Mansur Yavaş’tan AK Partililere: ''Masaya çıkın tepinin isterseniz''

Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin Aralık ayı ilk toplantısı, “Önerge kriziyle” başladı. Süresi içinde sunmadığı gerekçesiyle önergesi reddedilen AK Partili Murat Köse ısrarla önergeyi okumak isteyince mikrofonu kapatıldı. AK Partililer tepkilerini masalara vurarak gösterirken Mansur Yavaş, “Masaya çıkıp tepinin isterseniz” dedi.

Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Meclisi, ABB Başkanı Mansur Yavaş başkanlığında toplandı.

ABB Meclisi’nin Aralık ayının ilk toplantısı, “Önerge kriziyle” başladı. ABB Başkanı Mansur Yavaş, AK Partili Mamak Belediye Başkanı Murat Köse’nin önergesini, “Süresi içinde verilmedi” gerekçesiyle kabul etmedi.

Köse, ısrarla önergeyi okumak isteyince mikrofonu kapatıldı. AK Partili meclis üyeleri, Köse’nin mikrofonunun kapatılmasını masalarına vurarak protesto ederken Mansur Yavaş, “Masaya çıkın tepinin isterseniz” dedi.

İşte Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş'ın Belediye Meclisi'ndeki konuşması:

Belediye Meclisimizin değerli üyeleri,

İki yıla yakındır birlikte çalışıyoruz… Zaman zaman görüşüyoruz, görüşemesek de burada mesai arkadaşlığı yapıyoruz… Bu süreçte farklı partilerden gelmiş olsak da birbirimizle ilgili iyi niyet geliştirecek kadar hukukumuz oldu…

Büyük çoğunluğunuzla bu Mecliste bulunuyor olmaktan memnunum… Bazen burada karşı karşıya gelsek de fikir ayrılığına düşsek de iyi niyetinizden hiç şüphem olmadı… Diliyorum görev süresi bittiğinde de birbirimizin yüzüne bakacak kadar, dışarıda görüştüğümüzde selamı ve muhabbeti koruyacak kadar hukukumuz olsun… Buna yürekten inanıyorum…

Birazdan söyleyeceklerim Meclis’ten dışarı sözlerdir… Lütfen sayıları son derece sınırlı bazı art niyetliler dışında kimse üzerine alınmasın, grup kararlarıyla vicdanları bağlanmak istenen diğer arkadaşlarımız bütün bunları bir istişare gibi düşünsün…

Değerli arkadaşlar,

Belediyeye geldiğimiz günden beri, şeffaf belediyecilik gibi, ortak akıl gibi, kul hakkı gibi kavramların üzende ısrarla duruyorum… Bu anlamda geçmişin günahlarını ortaya çıkarmak ve adaletin tecelli etmesine yardımcı olmak gibi bir misyonu Ankara halkına borcumuz olarak görüyorum…

Geçmişte yolsuzluk yöntemiyle buharlaştırılan değerler benim şahsi param değil, Ankara halkının alın teriydi, yetim hakkıydı… Bunun hesabını adalet önünde sormak da sadece bana değil, hangi partili olursa olsun bu Meclisin hepsine düşerdi…

İşte bu gerekçeyle ben sizleri suç ortaklığına değil, adaletin tecellisi için el birliğine kardeşliğe davet ediyorum…

Güç birliği konusunda doğrusu büyük ümitlerle başlamıştık… AK Parti’nin önceki grup başkan vekilinin bu Meclis’te konuşmayı hatırlayalım…

Şöyle konuşmuştu Mümin Bey: “Nereye gidilmesi gerekiyorsa, ne irdelenmesi gerekiyorsa, yanlışı olan, haksızlığı olan, haram yiyen kimse ortaya çıkarılsın… Bundan önce eğer bir rant varsa, o rantlara da gereken cevabı veririz… Bütün belgeler ve kayıtlar sizdedir… Lütfen eğer ranta müsaade edildiyse, yanlış bir işe müsaade edildiyse, milletin cebine el uzatıldıysa, hırsızlık varsa, arsızlık varsa, bilgisi belgesi olup da bunu mahkemeye götürmeyen namerttir… Bunun da arkasında durmayan AK Parti olmaz, AK Parti sizin yanınızda durur…”

Ben bu sözlerdeki samimiyete inanıyorum… Sizi yargılamak için söylemiyorum ama aradan aylar geçti… Onlarca yolsuzluk dosyasını adliyeye intikal ettirdik… Neden AK Partili arkadaşlar yanımızda yer almadı? Neden “Bu çalınanlar Ankara halkından çalındı, biz de bu davalarda müdahiliz” deyip, dosyaları adliyeye birlikte veremedik?

