7 asırlık caminin içini görenler şaşıp kalıyor
Konya'nın Beyşehir ilçesinde bulunan 7 asırlık Eşrefoğlu Seyfettin Süleyman Bey Camisi'nin ortasındaki, camideki ahşap aksamı ve direkleri günümüze kadar koruduğuna inanılan ''karlık'' adı verilen derin kuyu, görenleri şaşırtıyor.
İçerişehir Mahallesi'nde, Beyşehir Gölü kenarında bulunan tarihi cami, yılın 365 günü ziyaret edilen Türkiye'nin en fazla ziyaretçi çeken ibadethaneleri arasında yer alıyor.
Ahşap direkli camilerin en büyüğü
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Muşmal, dünya üzerindeki ahşap direkli camilerin en büyüğü olarak değerlendirilen Eşrefoğlu Seyfettin Süleyman Bey Camisi'nin tarihte “beylerin şehri” olarak bilinen Beyşehir ilçesinde yer aldığını belirtti.
Türkiye'de ahşap direkli cami geleneğinin çok yaygın olduğunu ifade eden Prof. Dr. Muşmal, özellikle Selçuklular ve beylikler döneminde ve Osmanlı devletinin ilk dönemlerinde ahşap direkli ve düz damlı camilerin yapımı tercih edilen camiler arasında yer aldığını vurgulayarak, “Selçuklular'ın mescitleri de meşhurdu. Beyşehir'de aynı zamanda çok sayıda mescit de bulunur. Ancak, bunlar arasında en önemlisi; bölgedeki camilerin piri olarak kabul edilebilecek diğer mescit ve camilere örneklik teşkil eden Eşrefoğlu Seyfettin Süleyman Bey Camiidir. Bu caminin ahşap direkleri çok meşhurdur. Halk arasında ahşap direkleri ile bilinir, tanınır. Bunun dışında caminin halk arasında tanınmasına neden olan başkaca özellikleri de vardır. Bunlardan biri de caminin ahşap minberidir. Özellikle kündekari tekniğiyle yapılmış meşhur minber ile caminin yine vaaz kürsüleri bugün Konya Sahip Ata Vakıf Müzesi'nde sergilenmektedir. Yani burası, ahşap özellikleri ile meşhur, özellikle de mihrabı ile de çini süslemeleriyle de meşhur bir camidir. Caminin 1296-1299 yılları arasında Eşrefoğlu Seyfettin Süleyman Bey tarafından yaptırıldığını biliyoruz. Yani Osmanlı beyliği kurulmadan hemen önce inşa ettirilmiş. Cami inşa ettirildikten sonra o muhteşem taç kapısının üzerine kitabesi kazdırılmış. Yani biz caminin taç kapısında caminin vakfiyesini, vakıflarını da görüyoruz. Özellikle burası, büyüklüğü ile bulunduğu konumu ile bitkisel süsleme özellikleriyle, minberiyle, mihrabıyla ve mihrap önü kubbesiyle eşi benzerine az rastlanır bir camidir. Çünkü caminin mihrap önü kubbesi de bir otağ görünümünde, muhteşem süslemeleriyle çok dikkat çeker, kayda değerdir” ifadelerine yer verdi.
Caminin ortasında yer alan “çukur alan”
Prof. Dr. Muşmal, tarihi Eşrefoğlu Camisi'nde yer alan bu özelliklerin Türkiye'deki başkaca camilerde benzerlerini bulabilmek mümkün iken caminin farklı bir bölümü olan “karlık” adı verilen kuyunun Türkiye'de ve dünya üzerinde eşine son derece az rastlandığını belirtti. Bu bölümün caminin ortasında yer alan “karlık” olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Muşmal, taç kapısı ile sağ ve sol kapılardan camiye girenlerin ilk karşılaştığı yerlerden birisinin caminin ortasında bulunan karlık bölümü olduğunu ifade etti. Bu örneğin, sadece Bursa Ulu Camiinde mevcut olduğunu ancak orasının da bir karlık olmadığını vurgulayan Muşmal, şunları aktardı: