İmamoğlu’ndan Murat Kurum’a altın madeni göndermesi: ''Bu akla, İstanbul emanet edilmez''
İBB Başkanı İmamoğlu, rakibi Murat Kurum’un, “ÇED raporuyla heyelanın ne ilgisi var” sözlerini eleştirerek “Utanmasalar CHP suçlu diyecekler. Bakın, utanmasalar derler. Söyleyeyim mi size ne ilişkisi var? ÇED'de, ‘Heyelan riski yoktur’ diye rapor düzenlediler. Peki, o, 10 milyonlarca metreküplük heyelanla birlikte doğaya verdikleri zarar, 9 yurttaşımızın acısı hala ailelerinin yüreğinde varken, Benimle ne alakası var diyebilen bir akla, İstanbul emanet edilir mi kardeşim? Edilmez, edilmez” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Çekmeköy Belediye Başkan adayı Orhan Çerkez ile birlikte ilçe turu yaptı. Vatandaşlar, Kirazlıdere Mahallesi Alemdağ Caddesi boyunca yol alan seçim otobüsünden kendilerini selamlayan İmamoğlu ve Çerkez’e sevgi gösterilerinde bulundu. İmamoğlu, zaman zaman otobüsün önünü kesen vatandaşlarla samimi sohbetler gerçekleştirdi. İmamoğlu ve Çerkez, ilçe turunun ardından Soğukpınar Mahallesi’nde toplanan coşkulu kalabalıkla buluştu. CHP milletvekilleri Ali Gökçek ile Suat Özçağdaş da buluşmada, İmamoğlu ve Çerkez’e eşlik etti.
“İSTANBUL'DA BAZI ŞEYLER, ARTIK KONUŞULMUYOR”
Konuşmasının başında Çekmeköy Belediye Başkan adayı Çerkez’e destek isteyen İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“İstanbul'da bazı şeyler, artık konuşulmuyor. Mesela yapılaşmaya açılan yeşil alanlar, kişiye özel imar düzenlemeleri, israf ve yolsuzluk; beş yıldır İstanbul'un gündeminden kalktı. İstanbul'un gündeminde bunların hiçbirisi yok. Parasızlıktan durmuş metro inşaatları ve su baskınları, imtiyazlı bir avuç insan ya da bir kısım kendilerine yakın dernekler, vakıflar artık bu şehrin gündeminde yok. Doğru mu? Bunların hepsini, bu şehrin gündeminden çıkardık. İstanbul'u beş yılda o kadar çok değiştirdik ki, onların ‘çılgın proje’ diye övdükleri işlerin İstanbul'a ne kadar zararlı olduğunu milletimiz gördü. Tepkisini koydu. Hani Türkiye'yi çağ atlatacaktı, İstanbul'u şaha kaldıracaktı ya ‘Kanal İstanbul’ diye bir projeleri. Şimdi ağızlarına alamıyorlar farkında mısınız? Tabii bunlar, seçimden önce her renge boyanırlar. Yeter ki işin hesabı oy olsun. Her renge boyanırlar ve o renk üzerinden insanların fikirlerini aldatmaya çalışırlar. Bu millet aklı başında millet. Bu millet, kimi sevmez biliyor musunuz? Aldatanı sevmez. Bir de sıklıkla aldananı sevmez. Onun için milletimiz, bu seçimde aldanana da aldatana da oy vermeyecek. Onun için birlik olacağız. Bir de uyanık. Bunların oyununa gelen kim var ise, o insanlarımızı mutlaka uyaracağız.”
“ŞİMDİ İSTANBUL NE KONUŞUYOR?”
“Şimdi İstanbul ne konuşuyor? 65 kilometre metro yaptığımızı konuşuyor. Halka açılan milyonlarca metrekarelik kent ormanlarını konuşuyor. Rahmi Demir Kent Ormanı'nı konuşuyor. Atatürk Kent Ormanı'nı konuşuyor. Kemerburgaz Kent Ormanı'nı konuşuyor. Bakın bunların aklında bile yoktu; kreşleri konuşuyor, kreşleri. Yurtları konuşuyor. Üniversite öğrencilerine verilen yüz binlerce bursu konuşuyor. Bunların aklına bile gelmeyen, Kent Lokantalarını konuşuyor. Yeni açılan ulaşım hatlarını konuşuyor. Yenilenen, iyileşen şehri konuşuyor. Tarihe saygıyı, İBB Miras’ı konuşuyor. Onlarca yapılan kütüphanelerimizi konuşuyor. Bakınız; İstihdam Ofisiyle 2019’da bu arkadaşlar dalga geçtiler. ‘Sizin işiniz mi dediler?’ İstihdam Ofislerimizde şu ana kadar 180 bin insanımız iş buldu. İstihdam ofisleri konuşuluyor. Annemiz orada bebeğiyle beraber. Anne Kart konuşuluyor, anne kart. 650 bin annenin cebinde, mantosunun cebinde ya da çantasında 650 bin pırlanta annemizin cebinde Anne Kart var. İstanbul'u özgürce gezebiliyorlar.
