Beşiktaş-Sporting maçının ardından spor yazarlarının görüşleri
Spor yazarları, Beşiktaş'ın Sporting Lizbon karşısında aldığı beraberliği değerlendirdi.
Biliç’in takımı daha iyiydi! (Serhat Ulueren) 1-1 gerçekten harika bir sonuç oldu Beşiktaş için. Siyah-beyazlılar özellikle ilk yarıda çok yorgun bir görüntü çizdi. Ersan ve İsmail defansta aksarken, her maç rakipten rekor derecede top kapan Atiba Hutchinson bile uyurgezer gibiydi. Gökhan Töre etkisiz, Mario Gomez silik, Quaresma berbattı. ŞENOL Güneş, Beşiktaş’la başarılı olmak ve tarihe geçmek istiyorsa dünkü Quaresma’dan derhal vazgeçmeli. Portekizli bence gitsin sirkte veya kumsalda oynasın. Yalandan birkaç ayak hareketi, kolay paslar yerine zoru deneyip rakibe yapılan ikramlar ve kolayca düşülen ofsaytlar.. Ama Necip, Ersan, İsmail gibi mütevazı oyuncuların ayağına top gelince gerilen taraftar, Quaresma’ya bırakın tepki göstermeyi hep destek verdi. Son dakikalarda oyundan alınınca da büyük bir alkış tufanı koptu. Halbuki tepkisiz, hatta biraz da tepki gösterebilirdi Beşiktaş seyircisi. BECK ve Rhodolfo özellikle ikinci yarı çok iyi oynarken, Ersan Gülüm ve İsmail Köybaşı da rakiplerini daha iyi kontrol etti. Oğuzhan’ın dahil olması, Töre’nin gerçek kimliğine bürünmesi ve Jose Sosa’nın hücuma katkı yapmasıyla Beşiktaş toparlandı ve nitekim Beck’in harika sürüklediği atak, Sosa’nın klas pası ve Töre’nin usta işi vuruşu beraberliğe taşıdı siyah-beyazlıları. Ayrıca Tolga Zengin de hatasız bir 90 dakika çıkardı. KALEYE BAKSA! SLAVEN Biliç’in Beşiktaş’ı daha enerjik bir görüntü veriyordu. Şenol Güneş’in Beşiktaş’ı ise öncelikle çok şanslı... F.Bahçe galibiyeti ve dünkü beraberlik olacak şey değil. Her ikisinde de futbol olarak rakiplerinden çok gerideydi siyah-beyazlılar. DAHA önce Trabzon forması giyen Teofilo son vuruşlarını kaleye bakarak yapsa Beşiktaş ciddi fark yerdi. Ruiz ve Carlos Mane sahanın en iyi, en çok koşan isimleriydi. Bu Sporting Lizbon çok iş yapar. Hatta finale kadar bile uzanabilirler. (Vatan)
Erman Toroğlu: Yoksa bayan kuaförüne mi... (Sabah) ...Şimdi size başka bir şey anlatacağım; Beşiktaş'ın stoperlerinden birisi Ersan.... Ersan kardeşim kafanı bayan kuaförüne mi yaptırıyorsun erkek kuaförüne mi bilmiyorum. O saçı papağana mı benzettin tavus kuşuna mı onu da bilmiyorum. Benden sana bir tavsiye zaten sürekli hata yapıyorsun saçın böyle olunca daha fazla göze batıyorsun. Halbuki normal bir traş olsan seni tanımayanlar "Bu hatayı kim yaptı" diye soracaklar. Ama bu saç yapınla damgalı bir futbolcu oluyorsun. Gel sen saçlarını normale döndür, futbolunu da biraz düzelt...
