Spor yazarları Hamza Hamzaoğlu ayrılığı için neler dedi?
Spor yazarları, Hamza Hamzaoğlu'nun ayrılığı için çarpıcı yorumlar yaptı.
Hıncal Uluç - Özür dilerim Aziz Yıldırım (Sabah)Yani bu akıllara seza tezgaha şahit olunca, aklıma gelen ilk şey "Aziz Yıldırım'dan özür dilemem gerek" oldu..Yerden yere vurduğumuz adam, hiç değilse, her şeyi, tek başına, açık, dobra dobra, korkmadan, çekinmeden yapıyor. "Ben yaptım, oldu" diyor..Bizim Gelişim Spor'dan yetişme, Liseli, Cemiyet'in önde gelenlerinden, şimdi Cumhuriyet'te yazan sevgili kardeşim Turan Yücel'le bir hafta evvel konuşuyoruz.. "Aklım karıştı" dedim, "Futbolu yöneten Cüneyt Tanman'ı attı, yerine kardeşi Mehmet Özbek'i getirdi. Ben'Özbekspor' demeye başladım.Şimdi kardeşini görevden alıp, adını ilk kez duyduğum Fatih İşbecer'i getirmiş, bu ne ola?. Aklı başına mı geliyor?.Hatalardan mı dönüyor" dedim.. "Yakında olay yaratacak bir eylemi olmalı, kafasında. Bunu Fatih'e yaptıracak ki, kardeşi yıpranmasın" dedi, Turan.. ..Ve de ne kadar haklı olduğu ortaya çıktı. Fatih işi iyi becerdi ve Hamza Hamzaoğlu'nu sudan da ucuz bir bahaneyle görevden attı. "Bunu mu kastetmiştin" dedim, dün sabah Turan'a.. "Valla Hıncal Ağbi" dedi.. "Daha geldiği günden beri Hamza'yı gözden çıkarmıştı. Ali Dürüst ve Abdürrahim Albayrak o yüzden temizlendi.. Dört Yıldız gecesinde o yüzden aşağılandılar.. Bu ikisi gidince tek kalan Hamza'yı yemek kolay olacaktı. Sen eleştirirsin, ben eleştiririm, ama Hamza'nın günahı o değil. Onun suçu, o göreve başkası tarafından getirilmiş olması..Dursun Özbek, her yere kendi adamlarını koymaya kesin kararlı.. Ama Süper Kupayı da alınca Hamza, operasyon gecikti. Sonunda o görevle iş başına gelen Fatih, emri uyguladı."Galatasaray'da neler oluyor?.Yakında sırlar dökülür, foya meydana çıkar!..Ortada bir Dursun Özbek, Ünal Aysal, Mustafa Sarıgül üçlüsü var..Nerden?.Ünal Aysal'ın otellerini Dursun Özbek satın aldı. Aracılık yapan da, o zaman Aysal'ın yönetiminde olan oğlu Emir.. Öyle deniyor. Peki o zaman Sarıgül'ün Şişli Belediye Başkanı olduğu zaman her yönetime soktuğu oğlu, niye Özbek'in listesinde yok?.Mehmet Özbek şimdi niye yoksa, ondan.Riva ve çevresindeki özel araziler başta öyle çok şey söyleniyor ki, kapalı kapılar ardında..Şimdi tabii, ne Özbek'i suçlarım ben, ne de başkalarını.. Suçlu Galatasaray Kongresidir, bir..Bisküvilerini çaya batırıp yemek için ayda bir toplanan Divan Kurulu'dur, iki.. Bunlar görevlerini yapsa, Dursun Özbek gibi, hayatında tek gün yöneticilik yapmamış biri, Ali Sami Yen'in koltuğuna oturabilir miydi?.O kongre ki, en kriz anında "Ben kulübümü sahipsiz bırakmam" deyip, inzivasından geri dönen gelmiş geçmiş en başarılı başkan Alp Yalman'ı değil, İnan Kıraç'ın sadece Başkan Adayı sorusunun karşısını boş bırakıp, 200'den fazla imzayı toplayıp hazır tuttuğu listenin tepesine, sürenin bitmesine iki saat kala adını yazdığı Dursun Yarsuvat'a oy verirse.. Onun ardından bunca Galatasaray deneyimi yaşamış adaylar varken, adı duyulmadık tüccarı "Başkan" diye seçerse, bu kulübün başına daha öyle şeyler gelir ki, zemzemle yıkanmış kalacak Aziz Yıldırım'ı arar hale geliriz.O Kongre'nin üyesi olmaktan utanır hale geldiğim için, Galatasaray Kulübü üyeliğinden istifa etmiştim..Şimdi yüreğimdeki Galatasaraylılığı da sorgulamaya başladım, ciddi ciddi!..
