Ali Sabancı, neden ayrıldı?

Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone OlAli Sabancı, Sabancı Holding’ten ayrılışının öyküsünü anlatırken çarpıcı açıklamalar yaptı.
Ali Sabancı, “Bugün işimi yaparken kabus değil, rüya görüyorum. Hiç keşke demedim. Ayrıldığım için mutluyum” dedi
Türk iş dünyasının büyük gruplarında kurucu olan dedeler ve babalar, işlerini oğulları ile torunlarına bırakırken herhalde gönülleri çok rahat göçtüler bu dünyadan. Onlar işin zorluğunu yüklendiler, şirketlerini kurup büyütürken binbir zorluk, mücadele ve adına karma ekonomi denilen, devlet güdümünde kapalı ekonomi koşullarında özel sektörü yeşertmeye çalıştılar. Vehbi Koç ile Hacı Ömer Sabancı’nın attığı tohumları oğulları genç fidanlara dönüştürdüler. Koç’lar aile olarak daha küçüktü, Kurumsallaşma, belki arada sorunlar çıksa da daha kolay oturdu.
BÜYÜK AİLE SABANCI
Sabancı’lar ise çok dalı budağı olan koca bir ağaç gibiydi. Rahmetli Sakıp Sabancı’nın büyük çabalarıyla Sabancı Holding’de de kurumsallaşma serüveni, istenilen düzeyde gerçekleşti. Sabancı ölünce Güler Sabancı, bayrağı aldı ve amcasının izinde yola aynen devam etti. Ancak, Sabancı çınarında büyüyen bazı dallar, ufak ufak çimene düşüp yeni ağaçlara dönüştüler ve kendilerine yeni rotalar çizdiler. Şevket Sabancı’nın kurduğu ve Emine Kamışlı’nın Başkanvekili olduğu Esas Holding çatısı onlara yeni stratejiler ve iş yolları açsa da kendi yollarında gidenler de oldu. Önemli olan şuydu; Sabancı Ailesi, bazı ayrılıklar olsa da bir bütündü, ayrılıp işlerini kuranlar ailenin zenginliklerini sergiliyordu. Demir Sabancı, Ömer Sabancı ve Ali Sabancı üçlüsü de bu yeni zenginliklerin öncüsüydü. Ali Sabancı’ya gelince o hem Esas Holding çatısında hem üstlendiği yeni işlerde ailesinden aldığı genetik özelliklerin hakkını verdi. Bugün Pegasus Hava Yolları’nın yenilikçi ataklarında hep onun ve ekip arkadaşlarının beyin enerjisi ve azmi bulunuyor. O, Şevket Sabancı’nın oğlu, Sakıp Sabancı’nın da yeğeni olduğunu cümle aleme gösterdi. Ali Sabancı ile Bugün gazetesinin yaptığı söyleşide, onun önyargısız, aile şirketlerinde yaşanan sorunlara ışık tutan ve yeni girişimcilere önemli ipuçları içeren cevaplarını bulacaksınız.
KOÇ’TAN HİSSE ALDIM
Sabancı Holding’den ayrılıp kendi işinizi kurdunuz? Mutlu musunuz, yoksa “Keşke ayrılmasaydım” dediğiniz oluyor mu?
- Çok mutluyum. Bugün rüyamda bile işimi görüyorum. Kabus değil rüya görüyorum. Bu çok önemli. Üç yıl olmuş. Hiç ‘keşke’ demedim. Çünkü bu kararı ben kendim verdim. ‘Keşke’lere hayatta yer yoktur. Yalnız şunu söylemeliyim. Sabancı Holding’in ve Akbank’ın iyi olması çok önemli. Çünkü ben, Şevket Sabancı klanı olarak, yani ‘baba ve çocukları’ durumuyla Akbank ve Sabancı Holding’de en büyük hissedarız.
Bir kolunuz ve bacağınız yine Sabancı’da öyle değil mi?
- Ama onlar bizim için bir yatırım aracı. Benim mesela şu anda Koç Holding ve Yapı Kredi’de de hissem var. nNeden hisse aldınız? Halka açık değil mi!
Koç hisselerine çok para verdiniz mi?
- Bir otomobil fiyatı kadar, belki o kadar bile yoktur. Yapı Kredi’yi takriben 5 yıl evvel aldım. Niye aldım? O zaman ben GSM’nin peşinde koşan adamdım. Turkcell’in de Yapı Kredi’de hissesi vardı, onun için aldım. Çünkü, Turkcell henüz halka açık değildi.
Peki Yapı Kredi hisseleri de bir araba fiyatı mı?
