Çobanın keşfettiği yeraltındaki Pamukkale’ye ziyaretçi akını
Çobanın keşfettiği yeraltındaki Pamukkale’ye ziyaretçi akını
60 milyon yıllık bir oluşuma sahip olan ve buzul döneme ait oluşumların yer aldığı Aynalıgöl’ün gün yüzüne çıkması, bir çobanın çaresizlik sonucu kirpi arayışına çıkması ile başladı. Hasta olan çocuğunun tedavisinde kullanmak üzere kirpi kanı bulmak için kirpilerin ayak izlerini takip eden çobanın keşfettiği mağara, tabiat anıtı olarak ilan edildi. İlmi açıdan ’tek ve eşsiz’ olarak kabul edilen mağara, 2014 yılında 15 bin kişiyi ağırladı.
555 metre yatay uzunluk ve 46 metre derinliğe sahip olan mağara, girişten itibaren 450 metre yatay ilerleyen ana galerinin ardından büyük boyutlu bir göl ile son buluyor.
Deniz seviyesinden 47 metre aşağıda bulunan mağaradaki sarkıt ve dikit gibi oluşumların, su altında kalarak atmosferik değişimlerden etkilenmeden günümüze kadar ulaştığı tespit edilirken, su altında kalan oluşumların, küresel iklim değişikliği öncesinde oluştuğu, bünyelerinde önceki Buzul Dönemi’ne ilişkin bütün hidrolojik ve atmosferik verileri saklı tuttuğu tespit edildi. Bu özellikleriyle yaşanmış son iklim değişikliğine ilişkin Doğu Akdeniz’de bulunan tek kayıt noktası olan mağaranın keşfedilme hikayesini anlatan İl Kültür ve Turizm Müdürü Bahaettin Kabahasanoğlu, "Çocuğu çok hasta olan bir çoban, çoğunun hastalığının tedavisi için kirpi kanı bulmak istiyor. Kirpinin peşinde dolaşıyor. Ayak izlerinden kirpileri takip ediyor. Ayak izlerini takip ederek yavaş yavaş mağaraya kadar ulaşıyor. Kirpilerin mağaraya girdiğini görüyor ve çoban da giriyor. Yaklaşık 15 yıl önce çoban bu mağarayı başlıyor ve mağaranın hikayesi başlıyor. Aynalıgöl mağarası ülkemizin ve dünyanın en güzel mağaralarından biri" dedi.
60 MİLYON YILLIK GEÇMİŞMağaranın 60 milyon yıllık bir oluşumu olduğunu kaydeden Kabahasanoğlu, kireç taşlarının erimesi ile oluşan mağaranın bir tabiat harikası olduğunu söyledi. Aynalıgöl Mağarası’nın, ’Yeraltındaki Pamukkale’ olarak adlandırıldığını kaydeden Kabahasanoğlu şunları söyledi: "Sanki Pamukkale yer altına inmiş, orada sarkıtlar dikitler oluşmuş ve rengini korumuş. Görenlere muazzam bir görsellik sunuyor. Mağaramız tam bir tabiat harikası. Hem kültür hem de bir tabiat varlığı. İçi 555 metre uzunluğunda bir koridor şeklinde. Bu mağaranın içinden geçtiğiniz vakit içerideki içerideki sarkıtları, dikitleri ve oluşumları takip ederek ışıklandırılmış merdivenlerden dolaşıp göle ulaşıyorsunuz. Aynalıgöl mağarası, adını bu aynaya benzeyen gölden alıyor. Kendinizi olağanüstü bir film platosunda görüyorsunuz. Her taraf ışıklandırıldığı zaman sarkıt ve dikitlerin keyfine varıyorsunuz. Bu mağara fantastik film yapanlar için, masallar ile uğraşanlar için, kurgu film yapanlar için dünyada eşi benzeri olmayan bir mağara. Daha önce dünyada başka ülkelerde bunu kullanmışlardır ama Mersin’in aynı zamanda bir film platosu gibi olduğunu düşündükçe mağaranın büyük bir görsellik sunduğunu söyleyebiliriz. Bizim mağaramız, yaşarken görülmesi gereken yerler listesinde yer alan güzellikte bir yer. Mağaramızın daha fazla insan tarafından gezilmesini umuyoruz. Yeraltındaki Pamukkale’nin güzel varlığının meraklılar tarafından görülmesini tavsiye ediyoruz."