Afrika'nın küçük ülkesinde büyük siyasi kriz

Afrika'nın küçük ülkesinde büyük siyasi kriz

Yüzölçümü itibarıyla Afrika'nın en küçük ülkesi Gambiya'da, tartışmalı başkanlık seçimlerinin ardından başlayan ve bölgesel etkileri de olabilecek siyasi kriz derinleşiyor.

Batı Afrika’nın Senegal’e ve Atlas Okyanusu’na sınırları olan küçük ülkesi Gambiya’da son günlerde yoğun bir hareketlilik yaşınıyor. İhtilaflı başkanlık seçimlerinin ardından ciddi bir siyasi krizin ortaya çıktığı Gambiya, önceki günlerde Nijerya, Benin, Çad, Togo, Fildişi Kıyısı, Liberya’dan devlet başkanı ve bakan düzeyinde üst düzey yetkilileri ağırladı. Afrika Birliği’nin Addis Ababa ofisinde özel oturum yapılırken Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Kalkınma Teşkilatı'nın (ECOWAS) bir haftadır tek gündemi de bu ülke.

Suriye ve özel olarak Halep'te tanık olunan insani felaket karşısında yetersiz ve etkisiz kalmakla eleştirilen Birlemiş Milletler (BM) bile Gambiya’daki duruma özel bir ilgi gösterdi ve Genel Sekreter Ban Ki-mun Gambiya’daki durumdan endişe ettiğini söyledi. Kendi ülkesindeki ekonomik sorunları bir kenara bırakan Liberya Devlet Başkanı Ellen Sirleaf da ECOWAS’ı göreve çağırarak bölgeye asker konuşlandırılması çağrısında bulundu. Geçen yıl mayıs ayında yapılan seçimlerle işbaşına gelen Nijerya Devlet Başkanı Muhammed Buhari de Gambiya’ya bir günlük resmi ziyarette bulunarak, seçimleri kaybeden ancak daha sonra sonuçları tanımadığını ilan eden Yahya Jammeh’i görevi bırakması için iknaya çalıştı.

Jammeh görevi bırakmayı reddetti

Gambiya'da 1 Aralık’ta yapılan devlet başkanlığı seçimlerinde, 1994 yılında darbe ile iktidara gelen ve 22 yıldır ülkeyi yöneten Yahya Jammeh, işadamı olan rakibi Adama Barrow karşısında yenilgi aldı. Jammeh, seçim sonuçları açıklanınca devlet televizyonun karşısına geçip, halkın tercihine saygı duyduğunu söyleyerek yeni seçilen devlet başkanına başarılar diledi. Fakat üç gün sonra, seçimlere hile karıştırıldığını gerekçe göstererek devlet başkanlığı görevinden ayrılmayacağını belirtti.

8 Aralık’ta diğer bir batı Afrika ülkesinde de seçimler yapılmış ve muhalefetin adayı Gambiya’daki gibi seçimleri kazanmıştı. Gana Devlet Başkanı seçimleri kaybedince görevini bırakacağını açıklamış seçim sonuçlarının halkın tercihini yansıttığını söylemişti. Üstelik Gana’da seçim süreci çok daha gergin geçmiş, taraflar arasında çatışmalar çıkmıştı.

Gambiya'da tanık olunan durum, esasında kıta genelinde yönetimlerin zaafının ve kronik sorunlarının yeni bir örneği niteliğinde. Demokratik standartlara göre liderlerin, belirli ve seçkin bir grubun değil, halkın temsilcileri olmaları gerekir ancak mevcut durumda Afrika’da halkların liderler üzerinde tam olarak söz sahibi olduklarını söylemek mümkün değil. Bu durum hem diktatörler tarafından hem de 'demokrasi' ile yönetilen ülkeler için geçerli bir durum. Zimbabwe yıllardır tek adam tarafından yönetiliyor. Nijerya’da ise demokratik yönetim var. Ancak aslında ne Nijerya’da ne de Zimbabwe’de halkın tercihinin belirleyici olduğu söylenebilir.

Jammeh'in liderlik sınavı

Gambiya’yı 22 yıldır Yahya Jammeh yönetiyordu. Bu dönemde Gambiya’da çok şey değişti. Ülkede büyük ölçüde istikrar ve barış sağlandı. Gambiya, Avrupa’dan gelen beyazlar için bir eğlence merkezi olmaktan çıkarak Gambiyalıların devleti oldu. Bu süreçte Gambiya oldukça zorlu yıllar geçirdi, amborgo uygulandı, tecrit edildi fakat Yahya Jammeh ülkeyi prensipleri doğrultusunda yönetmekten vaz geçmedi. İki yıl önce ABD’li bir milyarderin desteklediği başarısız bir darbe girişimine rağmen iktidarda kalmayı başardı. Son iki yılda bazı muhalifleri serbest bırakarak kendi propagandalarını yapmalarına izin verdi. Seçimlerin şeffaf ve adil bir şekilde yapılacağı sözünü verdi ve bu sözünü tuttu.