Grup Başkan Vekili değişti, yerine Murat Köse Bey geldi… O da “Eskiden imar konularında yapılanları anlatma” sözü vermişti, sözde o da araştırılmasını istiyordu? Ne oldu, hangi lobiler, hangi ağır şüpheliler baskı yaptı da bu sözler yutuldu?

Şimdi eski ve yeni Başkan Vekillerine sesleniyorum: Bu sözlerininiz hâlâ arkasında mısınız, değil misiniz? Eğer arkasındaysanız, neden bizim savcılığa verdiğimiz dosyalarda müdahil değilsiniz? Allah için gelin müdahil olun, biz de size şükran ve minnet duyarak, kamuoyuyla paylaşalım…

 Değerli arkadaşlar,

Bizler yaptıklarımızdan ve yapmadıklarımızdan dolayı ahirette hesaba çekileceğine inanan insanlarız… Birbirimizi kandırabiliriz, aldatabiliriz ama bize şah damarımızdan daha yakın olduğunu buyuran Allah’ı kandıramayız…

Bize, “bir kötülük gördüğü zaman hakkın yerine gelmesi için elimizle, elimizle yetmediğinde dilimizle müdahale etmeyi emreden” bir dinin mensuplarıyız… O din ki, diliyle dahi müdahale edemeyene kalbiyle buğzetmesini söylerken, bunu da imanın en zayıf derecesi olarak niteliyor…

Şimdi sizlere soruyorum: Kalbiyle buğzetmek veya yolsuzluk yapanları kendisinden diye hoş görmek, sessiz kalmak, yetimin hakkının korunması noktasında kafayı kuma gömmek kime yakışır Allah aşkına?

Doğrusu çoğunuzu yakından tanıdığım için bu sessizliği yakıştıramıyorum… Oysa kul hakkının korunması için bir saf olup, ayaklarımızı yere vura vura adliyeye birlikte gitmeliydik… Bizlere emanet edilen Ankara halkının hukukunu hep birlikte korumalıydık…

Çünkü bu bir parti meselesi değil, Ankara halkının geleceğine pusu kuran kriminal bir örgüt operasyonuydu… Siyasi bağın dışında, yetimin ve kamunun hakkına göz koymuş, iştahı bitmeyen bir  suç ve günah organizasyonuydu…

El koyması ve çözüme yardımcı olması gereken biziz, sizsiniz, o partiden bu partiden seçilmiş Meclis üyelerimizdi… O yüzden tekrar söylüyorum: Ben sizi suç ortaklığına çağırmıyorum ki, sadece ve sadece adalete çağırıyorum…

Benim bir yanlışım, bir hatam, bir kastım olursa, bizim Meclis grubumuz asla bana sahip çıkmasın… Adaletiyle nam salmış Hazreti Ömer’in diliyle sesleneyim: Beni kılıçlarıyla düzeltsinler… Ama hak yolunda hep birlikte olalım ki, Allah da bizimle olsun…

Meclisimizin değerli üyeleri,

Bizler aynı dinin kardeş kıldıkları değil miyiz?

O din hepimize “Haksızlık karşısında dilsiz şeytan olmayın” demiyor mu? O din bize öğrettiği gibi size de “Yetim hakkı yiyen dini yok saymış olur” gerçeğini öğretmiyor mu?

Yolsuzluğu başkaları yapınca haram da bizden birisi yapınca Nasrettin Hoca’nın dediği gibi “Bizim haspaya yakışıyor” mu demeliyiz, yoksa kimden gelirse gelsin yanlışın karşısında, doğrunun yanında mı yer almalıyız?

