Vatandaş konkordato isteyebilir mi?
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone OlVatandaşın konkordato ilan edeceği yönündeki değişiklik, hukuk camiasında tartışmaya neden oldu.
Dünya Gazetesi’nden Veysel Ağdar’ın haberine göre; ekonomideki daralma sokaktaki vatandaşı da olumsuz etkiliyor. Mali olarak zor duruma giren birçok şirket ödeme sıkıntısı yaşamakta ve işçi çıkarmakta.
İflas erteleme müessesinin kaldırılmasının ardından, onun yerine kullanılması öngörülen konkordatoya olan ilginin her geçen gün arttığını kaydeden Güncel Group Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Sezer, 7101 sayılı Kanun'un 13. maddesi hükmü ile getirilen değişiklik sonucu tacir olmayan kişilerin de konkordato ilan edebileceğini söyledi.
Sezer, mali açıdan zor duruma giren ve ödeme sıkıntısı çeken vatandaşın da konkordatoya başvurabileceğini kaydetti. Sezer, “İflas etmeden borçlarını ödeyerek ticaret hayatına devam etmek isteyen gerçek ve tüzel kişiler konkordato limanına sığınmak istemekte. Konkordato borçlunun alacaklıları ile borcunu belli bir vade ve tutar üzerinden ödemek üzere anlaşma sağlaması, söz konusu anlaşmanın ise mahkeme tarafından onaylanmasıdır. Konkordato müessesesi çok önceden beri var olan bir müessese olmasına rağmen 28.02.2018 tarihinde yapılan değişiklikler ile daha pratik ve uygulanabilir hale getirilmiştir” dedi.
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SORUMLU
“Yapılan bu değişiklerden ve en önemlilerinden bir tanesi ise bize göre tacir olmayan kişilerin de konkordato talep edilmesinin önünün açılmış olması” diyen Yılmaz, “İcra İflas Kanunu'nunda değişiklik yapan 7101 sayılı Kanun'un 13. maddesi hükmü ile getirilen değişiklik sonucu tacir olmayan kişiler de konkordato ilan edebiliyor. Buna göre, borçlarını, vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlu, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için konkordato talep edebilir. İflas talebinde bulunabilecek her alacaklı, gerekçeli bir dilekçeyle borçlu hakkında konkordato işleminin başlatılmasını isteyebilir. Yetkili ve görevli mahkeme; iflasa tabi olan borçlu için merkezinin bulunduğu yer, iflasa tabi olmayan borçlular için yerleşim yerindeki Asliye Ticaret Mahkemesi'dir. Yani yapılan bu yeni düzenleme ile tacir olmayan gerçek kişiler ikametgahlarının bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi'ne müracaat ederek konkordato talep edebilmektedirler. Aslında hiçbir şarta ve ön koşula bağlı olmaksızın dileyen herkes konkordato ilan edebilmektedir. Burada hiçbir kısıtlama yapılmaması nedeniyle bu kapsamdan devlet memurları da faydalanabilmektedir” diye konuştu.
‘YASAL DÜZENLEMEDE EKSİKLİKLER VAR’
“İlk bakışta bu uygulama tarafımızdan yadırganmış ve anlaşılamamıştır” diyen Yılmaz şöyle devam etti; “Çünkü konkordato ticaret hayatı içinde var olan ve sonuçları ticari olarak değerlendirilen bir işlem olmasına rağmen ticaret ile ilişkisi olmayan kişiler de kapsama dahil olmaktadır. Her şeyden önce dava Ticaret Mahkemesi'ne açılmaktadır. Ve bu nedenle ticari bir kimliğe bürünmektedir. Yine aynı şekilde konkordatonun devamı niteliğinde olan ya da konkordato başarılı olmaz ise kaçınılmaz olan iflas müessesesi tacir olmanın bir sonucu olarak Ticaret Kanunu ile düzenlenmiştir. Oysa tacir olmayan kişiler için bunun nasıl gerçekleşeceği yasal düzenleme ile öngörülmemiştir. Sanırız bu konudaki eksiklik uygulama ile netleşip yargı içtihatları ile kesinlik kazanacaktır. Bizce kanunun böyle düzenlenmiş olması yani tacir olmayanların da kapsama dahil edilmiş olması, konkordato ilan etmiş olan şirketlerin ortaklarını ve şirketlere ve tacirlere kefil olan 3. kişileri de koruma altına almış olma amacı gütmektedir. Konkordato halinde alacaklıların bunları taciz etmemesi ve tam bir anlaşmanın sağlanılması amacıyla düzenlemenin yapıldığı düşünülmektedir.”
ALACAKLININ DA KONKORDATO HAKKI VAR
Yılmaz, ayrıca “Yoksa çokça söylenildiği ve konuşulduğu gibi ekonominin daralması sonucu sadece şirketlerin değil hane halkının da bu krizden fazlaca etkileneceği borçlarını ödeyemeyeceği ve bir limana ihtiyaç duyacağı düşünülerek böyle bir düzenlemenin yapılmamış olmasını diliyoruz. Tabii burada göz ardı edilmemesi gereken diğer bir konu ise her alacaklının, borçlu hakkında konkordato işlemine başlatma hak ve yetkisinin olduğudur” diye konuştu.
