Atromitos - Fenerbahçe yazar görüşleri !
Spor yazarları, Fenerbahçe'nin Atromitos karşısında aldığı galibiyeti değerlendirdi.
Bir golden fazlası (Şansal Büyüka)Fenerbahçe’de çok güçlü bir kadro var... Ancak bu güçlü kadrodan sahaya yansıyan güçlü bir takım henüz yok... Denilebilir ki, daha dün bir, bugün iki... Öyle de, Fenerbahçe üçü Avrupa maçı, bugüne kadar 10 maç oynadı... Artık bir oyun anlayışının, bir futbol felsefesinin gelişmeye başlaması gerekmez mi? Fenerbahçe’nin ne oynamaya çalıştığı henüz belli değil... Bu bakımdan son dakikada gelen Van Persie golü, bir golden çok daha fazla anlam taşıyor... Düşünün elinizde Nani var, Van Persie var, Sow var, Fernandao var, Diego var, var da var... Ama bu gol olmasa üç Avrupa maçını “sıfır” golle tamamlayacaksınız... Bu gol, onun için bir golden daha fazlası... Bu gol Van Persie’ye moral vermek, O’nu daha çabuk hazır hale getirmek için, gerçekten bir golden daha fazlası. En önemlisi, tur için bir golden daha fazlası...Ama şu unutulmasın... Biz galibiyet gelince eksiklerimizi çabuk unutuyoruz. Unutmak bir yana, iyi de gaz veriyoruz... Kabul edelim ki, Fenerbahçe henüz güçlü kadrodan güçlü bir takım yaratabilmiş değil...Nani, geçen yılın “paslanmışlığını” üstünden atıp, içindeki futbol cevherini henüz ortaya çıkarmış değil... Sow’un vücudu, duygusu, aklı sanki maçta değil... Sahada mücadele etmek yerine, podyumda yürür gibi bir hali var... Narin, kırılgan... Meireles’e bakıyorum, sanki Portekizli torpili Topal’ı kesmiş gibi düşünüyorum... Sahi, ne oldu da Mehmet Topal her maç yedek kalacak kadar gözden düştü... Bu işte sanki bir yanlış var... Nani, Van Persie, hepsi tamam, ama şu görüntüsü ile en yararlı transfer kim derseniz, hiç düşünmeden “Şener” derim... Caner’e şaşırdım... Sarı kartı varken 39. dakikada ateşle oynadı... Hakem penaltıyı verse, Caner’i atsa kim ne diyebilirdi... Aynı şeyi Van Persie golü için de söyleyebiliriz... Hakem “faul” dese, biz de en fazla “hadi be” derdik... Tur için önemli, moral için önemli, Van Persie için önemli bir galibiyet... Ama unutulmasın... Galibiyet eksiklerin ve yanlışların üstünü örtmemeli... Kazanırken, yanlışlarını göreceksin... (Milliyet)
Brahimi= Feghouli+Nani (Uğur Meleke)Son 44 iç saha maçında bir kez yenilmiş, Peristeri’de özgüvenleri tavan yapmış bir takıma karşı Fenerbahçe’nin işi erken bitirememesi doğal. Gorbunov hayatının maçını oynamamış olsa, 43’te Nani karşı karşıya topu içeri dürtebilse ya da 45’te Sow’un kafasında kaleci uzamasa galibiyet için 90’ı da beklemek zorunda kalmayacaktı sarı-lacivertliler. Van Persie’nin sayısındaki faul de verilmiş olsa, Fenerbahçe’nin İstanbul’a 0-0’la dönmesi bence yeterliydi zaten. Üstelik Fenerbahçe’nin kalan 10 günde yapması gereken transfer hamlelerinin bulunabilmesi açısından faydalı bir maçtı bu: Kulübün kafasında bir kanat