Sadettin Saran ''İçindeki Dağı Aş'' kitabını anlattı

Sadettin Saran ''İçindeki Dağı Aş'' kitabını anlattı
Güncelleme:

Türkiye’nin ilk ve tek trafik radyosu Radyo Trafik’de yayınlanan Mert Erdoğan’la Yazarın Dilinden programının bu haftaki konuğu ''İçindeki Dağı Aş'' isimli ilk kitabı ile başarılı iş insanı Sadettin Saran oldu. Hayat hikayesini gençler için kaleme aldığını söyleyen Saran; kitap yazış hikayesini bir de Radyo Trafik dinleyicileri için paylaştı.

Eylül ayında ilk kitabı çıkan iş insanı Sadettin Saran, Türkiye’nin ilk ve tek trafik radyosu Radyo Trafik’e konuk oldu. “İçindeki Dağı Aş” isimli ilk kitabında; kendi iş hayatını, girişimcilik deneyimlerini, kişisel tecrübelerini, başarı ve başarısızlık hikâyelerini onu örnek alanlar için yazan Saran, özellikle gençlere “ben yaptım, siz de yapabilirsiniz” mesajı veriyor. Ayrıca, kitaptan Sadettin Saran için doğan telif gelirleri Darüşşafaka Cemiyeti’ne bağışlanarak yine Türkiye’nin gençlerine gidiyor.

Programda soruları yanıtlayan Sadettin Saran kitabı yazmaya nasıl karar verdiği sorusunu şu şekilde yanıtladı:

“Başlangıçta hiç kitap yazma niyetim yoktu. Bana daha önce buna benzer bir teklif gelmişti ancak biz gülüp geçmiştik. Özellikle bu teklifler son senelerde daha çok gelmeye başladı. Üniversitelere gidiyoruz, yeri geldiğinde liselere gidiyoruz, gençlerle buluşuyoruz, kimseyi geri çevirmedik ama özellikle gençlerin çok ilgisi var. Aldığımız dönüşlerle en çok konuşması istenen kişilerin başında olduğumuz belirtiliyor, bir faydamızın olduğunu da görüyorum. Dolayısıyla Destek Yayınları da ısrar edince kitabı yazalım diye yola çıktık. Kitap yazmak bizim önceliğimiz değildi, araya başka şeyler de girince biraz süreç uzadı ama şimdi iyi ki yazmışız diyorum. “

 Amerika’daki hayatı ve eğitiminden de bahseden Saran: “Ben Amerika'da çok zor şartlar altında okudum, 2 sene ailemi hiç görememiştim. Kızım da gitti okumaya, şimdi internet üzerinden görüşebiliyoruz. Çok şey değişiyor, hayat değişiyor. Benim cidden çok inandığım bir şey var Nietzsche’nin de bir lafı var “yılan kabuğunu değiştirmezse ölür gider” bence insanlar için de aynı şey geçerli. Kendini geliştirmeyen ölüp gider. Ya şartlara adapte olacağız ya da kendimizi yenileyeceğiz. Gençlerinde yapması gereken de bu. Benim zamanımda zordu şartlar, şimdi daha da zor. Bu zorlukta değişen bir şey yok. Sürekli evde oturup ağlamaktansa, bir şeyleri bahane etmektense yolumuza devam edeceğiz.” dedi.

Saran: “Spordayken mücadeleci zamanımda, yarışma zamanımda, rekabet zamanımda yaşadıklarımın bana öğrettikleri, iş hayatımda çok büyük avantaj olarak geri döndü”

