Intel Teknoloji Konferansı

Intel Teknoloji Konferansı

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Işık:- "Yerli otomobil projemizi geliştirirken ortaya sadece bir otomobil çıkarmakla yetinmek istemiyoruz. Sürücü kontrol ünitesi veya otonom araç sistemleri gibi alanlarda dünyaya yeni teknolojiler de sunmak istiyoruz"-

İSTANBUL (AA) - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, yerli otomobil projesini geliştirirken, ortaya sadece bir otomobil çıkarmakla yetinmek istemediklerini belirterek, "Sürücü kontrol ünitesi veya otonom araç sistemleri gibi alanlarda, dünyaya yeni teknolojiler de sunmak istiyoruz" dedi.

Işık, Intel Teknoloji Konferansında yaptığı konuşmada, teknolojinin insan hayatını koruması, güzelleştirmesi, iyileştirmesinin büyük önem taşıdığını belirterek, konferansta yapılacak olan değerlendirmelerin bu amaca hizmet edeceğine inandığını kaydetti.

Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu 29’uncu Toplantısını Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında dün gerçekleştirdiklerini anımsatan Işık, şunları kaydetti:

"Toplantımızın ana gündemini, Sanayi 4.0 devrimi oluşturdu. Önceki 3 sanayi devrimini geriden takip ettiğimiz için bu yeni sürece şimdiden hazırlıklı olmayı çok önemsiyoruz. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK) toplantısında da bu sürecin neler getireceğini, bu sürece hazır olmamız için neler yapmamız gerektiğini çok kapsamlı bir şekilde ele aldık. BTYK toplantımızın hemen ertesi günü, özel sektör öncülüğünde böyle bir konferansın gerçekleşiyor olması, gerçekten de çok isabetli oldu. Sizlerden şu hususu özellikle rica ediyorum, Bu konferansta, teknolojinin geleceğiyle Türkiye’nin geleceğini birlikte ele alalım. Türkiye’nin yeni nesil teknolojileri geriden takip eden değil, bu teknolojileri geliştiren ihraç eden bir ülke olması için neler yapmamız gerektiğini tartışalım."

Işık, gelecekle ilgili yapılan konuşmalar, tahminler ve öngörülerin zaman zaman muhataplara aşırı fantastik gelebildiğini anlatarak, "Tahminleriniz ne kadar somut verilere dayanıyor olursa olsun, yaptığınız iş, tamamen futuristik bir yaklaşım gibi algılanabiliyor. Bugün konuşulanlar, yarın gerçek olabilir ve olacaktır" dedi.

Konferansta tartışılacak teknoloji alanlarında yeni gelişmeler yaşanması ve kitleleri ciddi bir şekilde etkilemesinin kaçınılmaz olduğunu aktaran Işık, tarihin en önemli icatlarından biri olan radyonun 50 milyon kullanıcıya ulaşmasının 38 yılda gerçekleştiğini, bu sürenin televizyon için 13 yıl, internet için 15 yıl ve bazı sosyal medya uygulamaları için ise 1 yıl olduğunu dile getirdi.
Işık, özellikle bilgi teknolojileri alanında yaşanan değişimin hızının gerçekten de baş döndürücü bir hal aldığını belirterek, "2015 yılında dünya genelinde kullanıma sunulan akıllı telefon sayısı 1,5 milyar. Dünyada dijital veri kullanımı, her iki yılda bir ikiye katlanmakta. 2020 yılında, dijital evrenin boyutunun 44 zetabayt’a ulaşması beklenmekte. Bu rakam, hane halkı başına yaklaşık 10 terabaytlık bir alana tekabül edecek" diye konuştu.

Dünyada, internet erişimi olan insan sayısının 3 milyar olmasına rağmen, 13-14 milyar civarında akıllı cihaz bulunduğuna dikkati çeken Bakan Işık, "Nesnelerin interneti sayesinde artık arabalar, binalar, beyaz eşyalar veya giysiler de akıllı cihaz özelliği kazanıyor ve kazanacak" dedi.



- "Teknolojiye ayak uyduramayanlar yarının dünyasında olmayacak"



Bakan Işık, Sanayi 4.0 diye isimlendirilen sürecin hem üretim hem de tüketim alışkanlıklarında radikal değişiklikler doğuracağını belirterek, bu sürecin aşırı otomasyon ve aşırı bağlantılılık ayırt edici özelliğinin bulunduğunu kaydetti.
Yaşanacak gelişmelerin, bireyler, şirketler ve ülkeler düzeyinde farklı yansımaları, etkileri ve sonuçlarının olacağını ifade eden Işık, şunları söyledi:
"Ülke olarak, bu etkileri iyi analiz etmemiz, hem insanımızı hem de şirketlerimizi sürece iyi hazırlamamız gerekmektedir. Bireyler düzeyinde baktığımızda, özellikle düşük beceri gerektiren işlerde çalışanların üzerinde bir baskı oluşacaktır. Zira 2020’li yıllarda, sık tekrar eden düşük becerili işlerin neredeyse tamamı otomasyon yoluyla yapılabilecek. Hatta orta beceri gerektiren işlerin büyük bir bölümü yine otomasyon yoluyla yapılacak, bunun da ötesinde bazı karar alma süreçleri de yapay zekalar tarafından yürütülecek.

