Mansur Yavaş: ''Öcalan’ın mektubu yayımlanırken de tepki koysaydınız''
Bingöl'de Lütfü Türkkan ve şehit yakını arasındaki küfürlü olayla ilgili açıklamada bulunan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, "Dilerdik ki bugün Bingöl’deki o çirkin görüntülerden sonra şehitlerimizin hatırasına sahip çıkan kimilerimiz, Abdullah Öcalan’ın mektubu devletin ajansı aracılığıyla yayımlanırken veya kardeşi devlet televizyonuna çıkarılırken de aynı hassasiyeti koyup, tepki koysalardı" dedi.
Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin Kasım Ayı Meclis Toplantısı 1. Birleşimi Mansur Yavaş'ın başkanlığında yapıldı. Mansur Yavaş, Bingöl’de Lütfü Türkkan ve şehit yakını arasındaki küfürlü olayla ilgili yazılı açıklamasını okudu.
“İYİ PARTİ YAPILMASI GEREKENİ YAPMIŞTIR”
Mansur Yavaş'ın açıklamaları şu şekilde:
Bir şehit yakınına Lütfü Türkkan'ın sarf etmiş olduğu sözler asla kabul edilemez. Kaldı ki bu konuda İYİ Parti, koruma duygusuyla hareket etmemiş, kendisini görevden alarak yapılması gerekeni yapmıştır.
Olayın ilk olduğu anda Lütfü bey böyle bir küfür etmediğini iddia etmiştir. Akşam vakti de özrünü dilemiştir. Arkasından da İYİ Parti açıklamalarını yapmıştır. Millet İttifakı'nın bir belediye başkanı olarak partinin ve sayın genel başkanının tavrını destekliyorum.
“BU HAREKETİN GEREKTİĞİ ŞEKİLDE CEZALANDIRILMASINDAN MEMNUNUM”
Seçildiğim günden beri, kardeşliği, siyasi nezaketi, devlet adabını, uzlaştırıcı dili savunan birisiyim. Bizleri son derece rahatsız eden bu hareketin gerektiği şekilde cezalandırılmasından memnunum. Yeter mi yetmez mi sonuçta parti kendi karar verecek.
Zaten aksi durum, kendimizi tutturduğumuz ve halkımız tarafından karşılık gören nezaket çizgimizi inkar etmek olurdu. Eğer İYİ Parti Genel Merkezi, gerekli hassasiyeti göstermemiş olsaydı ve biz de bu duruma tepkisiz kalsaydık, hiç şüphe yok ki bizler de eleştirilmeyi hak ederdik.
Allah'ın ‘Onlara ölü demeyiniz, onlar Allah katında diridirler' diye tanımladığı şehitlerimiz ölümsüzdür, mukaddestir ve baş tacımızdır. Onların varlıkları da üstüne titrememiz gereken en değerli varlıklarımızdandır.
“MEVSİMLİK SAHİP ÇIKILACAK VARLIKLAR DEĞİLLER”
Şehitlerimiz ve yakınları, bizlerin mevsimlik sahip çıkacağımız varlıklar değillerdir. Onlar tırnaklarını Anadolu kayalıklarına geçirerek, burayı yurt tutmamız için kanlarını dökenlerdir ve tarihin her döneminde saygın bir şekilde anılmayı hak eden kutsallarımızdır.
“ABDULLAH ÖCALAN'IN MEKTUBUNA DA TEPKİ KOYSAYDINIZ”
Dilerdik ki bugün Bingöl'deki o çirkin görüntülerden sonra şehitlerimizin hatırasına sahip çıkan kimilerimiz, Abdullah Öcalan'ın mektubu devletin ajansı aracılığıya yayımlanırken veya kardeşi devlet televizyonuna çıkarılırken de aynı hassasiyeti koyup, tepki koysalardı.
Keşke şehit annesi Pakize Akbaba, o yaşında mahkemelerde süründürülürken sahip çıksalardı. Keşke şehidimizin kendisi gibi asker ağabeyi Mehmet Alkan'ın acısına saygı duyup ona sabretselerdi, hakaretlere karşı çıksalardı. Sabredemediler ona da aynı şekilde.
