İmamoğlu davet etti; İstanbullular Saraçhane'ye koştu!
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği karar sonrasında, Saraçhane’de, on binlerce vatandaşla buluştu.
Yaşanan izdiham altında, cep telefonu ışıklarının aydınlattığı yoldan geçerek, “Hak, hukuk, adalet”, “Hükümet istifa”, “Ekrem Başkan yalnız değildir” sloganları altında Saraçhane’de konumlandırılan otobüsün üzerine çıkan Akşener ve İmamoğlu, alanı hınca hınç dolduran vatandaşlara hitap etti.
İmamoğlu, “Saraçhane’ye, evinize hoş geldiniz. İstanbullular, ‘İstanbul kimin’ demiştik? Sizin, sizin; 16 milyon İstanbullunun. Hangi çılgın, millete ait sürecin önüne bir set kurabilirmiş. Hiç kimse, hiç kimse. Hiç kimse vuramaz. Bu akşam biriz, birlikteyiz. Yarından itibaren çoğalarak, daha fazla bir arada olacağız. Daha fazla birlikte olacağız. Şimdi birlik ve beraberliğimizin güzel bir anını bu akşam başlatıyoruz. Yarın çok daha büyüyecek. Genel Başkanlarımız burada olacak; hepimiz olacağız. Ama bu akşamın taçlanması için, size hitap etmesi için İYİ Parti Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’i davet ediyorum” sözlerinin ardından mikrofonu Akşener’e verdi.
Akşener’in ardından yeniden mikrofonu alan İmamoğlu’nun konuşması ise şöyle oldu:
“Bu akşam burada buluşmamızın temel sebebi, yaşadığımız büyük hukuksuzluk. Biz, hayatımızda aklımıza gelmeyecek şeyleri yaşıyoruz. Bu akşam saygıdeğer Genel Başkanımız bizimle beraber duygularını paylaştı. Değerli Genel Başkanım Sayın Kemal Kılıçdaroğlu beni aradı ve yarın 6’lı Masanın liderleriyle birlikte yine İstanbulluların evinde, Saraçhane’de olacağız. Zamanını sizinle paylaşacağım. Yarın halkımızı buraya davet ediyorum. Birlikte dertleşeceğiz, birlikte konuşacağız. Önümüzdeki aydınlık günlere birlikte bakacağız. Bu dava Türkiye'nin düştüğü durumun özetidir.”
Ezan nedeniyle konuşmasına bir süre ara veren İmamoğlu, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Ezan sırasında edilen dualar, kabul olur. Ben, buna inanıyorum. Ve gerçekten bugün utanç duyduğumuz bu anı, bu ortamı bize yaşatan bu sürecin, o kötü kararını yaşayıp, sizleri buraya davet etmeyi elbette istemezdim. Ama bu dertleşmeyi, sizin kararınızın yok sayıldığı bir ortamda yapmasaydık, bu şekilde bir alışkanlık haline getirerek, gerçekten bu ülkeyi yaşanmaz hale getirmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürmüş olurduk. Onun için sizi buraya davet ettik ve sizinle dertleşiyorum. Bu mahkeme, bu dava, Türkiye’de adaletin kalmadığının ispatı. Bu dava, ülkeye adalet ve demokrasi gibi en ulvi değerleri getirmek istemeyen insanların yönettiği bir davadır. Hatta ‘Devlet biziz, millet biziz. Her şeyin sahibi biziz’ diyen insanların aymaz, utanmaz bir biçimde süreci etki altına alıp, karar verdikleri bir davadır. Millet iradesiyle kavga ederek, bu süreci bir avuç insanın istediği yörüngeye oturtmak isteyenlerin ortaya koyduğu bir davadır. Keşke bu dava, bir hukuk davası olsaydı, adalet önünde bir yargılanma süreci olsaydı. Aslında bu dava, var olan süreçte ‘bozuk düzen’ diye tarifleyeceğimiz bir düzenin davasıdır.”