''Putin kendi uçağını planlı vurdurttu''

Avrupa Birliği eski Bakanı, Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Beril Dedeoğlu, Star’a yaptığı açıklamada Rusya’nın, S-400 füzeleriyle Suriye’de bir kalkan oluşturmaya dönük planı devreye soktuğunu belirterek,”Rusya, Türkiye’nin angajman kurallarını iyi bildiği halde savaş uçağını yolladı. 

Dikkat edilirse uçak düşürüldükten sora Rusya, ‘Ne oldu konuşalım’ demedi bile! Hızla çalışılmış tepkiler verdi” dedi. Vladimir Vladimiroviç Putin’in aslında kendi uçağını vurdurduğunu savunan Dedeoğlu’na göre Rusya’nın amacı NATO’ya ‘Kendi sınırlarınıza çekilin bu bölgede ben varım” mesajı verdi.

S-400 füzelerinin Lazkiye’ye konuşlandırılmasının önemli olduğunu söyleyen Dedeoğlu, “Rusya, bu füzelerle uçuşa yasak bölgeyi ilan etmiş oldu. Rusya, uçağının sınırı ihlal etmesi halinde Türkiye’nin nasıl bir tepki vereceğini biliyordu. Üstüne kurdukları siyaset buna şaşırmadıklarını ortaya koydu.

Daha önceden hazırlanan tepkiler verdiler. Ruslar, ‘Soralım bu kaza nasıl oldu, neden oldu?’ diye sormadı bile. Krizin çıkması konusunda hazırlıklı oldukları görünüyor. Defalarca uyarıldıkları için Türkiye’yi nasıl tahrik edip uçağımızı vurdururuz diye plan yapmışlar” görüşünü savundu.

Rusya’nın Suriye’deki hamleyle, NATO’ya “kendi sınırlarına geri çekil” mesajı verdiğini belirten Dedeoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Müttefiklerin ilişkilerini konsolide etmesi istendi. Sınırda bu olayın gerçekleşmesi NATO sınır hattının tespiti demektir. Rusya, sınır ötesinde güvenlikli bölgesi oluşturulacaksa bunu NATO değil, ben oluştururum, burada ben varım’ demek istedi.” 

GENELKURMAY'IN YAYINLADIĞI SES KAYITLARI

Rusya lideri Putin ile ABD Başkanı Barack Obama’nın, G20’deki konuşmasını hatırlatan Dedeoğlu,  “ Göstere göstere herkesin önünde yapılan toplantının içeriğinden çok, anlamı önemliydi. Onlar dünyaya, ‘ABD ve Rusya olarak bizler, dünyanın geleceğini şekillendiriyoruz. Diğer bölgesel güçler, Avrupa güçleri ancak ortalığı karıştırır ya da bize biat ederler’ mesajı verdi. Bu bir kahve sohbeti değildi. Kapalı kapılar arkasında konuşabilirlerdi ama öyle yapmadılar.”