Mesela bir giyim mağazasında, hangi model gömleğin çok satıldığını akıllı raflar tespit edecek, bu raflar bu bilgiyi doğrudan fabrikaya aktaracak, siparişi yapacak ve fabrika, hangi modelden ne kadar üreteceğine bu veri akışı sayesinde kendisi karar verecek."

Işık, bu nedenle, iş gücü piyasasının niteliğini artırmanın ve şirketleri bu dönüşüme hazırlıklı hale getirmenin çok büyük bir önem taşıdığını vurgulayarak, "Büyük ve köklü firmalar geleceğin dünyasında çok zorlanacak. Dünyadaki en büyük şirketler, en iyi teknoloji firmaları, en yüksek marka değerine sahip firmalar gibi listelerin zirvesi, yıldan yıla ciddi değişiklikler gösterecek" dedi.


Bakan Işık, dijital teknolojiye adapte olamayan önemli bir fotoğraf makinesi firması ve cep telefonu pazarının lideri olan bir firmanın, akıllı telefonlara geçiş sürecinde pazardaki üstün pozisyonunu kaybettiğini ve çok gerilere düştüğünü aktararak, gelecek dönemde bu tür hikayelerle daha da sık karşılaşılacağını kaydetti.
Işık, bilgisayar teknolojilerinde ve mimarisinde köklü değişikliklerin yaşanacağını ifade ederek, "Foton teknolojisini kullanan optik bilgisayarlar sayesinde, 10 terabayt verinin 1 saniyede taşınması hedefleniyor. Buna ve benzer süreçlere uyum sağlayamayan firmalar, bugün ne derece büyük olursa olsunlar, yarının dünyasında yer alamayacak" şeklinde konuştu.
Ülkeler düzeyinde ise insan kaynağını ve reel sektörünü bu sürece hazırlayamayan ülkelerin çok ciddi sıkıntılara maruz kalabileceklerini anlatan Işık, "Bunun aksi olarak, insan kaynağını, girişimcilerini ve KOBİ’lerini yeni sürece iyi hazırlayan milletler ise rekabet gücünü ele geçirecek. Özelikle bugün rekabet gücünü ucuz iş gücü sayesinde ele geçiren ülkeler, bu otomasyon sürecinden olumsuz etkilenebilirler" değerlendirmesinde bulundu.


- "Teknolojik gelişmelere mesafeli durma lüksümüz yok"


ABD Başkanı Barack Obama'nın, "Herkes İçin Bilgisayar Bilimi İnisiyatifini" başlattığını anımsatan Bakan Işık, "Obama, ilkokul çocuklarıyla birlikte kodlama derslerine katıldı. ABD’nin bir süper güç olarak kalması için, çalışanların geleceğin dünyasında iş bulabilmeleri ve işlerini koruyabilmeleri için, kodlama ve programlama bilen insan sayısını artırmaları gerektiğini vurguladı. Dünyanın en önemli teknoloji firmalarına sahip bir ülkede buna ihtiyaç duyuluyorsa, bizim bu gelişmelere mesafeli durmak gibi bir lüksümüz yoktur, olamaz" dedi.

Işık, hükümet ve bakanlık olarak bütün bu gerçeklerin farkında olduklarını belirterek, simülasyon, nesnelerin interneti, büyük veri, sensör teknolojileri, yapay zeka, bulut bilişim, robotik teknolojiler, 3-D yazıcılar gibi alanlarda yaşanan gelişmeleri çok yakından takip ettiklerini kaydetti.
Bakan Işık, Ar-Ge Reform Paketinin TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildiğini, bu paketle, bakanlıkta yürüttükleri destek programlarını, KOSGEB ve TÜBİTAK gibi kurumlara aktarma yetkisini aldıklarını, politika belirlemeye ve yeni nesil teknolojilere daha fazla odaklanmak istediklerini anlattı.

Nesnelerin interneti yoluyla artık her cihazın bilgi teknolojilerinin bir ürününe dönüştüğünü dile getiren Işık, sözlerine şöyle devam etti:
"İşte bu nedenle, yerli otomobil projemizi geliştirirken, ortaya sadece bir otomobil çıkarmakla yetinmek istemiyoruz. Sürücü kontrol ünitesi veya otonom araç sistemleri gibi alanlarda, dünyaya yeni teknolojiler de sunmak istiyoruz. Yeni nesil teknolojilerde ülkemize ciddi bir ivme kazandırmak için çok ciddi bir gayret içindeyiz. Biyoteknoloji Strateji Belgemizi uygulamaya başladık. Nanoteknoloji ve Biyoteknoloji Stratejimizin hazırlıklarını da tamamladık. İnşallah bu belgeleri de en kısa sürede uygulamaya başlayacağız. Nesnelerin interneti, büyük veri, Bulut Bilişim ve Giyilebilir Teknoloji alanlarını düzenleyecek strateji belgemizle ilgili çalışmalara da devam ediyoruz. TÜBİTAK’ta Bulut Bilişim ve Büyük Veri Araştırma Laboratuvarı’nın kurulum işlemlerini birkaç gün önce tamamladık. İnşallah en kısa zamanda bu laboratuvarı faaliyete de geçireceğiz."

