Moody’s'ten Türkiye için kritik not açıklaması

Moody’s'ten Türkiye için kritik not açıklaması
Güncelleme:

Moody's'ten Türkiye hakkında not açıklaması geldi..

Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s'in Başkan Yardımcısı Alpona Banerji, Türkiye hakkında not açıklamasında bulundu. AA Fİnans’ın haberine göre Banerji, Banerji, Türkiye’ye ilişkin temel senaryonun Baa3 seviyesindeki yatırım yapılabilir notun korunması olduğunu belirtti. Banerji’Nin açıklamaları şu şekilde:

“Türkiye’ye ilişkin temel senaryo “Baa3″ seviyesindeki “yatırım yapılabilir” notun korunması yönünde. Bu yıl sonunda Türkiye’de cari açığın 37 milyar dolara gerileyerek GSYH’ya oranının yüzde 4.7 olarak gerçekleşmesini bekliyoruz. Türkiye’nin kredibilitesi olumlu kamu finansmanı ölçütleri tarafından desteklenmeye devam ediyor. Kredi notu Türkiye’nin mali gücü, düşük borç seviyesi ve büyük bir orta gelir ülkesi olması tarafından da destekleniyor. “Baa3″ notu Türkiye’nin nispeten dirençli mali yapısı ve ılımlı kamu borcu seviyesi gibi kredi güçlerini içeriyor.

‘GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELER ŞOKLARA DAHA AZ HASSAS’

Diğer yandan, Moody’s gelişmekte olan ülkelerin geçtiğimiz 15 yıl boyunca döviz üzerinden yaptıkları borçlanmaları azalttıkları için ekonomik şoklara artık daha az hassas hale geldiklerini belirtti.

Kredi derecelendirme kuruluşu tarafından 31 gelişmekte olan ülke ekonomisi hakkında yapılan araştırmaya göre toplam borç tutarı 2000 yılından bu yana yaklaşık yüzde 12 artarken, ekonomik büyüme de bu hıza eşlik etti ve şu an itibariyle ülkelerin kendi para birimleriyle yaptığı borçlanmanın toplam borç içindeki oranı yüzde 90′a ulaştı.

Gelişen ülke borçlarının yüzde 68′inin artık “yerleşik” yatırımcılara ait olduğunu ve bu rakamın 15 yıl önce yüzde 58 olduğunu belirten Moody’s, bundan dolayı gelişen ekonomilerin artık “daha az kriz hassasiyeti” taşıdığını belirtti.

Fakat durum bu kadar basit değil. Yabancı yatırımcılar yerel para birimi piyasalarındaki varlıklarını artırdılar ve bu durum da gerginlik dönemlerinde satış yapmaları halinde “küresel mali şokları getirebilir.”

Öte yandan ülke borçlarına sahip yatırımcılar arasında lokallerin payının artması ekonominin bankacılık gibi sektörlerle olan bağlarının daha da derinleşmesine yol açabilir.

Bu ilişki, euro bölgesi borç krizinde de başrolü oynamış, Yunanistan, İrlanda ve Portekiz’in ülke borçları bankalarını zor duruma düşürmüş ve bu kısır döngü ülkelerin dışarıdan mali yardımla kurtarılmasını gerektirmişti.

Her ne ülke borçları içinde dövizle olanın payı azalmış da olsa, şirket borçlarında bunun tam tersi geçerli.

Moody’s araştırmasında McKinsey tarafından yapılan bir araştırmaya atıfta bulunularak Çin, Türkiye, Macaristan ve Şili’de ülkelerde 2007 ile 2014 yılları arasında şirket borçlarının gayrı safi yurtiçi hasılaya (GSYH) olan oranının yüzde 20 arttığına dikkat çekildi.

Kuruluş ayrıca bu artışın büyük oranda döviz üzerinden gerçekleştiğini de ekledi.