79 yıl sonra ibadete açılmıştı... Osmanlı'dan kalan tarihi eserler kayıp
İstanbul Fatih'te 79 yıl sonra ibadete açılan Kariye Camii'nde Osmanlı'dan kalan bazı tarihi eserlerin kayıp olduğu öğrenildi.
Fatih'te bulunan 6'ıncı yüzyılda Kariye Kilisesi olarak inşa edilen bina, İstanbul'un fethinden sonra 1509'da Sultan 2. Bayezid'in sadrazamlarından olan Atik Ali Paşa tarafından camiye çevrildi. Tarihi yapı, "Atik Ali Paşa Camii" veya "Kariye Camii" olarak anılmaya başlandı. Bakanlar Kurulu'nun 2 Ağustos 1945'te aldığı kararla müzeye çevrilen Kariye Camii, 2020 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla Diyanet İşleri Başkanlığı'na devredildi. Restorasyon işlemleri devam ederken Kariye Camii, müze olarak ziyarete açık tutuldu. Restorasyonun bitmesinin ardından 79 yıldır müze olarak kullanılan Kariye Camii ibadete açıldı.
Öte yandan Kariye Camii’nin müzeye çevrildiği esnada Osmanlı’dan kalan 4 asırlık minber, vaiz kürsüsü, şamdan, kandil ve hat eserlerinin kayıp olduğu öğrenildi. Tarihi camideki restorasyon esnasında minber ve vaiz kürsüsü eski fotoğraflardan tespit edilerek yeniden üretildi. İbadete açılan tarihi camiye yeniden üretilen minber ve vaiz kürsüsü yerleştirilirken diğer kayıp olan Osmanlı Cihan Devleti’ne ait eserlerin bulunması bekleniyor.
“Muhteşem anıt Bizans’ın son dönemi boyunca yaşadı”
Kariye Camii’nin tarihi hakkında bilgi veren Sanat Tarihi Uzmanı ve Kariye Camii Bilim Kurulu Üyesi Hayri Fehmi Yılmaz, “Kariye Camii oldukça ilginç bir anıt. İstanbul’daki bu çok katmanlı, çok kültürlü anıtların güzel bir örneği. Bizans devrinde çok erken bir çağda bazı anıtların inşa edildiği söyleniyor. Fakat bunun tam detaylarını bilmiyoruz. Mevcut binanın etrafında 6. yüzyıla ait bazı kalıntılar var. 6. yüzyıldan beri yapılaştığı anlaşılıyor ama bugün gördüğümüz bina 11. ve 12. yüzyılda inşa edilmiş. 14. yüzyılda Theodoros Metokhites isimli bir Bizanslı yapıyı yeninden ayağa kaldırmış. Birçok ek ilave etmiş. Neredeyse üç tarafına binalar eklemiş. 1204 - 1261 yılları arasında Haçlılar İstanbul’u işgal edip buradaki birçok anıtı tahrip etmişti. Bizanslılar, başkentlerini 1261 yılında geri aldıktan sonra birçok anıtı harap olmuş halde bulmuştu. Muhtemelen Kariye Camii olan Hora Manastırı da harap olmuştu. Theodoros Metokhites tekrar burayı adeta muhteşem bir anıt olarak inşa etti. Eski kalıntıların üzerinde 14. yüzyıl yapısı. İçerisi çok zengin mozaik ve fresko tekniğinde resimlerle ve tasvirlerle bezendi. Bu muhteşem anıt Bizans’ın son dönemi boyunca yaşadı” dedi.
“Atik Ali Paşa kendisinin dönüşümü gibi bir manastırı, camiye çevirmiştir”
Hora Kilisesi’nin, Kariye Camii’ye çevrilmesi sürecini anlatan Yılmaz, “İstanbul’un fethinden sonra manastır bir süre bakımsız kalmış. 1509 yılından hemen önce Atik Ali Paşa tarafından cami haline getiriliyor. Atik Ali Paşa’nın kendisi de devşirmedir. Bosnalıdır. Kendisinin dönüşümü gibi bir manastırı, camiye çevirmiştir. Daha sonra bu yapı 450 yıl boyunca İstanbullulara cami olarak hizmet etmiştir. Çok ilginçtir bu yapıyı 16.- 17. yüzyılda ziyaret edenler hem yerli hem de yabancılar, 17. yüzyılda Evliya Çelebi Seyahatnamesinde çok sanatlı bir cami olarak bahsediyor. Ziyaretçilerin çoğu bazı mozaik ve freskoların açık olduğunu anlatıyor. Yapı hiçbir zaman tamamen çimentolarla kapatılmamış. Onu ziyaret edenler tabii bugünkü gibi değil ama resimlerin bir kısmını görebilmişler. 19. yüzyılda bu daha da artmış. Elimizde çok ilginç kayıtlar var. Yapı cami olarak kullanıldığı dönemde 1870’lerde biraz bakım yapılmış. O süreçte mozaikler ve freskolar temizlenip açılmış ki yapıyı ziyaret edenlere Hoca Efendi, Fransızca bunları anlatırmış. Bunlar 1910 ve 1917’den birçok kaynakta anlatılıyor. İstanbul’un ilginç hatıralarından biri” ifadelerini kullandı.