Her fırsatta gençlere spor yapmayı öneren Saran: “Biz gençlere sporu gidin şampiyon olun diye önermiyoruz. Spor yapan insan spor yapmayan insana göre kesinlikle daha avantajı. Yani hiçbir şey olmazsa bile sağlık açısından çok önemli. Bu tartışmasız bir konu, sporun insanın bağışıklık sistemine katkısı, güçlendirmesi,  yaşlılığı yavaşlatması gibi birçok faydası var. Sahanın dışında da bir sürü getirisi var yani benim kendi adıma spordayken mücadeleci zamanımda, yarışma zamanımda, rekabet zamanımda yaşadıklarımın bana öğrettikleri bugün iş hayatımda bana çok büyük avantaj olarak geri döndü. Bir kere spor olmasaydı ve spor bursu alamasaydım ben üniversite de okuyamazdım. Spor olmasa hayaldi Amerika'da okumak. Spor, hayal kurmak, hedef belirlemek, özveride bulunmak, takımdaşlık, disiplin, müthiş fedakârlık demektir. Sabahın köründe kalkıp arkadaşların sinemadayken sen sporda antrenman yapıyorsan bu tüm yaşamına etki ediyor. Özellikle ben bu davranışları iş hayatına taşıdım en önemlisi takımdaşlığı hayatımın merkezine aldım. Çünkü burada hepimiz bir takımız, hep beraber çalışıyoruz, aynı teknedeyiz. Kolay da değil buradaki organizasyon, buradaki motivasyon, buradaki liderlik sporun bana kazandırdığı şeyler. Dolayısıyla ben her fırsatta, her zaman sporu öneriyorum. Spordan kazandığımızı tekrar topluma spor üzerinden verdik, vermeye çalışıyoruz. Bugün Türkiye'de devletten sonra en çok spor tesisi kuran firmayız, bununla da gurur duyuyoruz. ‘Boş beyin şeytanın oyun alanıdır’, gençlere bir imkan tanıyoruz kendini geliştirme açısından inşallah faydamız oluyordur.” ifadelerini kullandı.  

Pandemi Herkes için Zordu, Artık Bahaneleri Bırakıp Avantajlarına Bakmalıyız!
Saran: “Başımıza gelen her şey için geçerli olan bir şey var: Ya oturacaksın, olduğun yerde kalacaksın, oraya takılacaksın ya da önüne bakacaksın. Burada kazanan ve kaybeden arasındaki faktör de bu olacak. Biri geçmişe döner, diğeri  ileriye bakar. Burada oturup da özellikle pandemiden dolayı, ‘ben pandemiden dolayı dışarı çıkamıyorum, bundan dolayı bunu yapamıyorum’ gibi bahanelerden ziyade bu durumun avantajlarına bakmak lazım. Pandemi hepimiz için zor bir süreçti, Yunan bir felsefeci diyor ki; ‘Aşabilmek için güç ver, cesaret ver ve kabullenmeyi öğret. Bir de ikisinin arasındaki farkı da bana ver” diyor. Sonuçta değiştiremeyeceğin şeyler var, elinde olmayan şeyler var. Bunu kabulleneceksin adapte olacaksın. Devam et bahane üretmeden. Kaybedenle kazanan arasındaki fark bu. Benim de annemle babamla kızımla daha çok vakit geçirmeme vesile oldu, dinlememe vesile oldu. Eskiden 6 saat uyurdum şimdi  7 buçuk saate çıktı. Atatürk'ün bir lafı var ‘umutsuz durum yoktur, umutsuz insan vardır’ ben hayatımda hiçbir zaman, hiçbir bölümde umutsuzluğa kapılmadım” diyor Atatürk. Biz de onun ilkeleri ve düşüncelerine göre devam etmeliyiz diyor.

Saran: “Bahane üreten insanlar hiçbir zaman çözümün parçası olamazlar. Ben bahane üreten insanı etrafımda bulundurmamaya çalışıyorum.”