BORÇLUNUN DURUMUNU EN İYİ ALACAKLI BİLİR
Borçlunun her açıdan durumunu en iyi bilen alacaklılar olduğunu vurgulayan Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi eski Başkanı Emekli Hakim Harun Bulut, serbest piyasa ekonomisinde borçlunun iflasının önlenmesi, ödeme güçsüzlüğünden kurtulması gibi sorunların piyasa koşullarına göre alacaklılar ile borçlu arasında çözümlenmesinin önemli olduğunu söyledi. “Konkordato talebinde bulunabilecekler; iflasa tabi borçlular dediğimiz gerçek kişi tacirler ile ticaret şirketleri olabileceği gibi iflasa tabi olmayan borçlular ile alacaklılardır” diyen Bulut şöyle devam etti; “İflasa tabi borçlu tacirlerdir. Bunlar gerçek kişi tacir olabileceği gibi tüzel kişi dediğimiz ticari şirket olabileceği gibi yerine göre ticari işletme işleten dernek, kamu tüzel kişisi tarafından kurulan teşekküller de olabilir. Bunların yanı sıra Türk Ticaret Kanunu veya özel kanunlarda açıkça iflasa tabi oldukları kabul edilen borçlular da bu gruba girmektedir. Bir örnek vermek gerekirse donatma iştirakinin tüzel kişiliği olmamasına rağmen iflasa tabidir (TTK md.1084). Kimlerin tacir oldukları kimlerin tacir olmamakla beraber tacir gibi sorumlu oldukları hususu tamamen teknik konular olup yargı içtihatları ile sorun çözülmektedir. İflasa tabi borçlunun yani gerçek yada tüzel kişilerin konkordato talebinin reddi halinde (bu gruptakiler aynı zamanda iflasa tabi olduğundan) borçlunun iflasına da karar verilirken, iflasa tabi olmayan örneğin esnaf boyutundaki iş yeri işleten borçlunun konkordato talebinin reddine karar verilirken bu tür borçlu iflasa tabi olmadığından sadece konkordato talebinin reddine karar verilecek, iflas kararı ise verilmeyecektir.”
TACİR OLMAYAN KİŞİLER KORUMAYA GİRİYOR
“Yapılacak bu değişiklik çok sayıda kişiyi kapsama alacak görünüyor” diyen gazetemiz yazarı ve PwC Türkiye Vergi ve Hukuk Hizmetleri Lideri Zeki Gündüz şöyle devam etti; “Bankadan çekilen özel kredi, gayrimenkul, araba borcu gibi nedenlerle doğrudan tacir olmayan borçlu durumundaki kişiler konkordato kapsamına alınmaktadır. Bence yerinde bir düzenleme. Ancak, çok sayıda kişiyi ilgilendiriyor olduğundan yaygın bir kullanıma dönüşürse süreç çok uzayabilir. Muhtemelen Türkiye'deki kredi borcu, gayrimenkul satışlarındaki borçlar, araç satışlarındaki, vadeli mal ve hizmet satışlarındaki borçlu tacir sayısına yakın kefil sıfatıyla sözleşme, senet imzalamış tacir olmayan kişi vardır. Tacir borcunu ödeyemediğinde müteselsil kefil sıfatıyla senet veya sözleşme imzalayanlar takip edilmektedir. İşin bir başka yönü de yönetim kurulu üyeliği nedeniyle takibe uğrayanlarla ilgili olabilir. Bankadan çekilen özel kredi, gayrimenkul, araba borcu gibi nedenlerle doğrudan tacir olmayan borçlu durumundaki kişiler konkordato kapsamına alınmaktadır.”
GERÇEK KİŞİLER İÇİN ÇOK TEHLİKELİ
Atılım Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Saygılıoğlu: Gerçek kişiler için konkordato çok tehlikeli!
Vatandaşın konkordato ilan etmesi yönündeki yasal düzenleme her yönüyle yanlış ve bir o kadar da tehlikelidir.
1. Her şeyden önce geçtiğimiz Mart ayında 7101 sayılı Kanunun 13. maddesiyle İcra ve İflas Kanununun 285. maddesinde yapılan düzenleme, krizin ayak seslerinin geldiğini göstermesi ve bu amaçla hukuki tedbir alınması çok dikkat çekicidir. Siyasi irade krizi görmüş ve önceden hukuki altyapıyı oluşturmuş anlamındadır.
2. Konkordato, “borçlunun alacaklılarıyla borcunu belli bir vade ve tutar üzerinden ödemek üzere anlaşma sağlaması ve söz konusu anlaşmanın mahkeme tarafından onaylanması” işlemi olarak tamamen ticari bir müessese niteliğindedir. Dolayısıyla gerçek kişileri kapsamaması gerekir.
3. Gerçek veya tüzel kişilerin ayağını yorganına göre uzatmamalarının cezasını dürüst insanlara ödetmek yanlıştır. Serbest piyasa kuralları çalıştığına ve hukuk kurumları da olduğuna göre böyle bir çarpık düzenlemeye gidilmesi çok sıkıntılıdır.
4. Daha da önemlisi “bulaşma etkisi” ile gerçek kişilerin de borçlarını ödememe yoluna gitmesi söz konusu olabilir.
5. Bunun da sonucu şudur: Alacağını tahsil edemeyen alacaklı da geriye dönüp kendi borçlarını ödememe ve erteleme yoluna gidebilecektir. Sonuç itibariyle hukuktan sapmaktır; ahlaksızlığı teşvik etmektir; dürüst gerçek ve tüzel kişileri cezalandırmaktır.
Dünya
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone Ol