- Hayır. O hisseler birkaç araba fiyatı.
GSM ELEŞTİRİSİ
GSM şirketi sahibi olmayı çok mu istediniz?
- Bir yandan GSM çok iyi diyeceksin, öte yandan da sahip olmak için bir şey yapmayacaksın. Bu nedenle hisse aldım.
Sabancı Holding’e bir eleştiri var bu sözlerde.
- Halka açık şirketlerin böyle sıkıntısı var. Sürekli piyasaya yeni hammadde sürüyor olmanız lazım. Piyasalarda hisse senedi fiyatları, beklentilerin fiyata dönüşmüş halidir. Çok mutlu bir evliliğiniz olabilir. Benim de çok mutlu evliliğim var. Ama o bile bir sistem değil midir? O seni idare ediyor, sen onu idare ediyorsun.
KURUMSALLAŞMANIN SONU YOK
Aile şirketlerinde büyüme ilk koşul mu?
- Aynen öyle. Benim bir ‘AŞ’ şirketim var. Bunun beş ortaklı olması lazım. Diyelim ki, yüzde 99.9’u benim. Öteki kalan kısım da usulen başka hissedarların. Benim burada bile sosyal sorumluluğum var, çünkü vergi ödüyorum veya vergi ödeme potansiyelim var. Esasında benim 4 ortağım var ama bir önemli ‘gizli’ ortağım daha var o da kamu. Kurumlar Vergisi’nde matrah yüzde 20’ye indi. Kamu, sadece kâra ortak. Ben diyorum ki, “Ya burası benim ya..” Oysa, vergi olayı işin işine girince artık sadece benim ve ortaklarımın değil o şirket. Vergi vermek için de kâr etmeniz lazım. İnsanlar diyor ki, “halka açık şirketlerin çok büyük sorumlulukları var”. Doğru, çünkü adamların New York’ta, Singapur’da orada burada Yozgat’ta da Borsa’dan alınmış hisseleri var.
Peki, Sabancı söylediğiniz anlamda yeterince kurumsallaşamadı mı?
- Kurumsallaşmanın profesörü veya duayeni değilim ama kitaplardan okuyorum, bunun bir üst tavanı yok. Sürekli devam eden bir şey. Kurumsallaşmanın bir sonu yok.
SABANCI HOLDİNG AİLE FERTLERİ KADAR HIZLI BÜYÜMEDİ
Aile şirketlerinde sorunlar en çok nelerden çıkıyor?
- Bir adam iş kuruyor. 100 birimlik iş yapıyor. İki çocuğu oluyor. İkisi de işte. Kurucu göçtükten sonra çocuklarının iş birimlerinin büyüklükleri toplamda en az 200 olması gerekir ki, kişi başına düşen iş büyüklüğü aynı olsun. İkinci adamın da iki çocuğu oluyor. Onlar da işin içinde. O zaman iş biriminin 400 olması lazım ki ailenin hepsini kurtarsın. Kurucu ile hazıra konmuştular, onlar da babalarıyla hazıra konmuştu. Şayet, örnek verdiğim iş hacmi 400 olamayıp 200’de kalırsa adam başına büyüklük 50 oluyor ve insanlar artık sıkılmaya başlıyor.
Siz de Sabancı Holding’de bu yüzden mi sıkıldınız?
- Öyle sayılabilir. Ben, Kolombiya Üniversitesi Uluslararası Finans mezunuyum. “Family Business” adlı bir dersimiz vardı. O zaman bunları aynen anlattığımda çok ilgi görmüştü. Şimdi de böyle düşünüyorum. Geçenlerde amcam Özdemir Sabancı’nın 1993’te “Kapital” dergisinde yapılmış röportajını içeren bir makale okudum. Biliyorsunuz, amcam, 1996’da Ocak ayında öldürüldü. Ona, “İş bölümünü nasıl yapıyorsunuz?” diye soruluyor. Amcam, “Hepimiz o kadar yoğunuz ki, periyodik olarak bir araya geliriz, iş konuşuruz ve vakit kalırsa birbirimizin işleri hakkında bilgi veririz. Ama kimse kimsenin işine karışmaz, çünkü işler çok yoğun, hızlı büyüyor hepsi. Hızlı büyüdüğü zaman da politika yapacak vakit yok. Sabancı Holding de hızlı büyüdü ama aile fertlerinin büyüdüğü kadar hızlı büyümedi.
Bugün
Hem aradığınız haberlere hızlıca ulaşabilmek hem de Haber3.com'a destek olmak için Google News'te Haber3.com'a abone olun.
Haber3'e Google News'te abone olun
Abone Ol