Bizim şehitlerimiz için ‘Şehit değildir, bunu anlamak çok mu zor' diye mesaj verenler açılım zamanı, akil adam yapılırken seslerini çıkarmayanlar, PKK'lılar kendi ölüleri için yurt içinde sözde şehitlik inşa ederken göz yumup, bizim şehitlerimizin kamyon kasasında taşınmasını dert etmeyenler ne kadar samimi olabilir?
“BİZ O DÖNEMLERDE DE AYNIYDIK, ŞİMDİ DE AYNIYIZ”
Biz o dönemlerde de aynıydık, şimdi de aynıyız. Bunu bütün milletimize duyuruyorum. İstiyoruz ki bu farklı tavırlar, mevsime göre değişen tepkiler geride kalsın. Şehitlerimizin ve yakınlarımızın yeri her daim başımızın üstü olsun. Bu konular siyasi ayrılıklarımızın gerekçesi değil, tam tersine birliğimizin nişanesi olsun ve kıyamete kadar öyle kalsın.
Hiç kimsenin, hangi gerekçeyle olursa olsun bir şehit yakınına sövme, onu incitme hakkı olamaz. Bu gerçeği hepimiz kabul etmekle birlikte gönül isterdi ki şehit yakını olarak kendini ifade eden o şahsın, sosyal medyada çıkan önceki paylaşımlarına da tepki gösterilseydi. Geçelim taşıdığı unvanı, hiçbir kadının, bir annenin, bir babaannenin iffeti, hiç kimse tarafından küfre konu edilmemelidir.
Bu konudaki çifte standarttan uzak tavrımız, hepimizin ortak özelliği olmak mecburiyetindedir. İşte o zaman kötülükler sahipsiz kalır. Siyaset bir hakaret sanatı olmaktan çıkar, millete hizmetin vasıtasına dönüşür.
“HER BİREYİN GÖREVİ OLMALI”
Yavaş, açıklamasının devamında İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e yönelik tehdit ve hakaretlere değinerek, şöyle konuştu:
Siyaseten yan yana olmasak bile herhangi bir kadına sırf kadınlığı üzerinden cinsiyetçi yaklaşımla hakaret ve tehdit geldiğinde insanlığımızın ortak vicdanıyla karşı çıkmalıyız.
Dün Başak Demirtaş'a kadın kimliği üzerinden yapılan ahlak dışı saldırıyı nasıl kınamış ve kadına yönelik her türlü saldırının karşısında olduğumuzu ifade etmişsek, bugün Meral Akşener hanımefendiye yönelik ahlak dışı saldırılarda da siyaset üstü düşünmek ve tavır koymak, her bireyin görevi olmalıdır.
İki olay arasındaki farkı da şöyle izah edeyim; birisi sağ ve kendince siyaset yapan iki şahsa karşı yapılan cinsiyetçi küfürlerdir; bir diğeri vefat etmiş şehit olmuş birisinin arkasından yapılan galiz küfürdür.
“MEVSİME GÖRE DEĞİŞEN TEPKİLER GERİDE KALSIN”
Bence burada kendimizi bir otokontrolden geçirelim. Bu konuda ne kadar çifte standarttan uzak ve günahsız olduğumuzu objektif değerlendirelim.
İstiyoruz ki bu farklı tavırlar, mevsime göre değişen tepkiler geride kalsın. Şehitlerimizin ve yakınlarının yeri her daim başımızın üstü olsun.
Bu konular, siyasi ayrılıklarımızın gerekçesi değil, tam tersine birliğimizin nişanesi olsun ve kıyamete kadar öyle kalsın.”
PAKİZE AKBABA’DAN YAVAŞ’A: SENİN DURUŞUN BİZLERE GÜVEN VERİYOR
Öte yandan Mansur Yavaş’ın konuşmasında adını geçirdiği, daha önce cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla yargılanan ve Erdoğan’ın avukatlarının vazgeçmesiyle beraat eden şehit annesi Pakize Akbaba, Yavaş’a yanıt verdi. Pakize Akbaba, “Mansur bey oğlum benimle ilgili bugünkü konuşmanı dinledim. Senin bu duruşun bizlere güven veriyor. Sen bizim yanımızdasın Allah da her daim senin yanında olsun, yolun bahtın açık olsun” ifadelerini kullandı.