Sunay Akın, Bandırma Kitap Günleri'nde Nazım Hikmet'le ilgili bilinmeyenleri anlattı
Şiirleri, programları, hikâyeleri ve Oyuncak Müzesi’yle tanınan Sunay Akın, bu yıl altıncısı düzenlenen Bandırma Kitap Günleri’nin konuğu oldu. “Nâzım Hikmet” temasıyla düzenlenen etkinlik için özel bir sunum hazırlayan Akın’a ilgi büyüktü.
Tarihi fotoğraflar, birinci ağızdan edindiği bilgiler ve anılar eşliğinde sürükleyici bir anlatım yapan Akın, Nâzım Hikmet’le ilgili gün yüzüne çıkmamış bilgiler paylaştı.
Nâzım Hikmet’in annesinin dedesi Mehmet Ali Paşa’dan başlattığı anlatımına, annesi Ayşe Celile Hanım’la devam eden Sunay, Nâzım’ın 1938 yılında tutuklanış hikâyesine de yer verdi. “Orduyu isyana teşvik etme” bahanesiyle yargılanan Nâzım Hikmet’in şiirleriyle suçlandığını, halbuki Atatürk yaşarken bu şiirlerin ders kitaplarında olduğunu hatırlattı.
“Nâzım Hikmet’i suçlu bulan mahkemedeki beş hâkimden dördünün hukuk eğitimi yoktu”
Akın’ın aktardığı hikâye şu şekilde cereyan eder: “Donanma Davası’ olarak da bilinen olayda, Nâzım Hikmet bir gece Beyoğlu’nda sinemadan çıkmış evine giderken, Ömer Deniz isimli bir askeri öğrenci, ona yazdığı şiirleri okutmak üzere yanına yaklaşır, Nâzım da onu tanımadığı için bunun bir tuzak olabileceği şüphesiyle bu adamı yanından uzaklaştırır. Buna rağmen Ömer Deniz, Nâzım Hikmet’in evine kadar gelir ve bu bahane edilerek Nâzım tutuklanır.”
Avukatı Mehmet Ali Sevük’ün Nâzım Hikmet’i suçlu bulan mahkemedeki beş hâkimden dördünün hukuk eğitimi almadığını ve sekiz adli hata tespit ettiğini söyleyen Akın, buna rağmen Nâzım Hikmet’in orduyu isyana teşvik ettiği gerekçesiyle 12 yıl hapis cezasına çarptırıldığını hatırlattı.
Akın, Nâzım Hikmet’in hedef alınma nedenini ise şöyle açıkladı: “O dönemde Mustafa Kemal Atatürk ölüm döşeğinde ve emperyalistler ikinci paylaşım savaşını başlatacak. İşte bu sırada Osmanlı Dönemi’nden kalan Alman mandacıları, Türkiye’yi Almanya’nın yanında savaşa sokmak istiyorlar. Nâzım’ın 1937’de yazdığı bir kitap var; Alman Faşizmi ve Irkçılığı. Bu kitabıyla toplumu aydınlatması üzerine hedef alındı. Çünkü çok güçlü bir kalem ki Hitler’in Alman emperyalizminin oyunlarını bozuyor.”
Nâzım Hikmet’in savunmasında “Benim de bir neferi olmaktan onur duyduğum ve emperyalizmi dize getiren ordumuz, eğer kendisini bu çocukla isyana teşvik ettireceğime inanıyorsa, buna gerçekten inanıyorsa bu doğrudur,” ifadelerinin yer aldığını hatırlatan Akın, bu süreçte askeri öğrenci Ömer Deniz’in de altı yıl hapis cezası aldığını, cezasını çektikten sonra da hukuk okumak istediğini belirtti.
Nazım Hikmet ile Müjdat Gezen’i birbirine bağlayan kader ağları
Akın’ın sürükleyici anlatımıyla dinlediğimiz hikâyenin devamı ise ilginç: Okurken aynı zamanda çalışmak zorunda olan Ömer Deniz, Fatih’te bir oyuncakçı dükkanında çalışıyor ve bir gün dükkâna bir çocuk geliyor, o da orada çalışmaya, oyuncakları boyamaya başlıyor. Bütün oyuncakları o boyuyor ama artık kendine ait de bir oyuncağı olsun istiyor. Ve bir gün bakıyor, Ömer Deniz ona tahta kuklalar yapmış. Çocuk bu kuklaları aldığı gibi gidiyor, arkadaşlarına bu kuklalardan ilk oyununu sergiliyor. Peki ama bu çocuk kim?
