Sarıyer'in kara kuşakları
Karate onların hayatının merkezi. Sarıyer Belediyesi Spor Kulübü öğrencileri dikkat, denge ve disiplin isteyen bu sporu ve milli takım serüvenlerini anlattı.
Beyaz kıyafetlerini giyip siyah kuşaklarını takıyorlar, başarıdan başarıya koşuyorlar. Onlar Sarıyer’in siyah kuşaklı milli sporcuları. Oldukça köklü bir geçmişe sahip olan Sarıyer Belediyesi Spor Kulübü karate branşında eğitimlerine devam ediyor, bu spor sayesinde hem bedensel hem de zihinsel gelişimlerine katkıda bulunuyorlar. Karate onların yaşamının birer parçası. Çocuk denebilecek yaşta ulusal ve uluslararası müsabakalarda hocaları Menderes Morkoç ve Mevlüt Cirit’in desteğiyle ulusal ve uluslararası müsabakalarda hünerlerini sergileyen Şevval Karagöz, Elif Zeynep Kutluay ve Verdican Güven yaşıtları arasında pek de ilgi görmeyen bu spora olan tutkularının nasıl başladığını ve başarıya giden yoldaki serüvenlerini anlattı.
BURASI BENİM İKİNCİ EVİM
On yıl önce karateye başlayan 16 yaşındaki Şevval Karagöz, “Sarıyer Belediyesi Yaz Spor Okulları’na yüzmeye gidecektim ama kontenjan doluydu. Sadece karate ve voleybolda kontenjan vardı. Ailem, savunma sporu olduğu için karateye gitmemi istedi. Bu şekilde başladım. Antrenmanlara geldikçe hayatımın bir parçası haline geldi. Burası benim ikinci evim. Kar, kış, gece, gündüz demeden çalıştık. Gün geçtikçe takdir edilmeye başladım. Özgüvenim arttı. Sonra hocalarım beni İstanbul içi maçlara çıkarmaya başladı. Türkiye Karate Şampiyonası’nda bronz madalya aldım, İller Arası Pamukkale Şampiyonası’nda altın madalya, İstanbul Şampiyonası altın, gümüş, bronz madalya, İller Arası Karate Şampiyonası’nda altın madalya ve Karate 34 Süper Lig’de bronz madalya kazandım. İleride de ya karate antrenörlüğü ya da beden eğitimi öğretmenliği yapmak istiyorum” diyerek karateden vazgeçmeyeceğini söylüyor.
SAVUNMA SPORU OLDUĞU İÇİN SEÇTİM
Elif Zeynep Kutluay ise karateye başlama sürecini şöyle anlatıyor; “14 yaşındayım. 7 yıldır Sarıyer Belediyesi Yaz Spor Okulları’nda karate eğitimi alıyorum. Savunma sporu olduğu için karate yapmayı seçtim. Hem fiziksel gelişimimi desteklemek hem de olası bir durumda kendimi koruyabilmek istiyordum. İlk geldiğim gün çok heyecanlıydım ve ne yapacağımı bilmiyordum. Spor olarak değil, vakit geçirebileceğim bir uğraş olarak görüyordum. Zamanla kendimi geliştirdim ve daha çok bağlandım. Koronadan önce haftanın beş günü antrenman yapıyorduk. Hocalarımızın teşvikiyle müsabakalara katıldım. Milli sporcu olmak için Türkiye’de derece almak gerekiyor. Ben de Türkiye Karate Şampiyonası’nda bronz madalya, Uluslararası Karate Turnuvası’nda bronz madalya, Karate 34 Süper Lig’de de altın, gümüş, bronz madalya aldım. Balkan Şampiyonası’nda ülkemizi temsil ettim. Şampiyonalardan önce sıkı bir çalışma programımız oluyordu. Çift seans antrenman yaptığımız oluyordu ama her şeye değer. En büyük desteği ailemden aldım. Her zaman yanımda oldular. Hayatımda her zaman karate olacak.”
KARATE HAYATIMIN HER YERİNDE
Merakı sayesinde bu sporla tanışan 22 yaşındaki Verdican Güven, “Karateye 12 yaşında başladım. En başta bir hedefim yoktu ama hocalarım sayesinde hedefler oluşturdum. Maçlara katıldım. 2016 yılında milli sporcu olma hedefim vardı. Başardım ve 2016-2017 yıllarında milli sporcu olarak maçlara katıldım. İstanbul ve Türkiye’de yaptığım dereceler sayesinde Milli Takımımızla Türkiye’yi temsil etme şansı yakaladım. Uluslararası Boğaziçi Karate Turnuvası’nda 3. olarak bronz madalya almaya hak kazandım. Karate 34 Süper Lig’de bronz ve gümüş madalya, İstanbul Şampiyonası’nda yine bronz madalya kazandım. Hocalarımızın bizi desteklemesiyle bu seviyeye kadar geldik. Marmara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nde Karate Antrenörlüğü okuyorum. Karate şu an hayatımın her yerinde. Hayatım boyunca belediyemizin bana verdiği bu desteğe layık olup adımızı daha da yukarılara taşımak için çalışacağım” diyor.