oyuncusu takviyesi var. Transferde adı geçen Feghouli kesinlikle iyi bir oyuncu ama insan şunu da düşünmeden edemiyor: Feghouli’ye ödenecek iki haneli bonservise, Nani ve Volkan Şen’in bonservislerini ve maaşlarını ekleyin. Acaba bu 3 oyuncuya 20 küsür milyon euro bonservis ve üç ayrı maaş ödemek yerine takıma sınıf atlatacak tek bir Brahimi transferi mi zorlansaydı? Maaşlar da hesaba katıldığında 40 milyonluk bir Brahimi’nin maliyetini zorlar bu 3 adam...Ayrıca dünkü Ba-Napoleoni eşleşmeleri gösterdi ki, bu Ba’yı azıcık süratli her oyuncu zor durumda bırakacak. Fenerbahçe Kjaer-Alves’i gerçekten tehdit edecek bir stoper istiyorsa, bu oyuncu Ba değil. Pereira’nın Porto’dan getirdiği Fabiano da Volkan’ı tehdit edemediği için sarı-lacivertli kaptanda da en ufak bir gelişme belirtisi yok. Fenerbahçe’nin bence hâlâ Volkan’a ve Alves’e gerçekten rakip olabilecek bir kaleci ve bir stopere ihtiyacı var.***Yeni ofsayt kuralı...Maçın en enteresan pozisyonuna gelirsek... 62’de sağdan yapılan ortada kaleciden seken topu arkadan gelen Nani tamamlamış, ama yardımcı hakem topa dokunmayan Sow’un pozisyonuna bayrak kaldırıp, golü iptal etmişti.Bu yıl ofsaytla ilgili bir rötuş söz konusu ve artık FIFA'nın yeni kuralı, topa dokunmayan oyuncularla ilgili biraz daha hassas. Özellikle de Sow’un pozisyonunda olduğu gibi aktif alandaki bir hücum oyuncusu belirgin bir jest yapıp kaleciyi etkiliyorsa, topa dokunmasa bile bayrak kalkıyor. Bu pozisyon da tam yeni sirkülerin tanımı gibiydi gerçekten. Yani yardımcının iptal kararı doğruydu. (Milliyet)
Kazandı ama keyif vermedi (Oğuz Çetin)HALEN uyum sürecinin sancılarını fazlasıyla yaşayan F.Bahçe’nin Avrupa Ligi gruplarına katılacağından şüphem yok. Rakibin oyun anlayışı belli. Top F.Bahçe’yken 10 oyuncusu ile rakibi kendi sahasında karşılamak ve hataya zorlamak. Topu kazandığı anda da özellikle Napoleoni, Marcelinho, Umbides ve Pitu ile hızlı hücuma çıkıp gol aramak.RAKİBİN gücü kısıtlı olmasına rağmen, hareketlilik içinde kısa paslarla F.Bahçe kalesinde etkili olabilecek şekilde zorladılar. Kaldı ki ilk yarıda Napoleoni ile gole çok yaklaştılar. Volkan’ın doğru zamanlama ile açıyı çok iyi kapatması müthişti. YÜK 3 KİŞİYE BİNİYOR F.BAHÇE savunmada veya hücumdayken oyunculara dengeli bir şekilde yük binmiyor. Takım hücumdayken tüm yük Caner, Şener ve özellikle de Diego’da. Oyun tamamen Diego’nunu üzerinden geçiyor. Diego çok arzulu, topla buluşmak için çok fazla efor sarfediyor. Caner ve Şener’in kanat hücumlarına çıkışlarının ayarı tam. Ancak onlara eşlik eden oyuncu yok. Caner ve Şener 50+60 metrede oynamak zorunda kalıyor. F.BAHÇE’NİN tüm etkili atakları kanatlardan geldi. Bu ataklarda görünen Fernandao ve Sow’un yalnızlığıydı. Nani kalitesinde bir oyuncunun maça ağırlığını koyamaması, varlığını hissettirememesi düşündürücü. MESAFELER ÇOK AÇIK F.BAHÇE