Eğitim hayatında başarılı olan herkes iş yaşamında mutlak başarıya ulaşmıyor, ya da çok başarısız olduğu halde kariyerini başarı ile yönetenler var. Ama genel olarak başarıya ulaşmak için verilen özveri, çalışma, disiplin kurduğun arkadaşlıklar, oluşturduğun hobiler, edindiğin alışkanlıkların hepsi başarı getirecek şeylerdir. Mark Twain'in çok güzel bir lafı var onu çok inanarak üniversitelerde de paylaşıyorum, Twain diyor ki ‘okulunuzun, eğitiminizin önüne geçmesine müsaade etmeyin’ yani her şey diploma değil. Üniversiteye gittiğimde bir makine mühendisi diploması ile döndüm ama başka şeyler kazandım. Yani oradaki, o zor şartlarda bir çevre edindim, o zor şartlarda pes etmedim bütün imkansızlıklara rağmen. Ailemi özledim, parasızdım, yorgundum, adalelerim ve her yerim ağrıyordu. Antrenmanlarda yabancılığın getirdiği bir sürü dezavantajlara rağmen devam ettim. Bunun da bana kazandırdıkları var, bana daha sonra çok pozitif döndü. O yüzden üniversite hayatım kendi başına bir okul. Diploma dışında orada yaşadıklarım bir okul. Bu kitapta da buna benzer şeyler söylüyorum. Belki klasik laflar ama kimsenin hayallerinizin önüne geçmesine müsaade etmeyin. Bahane üreten insanlar hiç bir zaman çözümün parçası olamazlar bunu unutmayın. Ben bahane üreten insanı etrafımda bulundurmamaya çalışıyorum. Etrafınızda en çok vakit geçirdiğiniz 5 kişiye benzersiniz, bu tür şeyleri gençlerle paylaşıyorum. İç sesinizi dinleyin. ‘Pes ettiğiniz zaman’ kaybedersiniz diyorum. Ben yaptım siz de yapabilirsiniz bu zaten en güzel örneği.

“Gençlere de şunu söylüyorum: Kendinizi geliştirin, geliştirin, geliştirin”
Gençlerin iş hayatına atılması ile ilgili soruya ise Saran şöyle yanıt verdi: İş başvurusunda bulunduğunda, insan kaynakları birtakım özellikler arıyor. Birtakım kriterleri var. Warren Buffett diyor ki ‘bir insanda üç şey arayın zekâ, enerji ve dürüstlük üçüncüsü yoksa bir ve ikiyi’ atın diyor. Dolayısıyla biz de onu arıyoruz etik anlayışla, merdivenleri çıkarken akıtmadığın ter sana gözyaşı olarak geri döner. Başarıyı ne ile ölçeceksin, ona ulaşmak için nelerden vazgeçtiğini ölçeceksin. Prensiplerinden, ahlakından, ailenden bunlardan taviz vererek bir yerlere gelenden hiçbir şey olmaz böyle insanlar istemiyoruz biz. Kısa yoldan da bir yerlere ulaşma derdinde olmadık. Sindire sindire bu ülkeye, vatana hayırlı, uğurlu, Atatürkçü gençler yetişmesine katkımız olsun diye uğraşıyoruz. Başka bir derdimiz yok, gençlere de şunu söylüyorum kendinizi geliştirin, geliştirin, geliştirin. Diyelim ki bir yerlere geldin ama gelirken o yolda hırsızlık yaptın, rüşvet yedin, rüşvet verdin, yalan söyledin, hak yedin… Buna başarı demek mümkün değil. Çok büyük yerlere geldin ama çocuğunu ihmal ettin, sıfır başarı. Benim kriterlerim böyle, biz böyle inanıyoruz gençlere de onu tavsiye ederim.

Saran Hayatta Önce Atatürk’ü, Ödüllü Bilim İnsanı Sancar’ı ve Buffett’ı Örnek Alıyor

“Seneler önce 1980'li yıllarda, Warren Buffett ile bir şekilde tanışma şansına eriştim. Müthiş bir adam. Hakikaten 15 sene aynı kamyonet gibi şeyi kullanıp şoförü olmayan, dünyanın en zengin adamlarından biri olmasına, uçak şirketleri ve yüzlerce uçağı olmasına rağmen mütevazı bir adam. Aynı evde oturan ailesi ile ilişkileri takdir ettiğim, çok yakından takip ettiğim biri. Yine Aziz Sancar ile tanıştım. Amerika’da bir Türk Evi yapıyordu. Gittik, bizim de çorbada biraz tuzumuz olsun diye destek olduk. Türkiye’nin tanıtımına her açıdan müthiş katkısı olmuş biri. Son derece mütevazı, Atatürkçü, çok kıymetli bir insan. Bir de tabii ki tartışmasız dünyanın gelmiş, geçmiş en büyük liderlerinden biri. Türkiye'nin en büyük gurur kaynağı, maalesef bazı yabancıların bile bazı vatandaşlarımızdan daha çok kıymetini anladığı büyük bir lider… İyi ki Atatürk var. Türk gençliğine de Atatürk vizyonundan başka hiçbir paradigma gerekmez. Evet bu 3'ü benim en çok kendime örnek aldığım insanlar.”