Bu çocuğun Müjdat Gezen olduğunu söyleyerek izleyenleri şaşırtan Akın, Gezen’in yıllar sonra gelen 12 Eylül darbesinin ardından Savaş Dinçel’le birlikte Nâzım Hikmet’in hayatını anlatan bir kitap yazdıkları için zincirlenerek yargılandıklarını hatırlattı.
Nâzım Hikmet’in kalemin gücüyle göz göze geldiği an
Nâzım Hikmet’in dayısının da teğmen olarak Çanakkale’de savaştığını ve şehit düştüğünü söyleyen Akın, o süreçte Erenköy’deki konaklarında ilk şiirlerini yazan Nâzım’ın, 13 yaşında bir çocuk olmasına rağmen intikam almak için askeri Deniz Lisesi’ne girme kararını bu sebeple aldığını ve Nâzım’ın ilk şiirlerini dayısına adadığını belirtti.
Nâzım Hikmet’in kız kardeşi Samiye Yaltırım’la da tanıştığını ifade eden Akın, ondan dinlediği bir anıyı aktardı: “Samiye Hanım bir gün Nâzım’ın, sınavlara hazırlanmak üzere özel izinle girdiği babasının çalışma odasındaki halıyı kaldırarak yere boya kalemleriyle Çanakkale Boğazı’nı çizmiş. Samiye Hanım’a diyor ki ‘savaşçılık oynayacağız; sen düşman askeri ol ben Türk askeri.’ Sonra ‘hadi’ diyor ‘silah bul’. ‘Ben de aldım elime kalemi ve bu benim topum’ dedim. Duraksadı ve çok kıskandı.”
Yahya Kemal’le karşılaşma ve aldığı ilk eleştiri
“İşte bu çok önemli bir andır,” diye belirten Akın, bu anın, Nâzım Hikmet’in kalemin gücüyle göz göze geldiği ilk an olduğunu söyledi. Neden sonra Nâzım Hikmet’in Deniz Lisesi’ni kazandığını, burada konaklarındaki bir kediyle ilgili yazdığı şiiri tarih hocasına gösterdiğini ve hocasının da Yahya Kemal olduğunu aktardı.
Sunay Akın devam etti: “Ne tesadüftür ki Nâzım, Yahya Kemal’in kendisine aşk şiirleri yazdığı ünlü ressam Celile Hanım’ın oğlu. Yahya Kemal, üzerine şiir yazılan kediyi görmek istediğini söyleyerek kendisini konağa davet ettiriyor ve burada Celile Hanım’la karşılaşıyor. Sonrasında Nâzım’a ilk şiir eleştirisini yapıyor: ‘Evladım, sen bu kadar uyuz ve pis bir kediyi bu kadar güzel anlattığına göre bir gün çok önemli bir şair olacaksın.”
Nâzım Hikmet gizlice Anadolu’daki Kemalist harekete katılıyor
Daha sonra Kuvayi Milliye destanını yazacak olan Nâzım Hikmet’in, işgal İstanbul’unda “yumurta tüccarı” gizli kimliğiyle “Yeni Dünya” isimli vapura binerek Anadolu’daki Kemalist harekete katılmasını, annesi Celile Hanım’ın işgal İstanbul’unda tencere tava eylemini başlatan kişi olduğunu, Nâzım’ın müze sevdasını, yaptığı resimlerin detaylarını ve şiirlerinin arkasındaki hikâyeleri, dinleyiciler Sunay Akın’ın özel anlatımıyla dinledi.
“Bunları nereden biliyorsunuz?” sorusu üzerine de Akın, tabii ki okuyup araştırarak bu bilgilere ulaştığını ifade etti, okumaktan giderek uzaklaştığımızı ve bilginin aslında ne kadar güçlü olduğunun altını çizdi. Ardından uzun kuyruklar oluşturan okurlarına imza verdi ve onlarla sohbet etti.
“Nâzım Hikmet” temasıyla düzenlenen 6. Bandırma Kitap Günleri, dopdolu programıyla 29 Eylül’e kadar Cumhuriyet Meydanı’nda kitapseverleri bekliyor.