 sat sıcağın başında duruyorsun, yeri geliyor 20 saat sıcağın başında duruyorsun. Yeri geliyor bayram araları hiç uyumadan kadayıf döktüğümüz gün oluyor. Yani herkes sıcağa katlanmıyor, zorluğa dayanmıyor şimdiki gençler. Biz elimizden geldiği kadar, sağlık sıhhatimiz el verdiği müddetçe bu işi yapmaya çalışacağız. Bizden sonra ne olur bilmiyorum ama kültüre sahip çıkılsın ben onu istiyorum. Bitirmesinler meslek dallarını. Devletimiz buna teşvik yapabilir. Şimdi ruhsat alınmaya gidildiğinde eskisi gibi ruhsat alınamıyor. Çoğu insanın bırakmasının ayrı ayrı sebepleri var ama hepsi ayrı incelenmesi gerekir. Ben mesleğimiz seviyorum, mesleğim güzel, yorucu ama yapacak bir şey yok. Tek kaldım diye seviniyor muyum asla sevinmem. Tek kaldım diye üzülüyorum arkamızdan yetişen olmadığı için” diye konuştu.