geniş alanlarda oynuyor. Alves ile Fernandao arasında genelde 50 metre mesafe var. Bu kadar mesafelerde oynamak bireysel olarak oyuncuların performansını olumsuz etkiliyor. O yüzdendir ki Fernandao ve Sow yalnız mücadele ediyor ve destek görmüyor. HER şey Vitor Pereira’nın elinde. Oyuncuların var olan kalitelerini analiz eder ve takımını doğru oyun anlayışına taşırsa F.Bahçe maç kazanmanın yanında seyredenlere de fazlasıyla keyif verecektir. DAHA önce oyuna girdiği maçlarda isabetli şutu dahi bulunmayan Robin Van Persie sonunda kendisinden beklenini yaptı. Oyuna girdikten 9 dakika sonra attğı golle F.Bahçe’nin Atina’dan büyük avantajla dönmesini sağlayan isim oldu. (Vatan)
Forma hakettiğini aldı (Alpay Özalan)DÜN geceki maçın skoru ne olursa olsun, Kadıköy’de yapılacak rövanş maçında F.Bahçe’nin Atromitos’u en az 4-5 farklı mağlup etmesi beni şaşırtmaz. Bundan adım gibi eminim. Yalnız F.Bahçe dün ‘Rakip zayıf’, ‘Daha sezon başı’, ‘Saha kötü’, ‘Stat kötü’ gibi bahanelerin olmadığı bir karşılaşmaya çıktı. Oyun ne kadar temposuz da olsa ‘F.Bahçe forması’ hak ettiği skoru aldı. 4-4-2 oynayan sarı-lacivertlilerin yapması gereken çok basitti. Oyunu kanatlara açıp Sow gibi, Fernandao gibi oyuncuları havadan beslemeleri ilk öncelik olmalıydı. Zaman zaman da bunu iyi yaptılar. Sow-Van Persie ve Nani-Volkan Şen değişiklikleri bence daha erken yapılmalıydı. Özellike Volkan Şen’in daha önce oyuna alınması F.Bahçe’ya farklı bir hava katardı. İLETİŞİM ZAYIF BENİM için ilginç olan saha içerisinde Portekizce konuşan 7 oyuncu var. Ama aralarındaki iletişim zayıf. F.Bahçe’nin karşısında oyun disiplinine sadık, haddini bilen, agresif, santrforsuz, kontratağa kalkmayı deneyen bir takım vardı. Atromitos kesinlikle F.Bahçe’ye rakip olabilecek bir ekip değil. Öyle ki en iyi 3 oyuncusundan biri olan Umbides’in bugüne kadar oynadığı en iyi takım Orduspor. Böyle takımlara karşı iyi pas yapmak ve özellikle sakin oynamak F.Bahçe’nin ilk önceliği olmalıydı. Ancak ne olursa olsun F.Bahçe birçok pozisyona girdi ve bunların birini değerlendirmeyi başardı. Maçın yıldızı hakem ATROMITOS karşısında dün F.Bahçe’nin en iyi oyuncusu Şener Özbayraklı, en kötü oyuncusu da Moussa Sow’du. Karşılaşmanın yıldızı ise hakemdi. İtalyan hakemin yakın pozisyon takibi ve oyunu devamlı oynatmayı düşünen bir yapısı vardı. Nani ‘İkinci Krasic’ olacak gibi duruyor! ŞUNU söylemeden de geçemeyeceğim. F.Bahçe’nin iki Shakhtar Donetsk, bir Eskişehir, bir de dünkü mücadelesini seyrettim. Nani’de sanki ‘İkinci Krasic’ olacakmış gibi bir görüntü var. BÖYLE maçlarda Nani gibi futbolcuların liderlik vasfını sahaya yansıtmaları gerekiyor. Hem arkadaşlarını ateşlemek hem de takıma faydası anlamında. Ben,Nani kadar büyük kariyerli bir oyuncunun hem oynadığı futboldan hem de saha içerisindeki liderliğinden bahsetmek isterim. (Vatan)