Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu'nun oğlundan duygulandıran sözler
Taşçıoğlu, "Babasız ilk babalar günüm. Kolay değil, herhalde tüm gün boyunca her saniye geçmişte neler yaşadıklarımızı düşüneceğim. Her babalar gününde sabah ilk babamı arardım. Bu kez annemi arayacağım çünkü o da bana babalık yapmıştır. Zor olacak ama güçlü olmamız lazım. Herhalde telefon edeceğime, mezarına gidip onunla sohbet edeceğim" dedi.
Taşçıoğlu, "Babasız ilk babalar günüm. Kolay değil, herhalde tüm gün boyunca her saniye geçmişte neler yaşadıklarımızı düşüneceğim. Her babalar gününde sabah ilk babamı arardım. Bu kez annemi arayacağım çünkü o da bana babalık yapmıştır. Zor olacak ama güçlü olmamız lazım. Herhalde telefon edeceğime, mezarına gidip onunla sohbet edeceğim" dedi.
Koronavirüs salgını nedeniyle hayatını kaybeden ilk sağlık çalışanı Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu, adeta salgınla mücadelenin sembolü oldu. Oğlu, Onur Taşçıoğlu onun için "Vefatı bile insanlara bir şeyler öğretti, herkes bu hastalığın ciddiyetinin farkına vardı" diyor. Dostları, öğrencileri ve hastaları tarafından çok sevilen Taşçıoğlu, 1 Nisan günü hayatını kaybettiğinde tüm Türkiye onun için saygı duruşunda bulundu. İsmi ise, Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yaşatılıyor. Oğlu Onur Taşçıoğlu, babasız geçireceği ilk babalar günü öncesi, babası Cemil Taşçıoğlu'nu anlattı.
"TANIYAN DA TANIMAYAN DA BABAMI ÇOK SEVDİ" Babasının bu kadar seveni olduğunu tahmin edemeyeceğini ve çok şaşırdığını ifade eden Taşçıoğlu, "Babamı 1 Nisan'da kaybettiğimiz zaman, daha doğrusu 1 Nisan'dan önceki o süreci yaşadığımız zaman ben de çok şaşırdım. Ben de babamın bu kadar seveni olduğunu tahmin etmiyordum. Fakat babamı tanıyan da, tanımayan da çok sevdi. Çünkü babam, hastalandığı gün çektiği videodaki doğallığıyla sevildi. Ki ben bunu babamın vefat ettiği iddiaları olunca istemiştim. İyi bir insan, bana göre zaten bakışlarından belli olur. O hissiyatı, o sıcaklığı veren insan, onu belli eder. Onun sıcaklığından dolayı, o videodan sonra tanımayanlar da nasıl biri olduğunu anladı. Babam kendisine hep hedef koyan ve o hedefler için hep uğraşan bir insandı. Babam sadece hastalarına değil, biz evlatlarına, dostlarına mesaj vererek ve bir şeyler öğreterek hayatı göstermeye çalıştı. Hiçbir zaman şunu yap veya bunu yap demezdi. Her zaman bir mesaj yoluyla bunu anlatırdı ve o size sözden daha değerli gelirdi" dedi.
"ÖĞRETMENİM OLSA, HERHALDE BENİM DE EN SEVDİĞİM ÖĞRETMENİM O OLURDU" Cemil Taşçıoğlu'nun öğrencileri tarafından neden bu kadar sevildiğini ise Taşçıoğlu, "Babamın hastalığı ilk nüksettiği zaman ben İstanbul Tıp Fakültesi Öğrenci Birlikleri ile görüşmeye başladım. Kaldı ki ben onlara değil, onlar bana ulaştılar. O kadar üzgündüler ki, sanki elbirliği ile hocalarını kurtarmaya çalışıyorlardı. Bu sayede ben de de öğrencilerine karşı, babamın öğrencilerine karşı da ne kadar duygusal olduğunu anladım. Baktığınız zaman hoca kelimesi ya da doktor kelimesi insanlara biraz uzaktır. İnsanlara kaç tane hocanız, kaç tane doktor tanıdığınız var diye sorduğunuz zaman insanın aklına bir iki kişi gelir. Çünkü hoca veya doktorlar mesafeli gelebilir ya da insanlar onlara mesafeli durabilir. Babam öyle bir insandı ki, öğrencilerine karşı kesinlikle bir mesafesi yoktu. Öğrencileri de ona hem sevgi, hem saygı duyarlardı. Baktığınız zaman tıp kitapları binlerce sayfadan oluşuyor ama babam kitaba bağlı kalmazdı. O insanlara öğretirken bile farklı yollardan öğretirdi. Bundan dolayı da öğrencileri babama hayran kalırlardı. Öğrencilerle öğrenci olurdu. Aslında babamın sırrı buydu. Hastalarla hasta olması veya öğrencilerle öğrenci olması, dostlarıyla hakikaten dost olmasıydı. Bu onun içinden gelen bir şeydi. O yüzden öğrencilerinin babamı bu kadar sevmesi son derece doğal. Benim de öğretmenim olsa, herhalde en iyi öğretmenim olurdu" diye anlattı.