İstanbul'un burnunun dibinde korkutan manzara: Buralar bir zamanlar sular altındaydı
Türkiye'yi tehdit eden kuraklık krizinde acı tablo her gün bir başka noktada karşımıza çıkmaya devam ediyor. Trakya'daki Ergene Havzası'nda yer altı sularının yüzde 85 azaldığı tespit edildi. Ergene Havzası'nın son hali endişe yarattı.
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Trakya'da Ergene Havzası'nda yer altı sularının yüzde 80-85 seviyede azaldığını belirterek, "Yer altı sularının beslenme miktarıyla onların çekilme miktarı arasındaki orana baktığımız zaman, 1,26 seviyesinde. Bu, 1 birim yer altı suyu beslenmesi varken bu bölgede yüzde 25 daha bir çekim fazlası var demektir" dedi.
NKÜ Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Trakya'daki Ergene Havzası'nda yoğun su çekimi olması nedeniyle geçmiş yıllarda 20-25 metreden çıkan yer altı suyunun şimdi 400-500 metre derinliğe düştüğünü söyledi.
Prof. Dr. Tecer, konuyla ilgili, "Azalan yağışlar, iklim değişikliğinin etkileri ve bu bölgelerde aşırı su çekimi ve tüketimi yer altı suyu seviyelerinde, yüzeysel suların miktarlarından bir düşüşe sebebiyet verdi. Yer altı su seviyeleri de alarm seviyesine gerilemiş durumda. Bundan 25-30 yıl önce 30-40 metrelerden yer altı suyu çekiliyorken daha bu bölgede, Ergene Havzası içerisindeki bölgede, 500 metre derinliklere kadar düştüğü ifade ediliyor. Tabii bunda azalan yağışların etkisi var. Aşağı yukarı baktığımız zaman gözlem kuyularından elde ettiğimiz sonuçlara göre bu bölgede de tahsis edilmiş rezerv yer altı sularının yüzde 80-85'e yakın seviyede bir azalma yaşandığını görüyoruz. Burada zaten hesap çok basit, yer altı sularının beslenme miktarıyla onların çekilme miktarı arasındaki orana baktığımız zaman 1,26 seviyesinde. Bu şu demek, 1 birim yer altı suyu beslenmesi varken bu bölgede yüzde 25 daha bir çekim fazlası var demektir" dedi.
Bölgede yer altı suyundan yoğun çekim olduğunu belirten Prof. Dr. Tecer, "Kentsel tükettiğimiz sular, endüstride kullandığımız sular, tarımsal faaliyetlerle tükettiğimiz sular, bu bölgede hep yer altı sularından karşılanıyor. Düşünün günde 450 bin ton sanayi üretimi için yer altından su çekiliyor, sadece bu endüstriyel kullanım için. Bir de evsel, kentsel suyu koyduğumuz zaman 700-750 bin ton su tüketiliyor demektir. Dolayısıyla yağışların azalmasıyla birlikte bu çekim oranı böyle gittiği sürece eskiden orta vade diyorduk ama, belki orta vade de görmeden bu bölgede gerçekten kıtlığı, su riski bir afete dönüşmek üzere. Dolayısıyla hem sanayicinin, hem tarımsal faaliyetlerde tüketilen suları, hem de evsel kentsel evimizde kullandığımız suları, tedbirli bilinçli kullanmamız lazım. Artık su kıtlığı yaşayan bir ülke ve bölge durumundayız, bunu asla göz ardı etmemeliyiz. Risk afete dönüşmeden de tedbirler almalıyız. Alarm zilleri çalıyor, öyle diyebiliriz. Kuraklık bunu daha da belirgin ve dramatik hale getirdi. Dolayısıyla bu kaçınılmaz bir durum, buna adapteli bir yaşam biçimine dönüşmemiz lazım" diye konuştu.