Oyun, ders ve eğlence (Atilla Gökçe) Eğri oturup doğru konuşalım: Kimse Atatürk Olimpiyat Stadı’nın “uğursuzluğundan”, seyirciye “sapa” gelişinden, “zeminden”, “zamandan” şikayet edip bahanelere sığınmasın. Beşiktaş, bizim “Süper” ligimizde pek de rastlanmayacak özelliklere sahip bir “büyük” takımla karşılaştı. Şenol Güneş ve futbolcuları “kutu”yu açtılar, “kötü”yü gördüler. Kendi evinde Lokomotiv Moskova’ya yenilen Sporting Lizbon, anlaşılan o ki “ummadığı bir kayaya” çarpmıştı. Onlar da Beşiktaş’ın “ummadığı kaya” oldular. Her şeyden önce çabuk, kıvrak savunmadan ofansa hem yer, hem de karakter değiştiren, birbirini bütünleyen, tamamlayan, destekleyen bir takımdı Sporting Lizbon... Beşiktaş eğlenerek oynayan, oynayarak eğlenen, ama büyük bir ciddiyetle “işini yapan” rakibi karşısında ilk 45’de “izlemekten” başka bir şey yapamadı. Öyle ki topu kazandıklarında baskı görüp kaybetti siyah - beyazlılar. Pas trafiğini yönetemediler. Takımın kozu olarak bellediğimiz Quaresma da Gökhan da Mario Gomez’e doğru dürüst servis yapamadılar. Bunun en önemli nedeni, Atiba - Necip ikilisinin oyun merkezinde sağa sola seyirtmekten, bozdukları hemen her pozisyonda topu kaybetmekten kurtulamamasıydı. O ikili üretken olmayınca Sosa da yeterince yaratıcı rol üstlenemedi. Beşiktaş’ın yediği golde Türk takımlarının genel defans sorunları da örneklendi. Hem kanatlar, hem savunma derinliği arızalıydı. O arızaları da her zaman her kaleci kapatamıyordu. Şenol Güneş, ikinci yarıya başlarken Necip’i çıkarıp Oğuzhan’ı almakla Beşiktaş’ın oyuna ortak olmasını, başrol üstlenmesini sağladı. Oğuzhan’ın yaratıcı katkısı, Beck ve Sosa’nın cinlikleri Gökhan’ın golünü getirdi. Sonrasında Beşiktaş bastırdı ve kaçırdı. Sporting Lizbon direndi ve dayandı. Hakça bir oyun izledik. Çoğuna göre “ikincil sayılan” UEFA Avrupa Ligi’nin de en az Şampiyonlar Ligi kadar zor olduğunu öğrendik. Yetmez mi! (Milliyet)
Necip mi, Oğuzhan mı? (Bilal Meşe) Necip mi, yoksa Oğuzhan mı? İkisini aynı kantara koyup, tartmak yanlış olur. Çünkü ikisi de farklı yeteneklere sahip. Oğuzhan teknik kapasitesi yüksek, hem rakip eksiltiyor, hem de oyunu rakip alana yıkıyor. Necip... Savaşçı kimliği var, yani skoru koruma adına hamle yapacağınız, bir fotoğraftır bizce. İşin özeti, Oğuzhan’ı yedekte tutup, Necip’i 11’de başlatmanın doğruluğunu kim savunabilir? Nitekim, rakibin baskısının ortadan kalkmasında, skorun eşitlenmesinde Oğuzhan faktörü ön plandadır. Beşiktaş’ın ikinci yarıdaki keyif veren oyununa bakın, bir de ilk yarıyı anımsayın. İlk yarı kötü ötesi, ikinci yarı gerçek kimliğine bürünmesinde Oğuzhan’ın rolü tartışılmayacak kadar büyüktür. Haaa, bazı pozisyonlarda pas yerine şut atması yadırganabilir. Eee her güzelin bir kusuru oluyor, maalesef! Sosa’nın topuk pasıyla Gökhan Töre, plase vuruşla skoru eşitlerken, rakip kalede büyük baskı kurdu, pozisyon üretti, atamadı. Elbette S.Lizbon öyle yabana atılacak bir takım asla değil. Özellikle ilk yarıda paslaşmayı ön plana çıkarırken, bir gol attılar, Carvalho ile iki ‘net’ pozisyon ürettiler. Tolga bu pozisyonlara geçit verse, maçın ilk yarıda kopması işten bile değildi. Şimdiii, her maçta ister ligde, ister Avrupa Ligi’nde rakipler elini-kolunu sallayıp, Tolga ile burun-buruna kalıyor ve çok pozisyon üretiyorlarsa ki, öyle o savunma bloğunda bir arıza var demektir. Şenol hocanın bu bölgeye çeki-düzen vermesi şart! Aksi taktirde Kartal, her iki kulvarda da sıkıntılara kanat çırpar, bizden söylemesi! Gruptan iki takım çıkacak... Şu andaki fotoğrafa baktığımız zaman L.Moskova’nın favori olduğunu görüyoruz. Skenderbeu’yu yok sayarsak, ikincilikte Beşiktaş, S.Lizbon’dan daha avantajlı konumda. S.Lizbon karşısında alınan beraberliği küçümsemek hata olur. Çünkü, rakibin şu anda bir, Beşiktaş’ın ise dört puanı var. Büyük bir iş kazası olmadığı taktirde Kartal, ikinci tura çıkacaktır. Bu oyunda sürprizler doğaldır. Ne var ki, Kartal’ın, pençesini geçirdiği bu avantajı kullanacak, özgüveni, tecrübesi ve de gücü fazlasıyla var. Yeter ki, taşlar yerinde kullanılsın, oyuncu tercihlerinde büyük hatalar yapılmasın. Tıpkı, dün olduğu gibi! (Milliyet)