Fakat Yahya Jammeh seçimleri kaybedeceğini tahmin etmiyordu. Başkent Banjul'de sokaklarda kendisini destekleyen halkın seçimlerde kendisine oy vereceğini sanıyordu. Fakat böyle olmadı; rakibi Adama Barrow yüzde 45 oy alırken kendisi yüzde 37 oy alabildi.

Gelinen aşamada Jammeh bir liderlik sınavıyla karşı karşıya. Bu liderliğin ön koşulu da halkın kararı doğrultusunda görevi bırakmasından geçiyor. Görevini bırakmazsa kaçınılmaz olarak meşruiyet tartışmaları başlayacak ve belirli bir süre iktidarını koruması muhtemel görünse de artık Gambiya halkının tercih ettiği bir devlet başkanı olarak değil iktidarı zorla elinde tutan bir lider olarak görülecek.

Batı'nın muhalefete desteği 

Jammeh'in yenilgisinin nedenleri arasında Batı'nın, emlak kralı Adama Barrow’a verdiği destek bir ölçüye kadar belirleyici olmakla beraber sonuçları tayin eden asıl faktör, özellikle eğitim ve sağlık sektörlerinde kötüye gidiş oldu. Geçen yıl Senegal’le yaşanan sınır sorunu nedeniyle 3 ay sınır kapıları kapatıldı, başta ticaretle uğraşanlar ve kamyon şoförleri olmak üzere geniş bir kesim bu gereksiz gerginlikten kötü bir şekilde etkilendi. Üstelik devlet tarafından zarara uğrayanlar için herhangi bir önlem alınmadı.

Öte yandan Gambiya'da 22 yıllık Jammeh dönemine son veren seçimler, Afrika'nın geleceği açısından da önemli işaretler veriyor. Afrika halklarının, demokratik seçimlerle kimi zaman da isyan ederek iradelerini ortaya koymaları ve yönetimleri değiştirmeleri, artık gücün liderlerden halka kaymaya başladığının bir göstergesi. Sadece Gambiya değil, Gana, Demokratik Kongo, Kenya ve Güney Afrika’da da harekete geçen bu siyasi bilincin, gelecek beş yılda yıkılmaz denilen yönetimleri sarsacağı, bu süreçte onyıllardır iktidarda olan birçok Afrika liderinin görevlerini bırakacakları öngörülebilir. Derin siyasi kırılmaları ve toplumsal hareketliliği beraberinde getirecek bu gelişmelerin, Afrika'nın yakın tarihindeki sayısız vahim örnek dikkate alındığında, etnik çatışmalara ve giderek iç savaşlara zemin hazırlama riski taşıdığı da hesaba katılmalı.

Askeri müdahale tehlikesi

Seçim tartışmalarının yol açtığı siyasi gerilimin ardından Batı Afrika ülkelerinin yaptığı Gambiya’ya asker gönderilmesi çağrıları ise yaşanan gerilimi bir kaosa dönüştürme tehlikesini beraberinde getirebilir. Daha önce defalarca tecrübe edildiği üzere askeri tedbirler, siyasi krizleri çözmüyor aksine daha da derinleştiriyor. Avrupa Birliği’nden de şimdiden müdahale sesleri yükseliyor. Afrika'ya yönelimleri tarih boyunca sömürge bağlamında şekillenen Avrupa ülkelerinin Gambiya'ya ilgileri, bu bakımdan ihtiyatla karşılanmalı.

Gelinen aşamada Gambiya'nın istikrarı açısından en önemli görev seçimi kazanan Adama Barrow’a düşüyor. Önemli bir seçim başarısı kazanan Barrow'un, barışçı bir politika izleyerek iktidarı devralma mücadelesine girmesi Gambiya'nın geleceği için hayati önemde. Bu kritik sürecin uzlaşmayla tamamlanması, sağlık, eğitim, işsizlik gibi ülkenin kronik sorunlarına çözüm bulunması açısından da önem taşıyor. Bu doğrultuda en önemli adım, hiç kuşkusuz yetkin isimlerden oluşan bir geçiş hükümetinin kurulması olacak. Bu çerçevede sivil-asker ilişkilerinin, yönelimi ne olursa olsun yeni bir darbe ihtimaline fırsat vermeyecek şekilde tanımlanması da ülkeyi yeni dönemde bekleyen en önemli görevler arasında.

Gerilim dini boyutlar kazanabilir

Gambiya’nın ufkundaki diğer bir tehlike ise ülkedeki siyasi gerilimin dini boyutlar kazanması ihtimali. Jammeh yönetiminde yer bulamamalarına karşın Gambiya diasporasına ve basınına Hıristiyanlar hakim. Çoğunluğu Müslüman olan ülkede, bu kesimleri dışlayacak, rencide veya tahrik edecek tarzda Hıristiyanlara ayrıcalıklar tanınması, siyasi belirsizliğin dini boyutlar da kazanarak artmasına yol açabilir.

Gambiya halihazırda önemli bir yol ayrımında. Ya siyasi krizi bir çatışmaya dönüşmeden, uzlaşarak atlatacak ya da mevcut gerilim keskin kamplaşmalara yol açacak. Krizin uzlaşmayla aşılması muhtemel ancak bunun gerçekleşmesi için ülke içindeki aktörlerin güven esasına göre yapıcı bir diyalog başlatmaları şart.

AA