Ercan Güven - Tek suçlu Hamzaoğlu!.. / MilliyetHamza Hamzaoğlu saçma sapan bir zamanda, tuhaf ötesi bir nedenle, kimsenin içine sinmeyen şekilde Galatasaray’dan gönderildiyse, tek suçlusu vardır:Hamza Hamzaoğlu’nun kendisi!Resmen bir çuval inciri berbat etti gençliği ile, tecrübe eksikliği ile... Efendiymiş, insancılmış, kadirşinasmış, vefalıymış... Damat mı arıyoruz be!.. Hangi birini sayayım hatalarının.İlk ve affedilmez olanı; geçen sezon Galatasaray’ı şampiyon yapması!Ne oluyor kardeşim?Yarım sezonluk gelmişsin Galatasaray’a... Sezon bitecek, yönetim değişecek.Yeni yönetim de seni değiştirecek.Yol haritası böyle.Yeni yöneticiler kulübü “reset”leyip her şeye sıfırdan başlayacaklar ki, “tarih yazabilsinler”.Hiç hesapta olmayan şampiyonlukla heba oldu projeler, planlar. Bir de üzerine iki kupa daha...Yandı gülüm keten helva!Olimpos’un tanrıları bile dokunamazdı o sıralar Hamza Hoca’ya.Mecburen “devam” dediler, Hamza Hoca’dan gayrısının Galatasaray’dan kökünü kazıyarak!Hoca dışında “şampiyonluk suçuna” katkısı olan herkes tasfiye edildi.Hani “kavramların içi boşaltıldı” derler ya; Galatasaray teknik direktörünün de içine dokunamadılar, dışını boşalttılar.“Yalnız adam”a çevirdiler Hamzaoğlu’nu. İkinci vahim hata... Kovulmaktan beter olan “suç ortaklarını”, gidişatı göremeyip sezon başı imza attı Hamzaoğlu.Demokrasilerde çareler tükenmezdi!Projeleri, planları revize ettiler. Gitmiyorsa, gönderemiyorlarsa, gitmesi gereken koşullar yaratılırdı. Nedir Hamza Hamzaoğlu’nun zaafları?Efendi olması. İnsancıllığı. Futbolcularını sahiplenmesi ve Galatasaraylılığı... Karnının en yumuşak yeri ise dobra konuşması.O bölgelere çalıştılar!İnce ince...Almayarak, vermeyerek, satarak, takım galip gelince susarak, her kötü sonuçta homurdanarak, yalnız bırakarak, söylenerek, rapor isteyerek, gerisini ruh sağlığı “kritik” vatandaşlarımızın nefret ve hakaret platformu olarak kullandığı sosyal medyaya bırakarak. Nasıl olsa acemiydi Hamzaoğlu... Gün gelecek açık düşecekti. Düştü Hamzaoğlu...Ki, bu da hoca adına benim için affedilmez bir hataydı.Hayır... Umut Bulut için “onun kadar koşan başka kaç tane futbolcu var” demesi değildi hatası.Bakmayın siz “diğer futbolcular rencide oldu” diye takımı da tahrik ederek infaz zemini ve gerekçesi yaratmaya çalışanlara... Ne malum; “Türkiye’de onun kadar çok koşan kaç futbolcu var” demek istemediği?.. Veya Avrupa’da?..Bunun neyi rencide eder diğerlerini?Akıllı telefon sahibi elektronik alem kahramanları mı bozulur?.. Onların bozulmasına gerek yok, bozuk çalacak yer arıyorlar zaten! “Adam” gösterin yeter.Hamzaoğlu’nun hatası şurada:Zamanlaması... Kendi kalesine yiyeceği golün pasını, milli maç arası başladığı gün vermemesi. Nasıl olsa yiyeceklerdi seni Hocam...Akıntının üstünde de olsan, altında da “suyu bulandırdığını” söylüyordu “aslan”!Sezon başını kaçırdın şapkanı alıp gitmek için... Hiç olmazsa daha geniş bir zamanda açsaydın ağzını, verseydin bahaneyi, bari Galatasaray yönetimi yeni hocayı daha rahat seçseydi...Yani Galatasaraylılığına yakışmadı! Şaka bir yana... Ortada apaçık bir gerçek var ki, Galatasaray’ın yönetimi sezon başı değiştirme fırsatı bulamadığı Hamza Hoca’yı gönderebilmek için fırsat kolladı bugüne kadar.Fırsat çıksın diye elinden geleni yaptı.Daha doğrusu elinden gelebilecek hiçbir şeyi yapmadı!Allah’ın sopası yok...Fırsat diye değerlendirdikleri de saçma sapan bir gerekçe ve sosyal medya tepkisine sığınma oldu ki, Hamzaoğlu’nun ahı aheste aheste çıkacaktır bundan böyle.Bir tek hocayı devirmek isterken takımı deviren yönetici affedilmez bu alemde.Bakınız; tarih!