Haram yiyenlerin günahlarını örtmek için, bu Meclis’in ve adaletin elinden kurtarmak için göğsünü siper eden suç ortaklarını anlıyoruz… Onlar görevlerini yapıyorlar… Ya büyük çoğunluk? Bu soygunlarda parmak izi olmayan masumlar… Size Ankara halkının hukukunu korumak ve bu görevi şerefle tamamlamak düşmüyor mu?

Allah’ın Maun Suresi’ndeki şimdi okuyacağım buyrukları hepimizi kuşatmıyor mu?

“Gördün mü o hesap ve ceza gününü yalanlayanı… İşte o, yetimi itip kakan, yoksula yedirmeyi özendirmeyen kimsedir… Yazık olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar… Onlar gösteriş yaparlar… Ufacık bir yardıma bile engel olurlar…”

Ya Nisa Suresi 10. Ayeti… “Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, midelerini ateşle doldurmuş olurlar… Ve cehennemi boylayacaklar” ayeti hepimizi bağlamıyor mu? Aynı dinin mensubu, aynı kitabın muhatabı değil miyiz?

O zaman biz korkmayacağız da kimler korksun yetim hakkı yemekten, yetimin hakkını sormamaktan?

 Değerli arkadaşlar,

Biliyoruz ki iki tür günah asla affedilmeyecektir… Birisi Allah’a şirk koşmak… Diğeri de kul hakkı yemek… Vicdanlarınıza sesleniyorum ve diyorum ki, sizlerin kul hakkı yememiş olması yetmez, yenilmiş olanın hesabını sormak da, sorana destek olmak da üzerinize borçtur…

Hesap gününe bu borçla gitmeyin, sessiz kalmayın, adaletin ortaya çıkması yolunda elinizi taşın altına koyarak, bu şerefi paylaşın… Unutmayın ki helak olan kavimlerin içinde ibadetine düşkün, zahid insanlar da vardı… Ama onlar da “İyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak” gibi ilahi bir emre uymayıp sessizliğe büründükleri için helak oldular...

Yakın geçmişte bu şehirde imar, yolsuzluk ve şaibeli özelleştirme cinayetleriyle şehrin geleceğinden çalındı… Sağlıklı su hakkından, temiz havasından, yeşilinden, ulaşımından, en temel insan ihtiyaçlarından, yetimin buruk tebessümünden çalındı…

Bu cinayetler bütün şehrin gözleri önünde işlendi… Şimdi yetki sizde… İslâm’da iftira etmek gibi şahitlikten kaçmak da yasaktır… O halde gelin, o parti bu parti dememen hakkı hep birlikte ayağa kaldıralım…

 Çok değerli üye arkadaşlarım,

5-10 kişiyi bir günde zengin etmek için, tarlalardan imar geçirip emsalleri artırıp içinde FETÖ firarilerinin de olduğu birçok kişiye milyar dolarlık rant aktaran günah organizasyonlarına bu Meclis parti ayırt etmeksizin tavır koymuştu ve biz de ümitlenmiştik…
Ama Sayın Murat Köse’nin bu dönemin meczup trol günahlarının aklına uyması ve  kendi sözlerini yok sayarak ihtirasla  onu  savunmaya başlaması maalesef çok kötü oldu…

İstihdam yapmayan, sadece biriktirip kaynakları başka yerlere kaçıran bir  kaç kişiyi Karun gibi zengin edip,şehri fakirleştirip 6 milyonun hakkını peşkeş çekmiş bu rant organizasyonunu savunan Köse'ye benden önce AK Parti ve MHP grubu itiraz edecektir, yukarıda sıraladığın gerekçelerle etmelidir…

Başlangıçta Meclisimizin bu konularda iradesi çok netti… Bir günah ve rant dönemini savunarak muhalefet etmek bana değil Meclisimize zarar verir… Meclis üyelerimize bunu yapmaya hiç kimsenin hakkı olamaz…

Şehrin bütün imkanlarınışahsi siyasetin finansmanı için "eşe dosta, oğula, vakıf, firariye" peşkeş çekenlere bu Meclis zırh olamaz… 

Çocukları mutlu olsun diye aylık milyon dolarlar aktarılan televizyon ve kulüp vs rezaletlerine ses çıkarmayanlar bu vebali taşıyamaz, üstelik fakire, garibe, yetime yetişmek için seferber ettiğimiz sosyal yardımlarımızdan şikayetçi olamaz… Aksi halde insanlık tarihi bu rezaleti yazacaktır...