Işık, TÜBİTAK’ta kamu bulutu, güvenli kimlik doğrulama, uygulama pazarı, web portalı, veri depolama, uygulama kütüphanesi geliştirmeye yönelik Ar-Ge faaliyetlerini yürüttüklerini aktararak, Türkiye'de Ar-Ge harcamaları açısından çok önemli gelişmeler yaşandığını, ancak gelinen seviyeyi yeterli bulmadıklarını bildirdi.



- "İhtisas teknoparkları dönemini başlatıyoruz"



Intel gibi firmaların yıllık 11-12 milyar dolar Ar-Ge harcaması yaptıkları bir dünyada, Türkiye’deki Ar-Ge harcamalarını hem nicelik hem de nitelik olarak daha da geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Işık, Ar-Ge Reform Paketi ile bu alanda yeni bir sıçrama dönemine girileceğini söyledi.
Işık, 2002 yılında 2 olan Teknoloji Geliştirme Bölgesi (TGB) sayısını 63’e çıkardıklarını, Ar-Ge reform paketiyle, ihtisas teknoparkları dönemini başlattıklarını, teknoparklarda kurulu olan veya teknogirişim sermayesi desteğinden yararlanan firmaların Girişim Sermayesi’ne erişimini kolaylaştırdıklarını dile getirdi.

Bakan Işık, Rekabetçi Sektörler Programı ile hayata geçirdikleri Teknoloji Transferini Hızlandırma Fonu Projesi ile KOBİ’lere, üniversitelere ve araştırmacılara 52,5 milyon avroluk kaynak sağlayacaklarını bildirdi.
Ar-Ge Merkezi kurmak için gerekli personel sayısını daha önce 50’den 30’a indirdiklerini hatırlatan Işık, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu düzenlemenin ne kadar olumlu bir adım olduğunu net bir şekilde gördük. Zira 2014 yılında bakanlığımızca 24 Ar-Ge merkezi belgesi verilmişken 2015 yılında bu sayı 67’ye ulaştı. Ar-Ge Reform Paketiyle, Ar-Ge merkezi kurmak için gerekli personel sayısını, yazılımın da dahil olduğu bazı sektörler için 15’e düşürüyoruz. Ar-Ge Merkezlerinde daha fazla ve daha nitelikli personel istihdamının önünü açıyoruz. Personelin projelerle veya lisansüstü eğitimlerle ilgili dışarıda geçirdikleri süreleri de destek kapsamına alıyoruz.

Ar-Ge Merkezlerine sipariş yoluyla yaptırılan projelerin de vergi indiriminden yararlanmasını sağlıyoruz. Tasarım ofislerine siparişi veren KOBİ'lere de aynı Ar-Ge yapmış gibi desteklerden faydalanmasını ümit ediyoruz. Cumhurbaşkanımızın da kanunu onaylamasının ardından, bütün bu adımlarla birlikte çok sayıda yeni Ar-Ge merkezi kurulacağını öngörüyoruz."


Bu vesileyle, başta Intel olmak üzere uluslararası firmaları, Türkiye'de Ar-Ge merkezi kurmaya davet eden Işık, Intel'in Türkiye’deki faaliyetlerinden büyük memnuniyet duyduklarını, Galileo İcat Kiti Programını birlikte gerçekleştirdiklerini, Intel'in Türkiye'deki Ar-Ge merkezini büyütme noktasında çalışması olduğunu bildiğini, bu noktada da ellerinden gelen desteği vereceklerini kaydetti.

Bakan Işık, Öncül Ar-Ge Laboratuvarları Destekleme Programı kapsamında, Türkiye’de kurulacak Ar-Ge laboratuvarlarının belirli giderlerini yılda 10 milyon liraya kadar geri ödemesiz olarak desteklediklerini aktararak, şunları anlattı:
"Destek programımızdan faydalanmak isteyen 6 uluslararası firmanın başvuru süreçlerini başlattık. İleri teknoloji şirketlerinin buluşacağı Bilişim Vadisi de sadece ülkemizin değil, dünyanın da önemli teknoloji geliştirme merkezlerinden biri olmaya adaydır. Bilişim Vadisi’nde, altyapı çalışmalarını tamamladığımız 1. Etapta, 55 bin metrekarelik üst yapı inşaatını da haziran ayında tamamlayacağız. Teknoloji firmalarımızı Bilişim Vadisi’nde yer almaya, orada oluşacak ekosistemden yararlanmaya da davet ediyorum."