Erdoğan'dan ABD'de seçim yorumu: ''Başkan kim olursa olsun...''
ABD'de temaslarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Başkan kim olursa olsun Amerika'ya bakışımız ve diyaloğumuz değişmeyecek. Milli güvenliğimizi ilgilendiren bazı konularda Amerikan yönetimiyle görüş ayrılıklarımız halen devam ediyor'' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkevi'nde ABD'de faaliyet gösteren bazı düşünce kuruluşu temsilcileriyle bir araya geldi.
Uluslararası düşünce kuruluşlarının değerli temsilcileriyle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti ifade eden Erdoğan, temel prensiplerinin dostlukları güçlendirmek, anlaşmazlıkları azaltmak ve barışın tesisini temin etmek olduğunu söyledi.
Türkiye olarak uluslararası hukuka, devletlerin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygıyı vazgeçilmez gördüklerini, bugünün dünyasında bu ilkelere her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu dile getiren Erdoğan, küresel meydan okumaların, bunlarla mücadelede yaşanan zorluk ve belirsizliklerin bölgesel çatışmaların ve insani krizlerin herkesin malumu söyledi.
Neredeyse her gün yeni bir krize, yeni bir çatışmaya gözlerin açıldığını belirten Erdoğan, “Bu tablo karşısında çok taraflılığın güçlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Artık ne 1945'in ne Soğuk Savaş'ın ne de tek kutuplu düzenin koşullarında yaşıyoruz." diyerek Birleşmiş Milletler başta olmak üzere küresel sistemin daha adil ve temsil kabiliyeti yüksek hale getirilmesi gerektiğini kaydetti. Erdoğan, "Her krizde şu acı gerçeğe şahit oluyoruz. Bir tarafta insanlığın ortak vicdanını, ortak aklını yansıtan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ve aldığı kararlar var. Diğer tarafta alınan her kararı Güvenlik Konseyi'nde veto gücüne sahip 5 adet ayrıcalıklı ülke var. Yıllardır çözümsüzlüğe mahkum edilen her sorunda 5 ülkenin keyfi, çıkarı, öncelikleri, Genel Kurul'daki yüzlerce ülkenin iradesini yok sayıyor. 'Dünya beşten büyüktür' derken tam olarak işte bu çarpık yapıya dikkat çekiyorum. Birleşmiş Milletlerin reforma ihtiyacı olduğunu herkes kabul ediyor ancak bunu hayata geçirecek adımlar atılmıyor. Giderek işlevsiz hale gelen Birleşmiş Milletler sisteminin yükünü ise genellikle çatışma bölgelerindeki siviller, açlıkla boğuşan mazlumlar, yani sistemin çalışmasına en fazla ihtiyacı olan insanlar çekiyor” diye konuştu.