Fransız Le Point dergisi Türkiye'yi hedef aldı

Fransız Le Point dergisi Türkiye'yi hedef aldı
Güncelleme:

Fransız Le Point dergisi yeni sayısında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Deniz Kuvvetleri'ne bağlı askerler önünde yaptığı konuşmadan bir görüntüyü kullandı.

Fransız Le Point dergisi, yeni sayısında Türkiye ile ilgili provokatif bir kapakla yayına girdi.

Dergi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Deniz Kuvvetleri'ne bağlı askerler önünde yaptığı konuşmadan bir görüntü kullanarak üzerine; "Ayasofya, Suriye, Libya, Akdeniz... Erdoğan, Kapımızdaki Savaş" başlığını attı.

Le Point'in kapakta Türk savunma sanayisi MİLGEM Projesi'nin 4'üncü gemisi olan TCG Kınalıada'nın, hizmete giriş töreninden bir görüntü kullanması ise dikkat çekti.

YİNE AYNI PROVOKASYON

Sık sık Türkiye karşıtı haberlere imza atan Le Point dergisi ile ilgili geçtiğimiz yıl Cumhurbaşkanı Erdoğan suç duyurusunda bulunmuştu. Derginin 24 Ekim'deki sayısının kapağında Erdoğan'ın fotoğrafı kullanılarak Fransızca hakaret edilmiş, Cumhurbaşkanı Erdoğan da yayın direktörü Etienne Gernelle ve yazarı Romain Gubert hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.  Le Point yeni sayısında da aynı yine aynı provokasyona imza attı.

NATO, AB... FRANSA'NIN TÜRKİYE PLANLARI PEŞİ SIRA SUYA DÜŞÜYOR

Suriye ve Libya'da çıkarları tehdit altına girince "gemi tacizi" iddialarıyla Türkiye üzerinde siyasi baskı yaratmaya çalışan Fransa, NATO nezdinde beklediği desteği bulamayınca dikkatini Avrupa Birliği'ne çevirmiş orda da istediği etkiyi bulamamıştı.

MACRON’UN TÜRKİYE'YLE DERDİ NE?

Türkiye’nin AB üyeliğine başından beri karşı olan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un son dönemdeki hasmane tutumunun doğrudan Ankara’nın faaliyetlerinden ziyade kendi çıkarlarıyla ilişkili olduğu düşünülüyor.

Macron, üç yıl önce cumhurbaşkanlığını devraldığından bu yana ülke, derinleşen ekonomik ve sosyal sorunlar nedeniyle protestolarla çalkalanıyor.

Geçen hafta istifa eden başbakanın yanı sıra toplam 15 bakanın görevinden ayrılması nedeniyle Macron, aynı zamanda siyasi istikrarsızlıkla da boğuşuyor.

3 yıldır uyguladığı ve sokakları hareketlendiren ekonomik ve sosyal politikalar nedeniyle popülaritesini ciddi şekilde düşüren Macron ve partisinin yerel seçimlerde aldığı sonuç da ülkede siyasi güç oluşturamadığına işaret ediyor.

Son dönemlerde Türkiye karşıtlığının özellikle aşırı sağcı kesimler nezdinde prim yaptığını gözlemleyen Macron’un hasmane tutumu bu çerçevede daha fazla anlam kazanıyor.

Öte yandan, Türkiye'nin Suriye’de terörle mücadele kapsamında attığı adımlar ile Libya'da meşru hükümete verdiği destek, Macron'un dış politika çıkarlarıyla çakışıyor.

Macron'un geçen sene düzenlenen NATO liderler toplantısı öncesinde, Türkiye'nin Barış Pınarı Harekatı sayesinde Fransa tarafından da desteklenen terör örgütü YPG/PKK'ya karşı elde ettiği başarıdan rahatsız olduğu için "NATO’nun beyin ölümü" tartışmasını başlattığı düşünülüyor. Fransa’nın yine aynı dönemde NATO'nun gizli savunma planlama bilgilerini de Türkiye üzerinde baskı kurmak için sızdırdığı belirtiliyor.

Fransa’nın şimdiki saldırgan tutumu ise Libya’da Paris aleyhine değişen dengelerle açıklanıyor.

Libya'da ekonomik ve jeopolitik çıkarlarını darbeci general Hafter'le koruma peşinde olan Fransa'ya, Hafter’in özellikle petrol alanında bazı vaatlerde bulunduğu dile getiriliyor.

Fransa, bu nedenle de Hafter’e destek veren Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’ın müdahalelerine de sessiz kalıyor.

AB'nin Libya'da sözde BM silah ambargosunun uygulanmasını sağlamak için başlattığı İrini Operasyonu da Fransa’nın ilgi alanına giriyor. Öyle ki İrini Operasyonu'nun Hafter'e silah nakliyesini kolaylaştırdığı düşünülüyor.

Öncülüğünü Fransa'nın çektiği bir grup NATO'nun AB'nin İrini Operasyonu'na destek sağlamasını istiyor. Nitekim Fransa'nın NATO'nun Deniz Muhafızı Harekatı'ndan geçen hafta çekilme kararı da ittifak üzerinde bu alanda baskı kurma niyeti taşıyor.

Ekonomik ve siyasi çıkarları darbe alan Macron'un NATO nezdinde bulamadığı desteği, AB'de aramaya önümüzdeki dönemde de devam edeceği öngörülüyor. AB'nin ise üye dayanışması yerine gerçeklere dayalı bir politika yürütmesi gerektiği ifade ediliyor.