Çocuklarımızın yüzüne bakacağız… Lütfen bu büyük günahları savunma veya örtme riskine kimse girmesin… Haksızlık karşısında kimse susanlardan olmasın…

Gelin bütün günah organizasyonlarının üzerine hep birlikte gidelim… Öyle bir irade ortaya koyalım ki, devasa büyüklükteki yolsuzlukları içiren onlarca suç duyurunun bekletilmesinin önüne geçelim… Hakkı tutup kaldıralım… Hiç kimse hesabı sormayacak olsa bile çocuklarımızın yüzüne bakamayacak hale gelmeyelim…

 Değerli arkadaşlar,

Sunumda bana sorulan sorulara cevaplar verdim… Şimdi de sorulması gerektiği halde bana sorulamayan soruları kendim sıralamak istiyorum:

Mansur Yavaş’ın belediyemizin ihaleleriyle ilgili kendisine menfaat temin ettiğine dair bir iddiası olan var mı?

Peki Mansur Yavaş’ın yakınlarına menfaat temin ettiğine dair bir iddiası olan var mı?

“Mansur Yavaş kendi zenginlerini yaratıyor” diye bir iddianız var mı? Ya da böyle bir şey duydunuz mu?

Mansur Yavaş kendi ailesinden birilerini zengin ediyor diye bir şey duydunuz mu?

Mansur Yavaş’ın çocuğu televizyon kuruyormuş diye bir şey duydunuz mu?

Mansur Yavaş çocuğunun birine futbol takımı kuruyormuş diye bir şey kulağınıza geldi mi?

Mansur Yavaş’ın “Belediyeye alıyorum” tezgâhıyla evine eşya aldığına dair bir bilgi size geldi mi?

Mansur Yavaş’ın CHP veya İYİ Parti il başkanlıklarında, özel hizmette çalışan personeli belediyede çalışıyor gösterdiğine ilişkin bir şey duydunuz mu?

Allah’ın izniyle bunlardan hiçbirini duymadınız ve duymayacaksınız… Çünkü hiçbir zaman yapılmayacak ve biz bize güvenenlerin başını öne düşürmeyeceğiz… Kimse kusura bakmasın ama şunu söylemek durumundayım: Bu iddialardan herhangi birini duyup da savcılığa gitmeyen o suça ortaktır…

Dün de ortaktır, bugün de ortaktır, yarın da ortak olacaktır… Kim bu türden iddiaları duyup savcılığa gitmezse, o suçlunun yüz karası kendisine de çalınmış demektir…

Allah iftiranın yakışanında korusun diye bir atasözümüz, bir duamız var… Çok şükür ki bunlar bize yakışmıyor, hiçbir zaman da yakışmayacak, yakıştırılamayacak…

Meclisimizin değerli üyeleri,

Sözlerimi bağlarken şunları tekrar ilân etmek istiyorum: İlk Meclis konuşmamda sen söylediysem, o sözlerimin sonuna kadar arkasındayım… Seçimlerde beni destekleyip belediye üzerinden zengin olma hayali kuranlara, CHP ve İYİ Parti Meclis üyelerinden bile, beni desteklemeleri karşılığında menfaat umanlar varsa, onların bu taleplerine de asla yüz vermeyeceğimi açıkça duyuruyorum…

Bana neye mâl olursa olsun, namusumla, haysiyetimle, şerefimle bu görevi tamamlayacağım… Kendime ‘çalıyor ama çalışıyor’ dedirtmeyeceğim… Görev sürem bitince de başım dik, alnım açık vatandaşın içinde gezeceğim… Çoluk çocuğuma bırakacağım en büyük miras da bu dürüstlük olacaktır…

Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum…

Sonraki Haber