Osman Şenher - Üç kupalı mahzun hoca / MilliyetHamza Hamzaoğlu ile Galatasaray’ın yolları ayrılmasına rağmen hocanın kulüpte bıraktığı izler hiçbir zaman silinmeyecek. Nasıl Fatih Terim, Galatasaraylılar için özel bir insansa, Hamza hoca da öyle kalacak. Bu ayrılığı trajediye çevirmemek lazım. Üç kupalı hoca nasıl gönderilirmiş? Futbolda böyle bir şey yok. Efsane Fatih Terim nasıl gönderildi? Lucescu, takımı şampiyon yaptı gönderildi. Real Madrid Capello ve Ancelotti’yi nasıl gönderdi? Ersun Yanal Fenerbahçe’yi şampiyon yaptı, o da gönderildi. Bu futbolun doğasında var. Evet insan olarak Hamza hocayı hepimiz çok seviyoruz ama bu sevgi ‘başarısız olursa da gönderilemez’ anlamına gelmemeli. Biz işi duygusallığa döküyoruz. Ahlar vahlar, duygu sömürüsü yapıyoruz. Konuya bir de öteki pencereden bakalım. Takımın iyi gitmediği belli. Florya’da dile gelmese de ipler kopmuş. Hoca görevine devam etseydi, Galatasaray ilk yarıyı Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın 10 puan gerisinde tamamlasaydı, o zaman hoca gönderilseydi daha mı iyi olurdu? O zaman çok büyük yara alırdı. Ancak bugün yönetim bu kötü gidişatı bitirmek için böyle bir tercih yaptıysa ona da herkes saygı göstermeli. Camialarda yöneticilerin başarıları şampiyonluklarla belirleniyor. Dursun Özbek ve yönetimi de tatsızlıklar yaşadığı Hamzaoğlu’yla sarılarak, öpüşerek, kırgınlık olmadan yollarını ayırdılar. Bu ayrılığın iki taraf için de iyi olduğunu düşünüyorum. Denizli’ye final yakışır Galatasaray teknik direktörlüğü için en büyük aday olarak Mustafa Denizli’nin ismi geçiyor. Bu gerçekleşir mi, gerçekleşmez mi bilmiyorum. Denizli, teknik adamlık hayatı boyunca ligler oynanırken Beşiktaş hariç hiçbir takımın başına geçmedi. Bu onun birinci prensibidir. Daha önce Galatasaray ve birçok takımdan teklif aldı, sezon ortası olduğu için kabul etmedi. Mustafa hocanın artık yeni bir sayfa açma zamanı geldi. Teknik direktörlüğe ilk başladığı takım kendisine teklif götürüyor. Burada prensipleri bir kenara koymak lazım. Mancini nasıl Terim gönderildikten sonra göreve geldi. İlk maçı da deplasmanda Juventus’tu. İtalyan olmasına karşın görevi kabul etti ve takımın başında sahaya çıktı. Galatasaray taraftarı bu yürekliliği gösterdi diye kendisini çok sevdi. Mustafa Denizli de Atletico Madrid maçına Cim Bom’un başında çıkmalı. Bundan sonraki teknik adamlık hayatını Galatasaray’da noktalamalı. Bu iki taraf için de doğrusu olur. Taraftarın Denizli’ye sevgisi daha da artar. Taraftarlık böyle olmaz Türk insanı misafirperverdir, saygılıdır, hoşgörülüdür. Son senelerde bunu kaybetsek bile gene de bizim özümüz budur. Türk Milli Takımı, Yunanistan ile hazırlık maçı oynayacak. Tribünler dolu. Başbakanımız Ahmet Davutoğlu, Yunanistan Başbakanı Çipras ile beraber stattaki yerini almış. Herkesin yüzü gülüyor. Türkiye Futbol Federasyonu’nun büyük gayreti ve Fatih Terim’in ustalığı play-off oynamadan milli takımı EURO 2016’ya götürmüş. Herkes bunun huzuru içinde, milli marşlar çalınıyor, saygı duruşu yapılıyor. Ve tribünden ıslıklar, abuk subuk söylemler... Bu ayıp, hem de çok ayıp! Bakın devlet büyüklerimiz Türkiye’nin yurt dışındaki imajını değiştirmek için savaş veriyor. Antalya’daki G-20 toplantısını gördük, herkes gurur duydu. Biz iki komşu ülke birbirimize çok ihtiyacımız var. Böyle güzel bir ortamda milli marşı ıslıklıyoruz. Böyle insanlar maçlara gelmesin. Türkiye’nin bu tip bir taraftara ihtiyacı yok. Biz huzur arıyoruz, kimse bizim huzurumuzu bozmasın. Çektiğimiz sıkıntılar son noktaya geldi. Artık insanlar deşarj olmak istiyor. Bu deşarj da milli marşı ıslıklayarak olmaz.
Fatih Altaylı - Einstein Galatasaray yönetimini mi kastetti? / Habertürk Dün gecenin en önemli haberi ne Cumhurbaşkanı’nın televizyonda yaptığı açıklamalar, ne Başbakan’ın hükümet kurma çalışmaları, ne Paris, ne de IŞİD’di.Dün akşam üzerinden itibaren, çalan tüm telefonların, atılan tüm tweetlerin, yazılan tüm mesajların konusu Galatasaray yönetiminin Hamza Hamzaoğlu’nun işine son vermesi ile ilgiliydi.Herkes şaşkındı.Ben ise bir süredir bunu bekliyordum.Niye mi?Çünkü bu Galatasaraylılar arasında yer alan bir prototipi yakından biliyorum.Bu tipler zaman zaman Galatasaray’a musallat olurlar ve çok ciddi zararlar verirler.Bu tipler aslında iyi Galatasaraylı olduklarını zannederler ama spor kulübünü bilmezler. Kulüple alakaları yoktur. Bunlar “Dernekçidir”Galatasaray’ı başarılı olması gereken bir spor kulübü gibi değil, Galatasaraylı Liselilerin dernek anlayışının oyuncağı zannederler.Aslına bakarsanız Liseliler arasında da sayıları çok değildir ama organizedirler.Birbirlerini tanırlar, tanımasalar bile kokularından anlarlar aynı cins olduklarını.Bu yüzden de kulüpte genelde yıkıp, dökerler, kırıp geçirirler.Bu kez de öyle oldu.Bu zihniyetin bir kez daha kulübe egemen demeyelim ama etkili olabilme imkanı elde etmesiyle birlikte başladılar kulübü “Silkelemeye”Hamza Hamzaoğlu’na kafayı taktılar.Ben de bir Hamza Hamzaoğlu taraftarı, fanı falan değilim.Geçen sezon sonunda Hamza Hocanın gönderilmesi gerektiğini söyleyen benim ama geçen sezon sonu.Üstelik de Hamza Hamzaoğlu bu sezona benim tahminlerimin ötesinde bir başarıyla girdi.Yönetimin tüm hatalarına, transferdeki beceriksizliğe rağmen bugün hala şampiyonluğun en güçlü iki adayından biri.Ama bazı Mekteplilere sirayet etmiş ilkel kafa buna bakmadı.Hamza’nın bir röportajını bahane ederek Hoca’nın işine son verdi.Oysa Hamza’nın o röportajı yönetimi, futbolcuları, takımı koruyan ölçülü, gerek biçilerek söylenmiş sözlerle doluydu.Kovulmayı değil, teşekkürü hak ediyordu Hamza, çünkü bu kadar doğru düzgün konuşabilecek bir tek yönetici bile yoktu yönetimde.Kimbilir belki de o nedenle, pusuda bekleyen kafa ortaya atıldı ve “Kovalım” dedi.Çünkü aranan bahane bulunmuştu.Mektepli olmak dışında hiçbir vasfa sahip olmayan ama sadece bu vasıfla yönetimde yer bulmuş birileri Hamza’nın ipini çekti.Hadi böyle bir “Aptallık” yapacaktın.Bari milli takım maçları için verilen aradan önce yapsaydın da, durumu toparlamak için önünde bir 10 günün olsaydı.Ama dediğim gibi “Aptallık” böyle bir şey.Einstein demişki, “Evrenin ve insan aptallığının sınırı yoktur.” Sonra da eklemiş. “İlkinde yanılıyor olabilirim”Bu büyük beyin muhtemelen Galatasaray’ın yönetimindeki bazı isimleri öngörmüş olmalı diye düşünüyor insan.Başkan Dursun Özbek’e bir tavsiyem var.Paranla, pulunla, vaktinle, canını dişine takarak birşeyler yapmaya çalıştığını biliyorum, eyvallah.İyi niyetinden kuşkum yok.Ama yanındakilere dikkat et.Kimileri İşbecerir gibi görünüp başka işler beceriyorlar.Onların becerdiği işlerin faturasını sen ödersin Başkan.Sen ödesen kendi kabahatin olur ama senle beraber Galatasaray da öder.Ben ona yanıyorum.Ha, bu arada takımın başına getirilmesi gereken bir tek teknik director var bu durumda. Ne var ki, adını asla zikretmem.Sırf ben dedim diye adamı getirmezsiniz eminim.Galatasaray’a zarar vermek istemem.