“BUNLARI NASIL YAPTIK?”
“Bunları nasıl yaptık? İsrafa son verdik, israfa. Bunların beceremediği israfa son verdik ve bu şehre hizmeti getirdik. İstanbul yatırımlarla güçlenmeye devam ediyor. Şehrimizin her ilçesini eşit tuttuk. ‘O partili, bu partili’ demedik. Onların kutuplaştırdığı gibi, ayrıştırdığı gibi biz yapmadık, yapmayız. Bizim terbiyemiz, bizim ahlakımız nedir biliyor musunuz? İnsanı insan olduğu için severiz. Oyuna partisine bakmayız. O insanın hangi partiden, hangi inançtan, hangi kökenden; nerelidir, giyimi kuşamı nedir bakmayız. Bizim annemizdir, bizim kardeşimizdir, bizim yavrumuzdur, oğlumuzdur, gencimizdir, delikanlımızdır, genç kızımızdır. Dolayısıyla biz, bu şehre eşitlik duygusunu getirdik. Çekmeköy'e de o eşitlikle hizmet ettik. Bakın; durdurdukları, yapamadıkları, sıfır seviyesindeki Çekmeköy-Sancaktepe-Sultanbeyli metrosunun ilk hattını 20 gün sonra açıyoruz ve Çekmeköy'ü, Sancaktepe'ye ve Samandıra'ya bağlıyoruz. Çekmeköy'de çok tartıştırdılar; ‘Efendim Yenidoğan metrosunu iptal ettiler.’ Biz etmedik. ‘Yenidoğan metrosu yapılamaz’ diye Cumhurbaşkanlığı Yatırım Planı Raporu var. Ama biz, onu da yapar hale getirdik. Şimdi ne yapıyoruz biliyor musunuz? Yenidoğan metrosunu, Emek’e bağlıyoruz. Emek’ten Söğütlüçeşme'ye, Kadıköy'e kadar götüren, Anadolu yakasının dev bir yatırımını getiriyoruz. Hem de bunların, bunların başaramadığı projesini dahi, hazırlayamadıkları ve yanlış işlerle, yanlış süreçlerle başlayamadıkları işleri, biz, düzenli hale getiriyor ve başlatıyoruz.”
“BU ŞEHRİN ÇOCUKLARINA SÜT DAĞITMAKTAN ONUR DUYUYORUM”
Çekmeköy’e İSKİ üzerinden, 5 yıllık süre içerisinde 3 milyar liralık altyapı yatırımı yaptıklarını kaydeden İmamoğlu, ilçe özelindeki hizmetlerinin detaylarını vatandaşlarla paylaştı. “Bunlar görünen hizmetlerimiz” diyen İmamoğlu, görünmeyen hizmetleri de şu sözlerle aktardı:
“Bizden önce yurt ne kadardı? Sıfırdı. Kreş sıfırdı. Şimdi 100 tane var. Aynı şekilde ‘burs’ diyoruz ya burs. Her yerde söylüyorum. Önce diyorum, ‘sıfırdı değil.’ Onlar, bir tane torpilliye 200 bin dolar burs verebiliyorlardı. Bir torpilliye. Biz ne yapıyoruz biliyor musunuz? Bu sene 100 bin gencimize 7 bin 500 lira burs veriyoruz. Sadece bu sene 100 bin. 1 torpilli nerede, 100 bin genç nerede. Seneye ne yapacağız? 100 bin gencimize, 15 bin lira burs vereceğiz. Biz, bu hizmetlerimize devam edeceğiz. Bu akışı sağlamamızdaki değerli karakteri söyleyeyim mi size? O da şu: Hani süt dağıtacaktık; süt dağıtmamızda da dalga geçiyorlar. Bugün yine bir gazetede gördüm, ‘Milletin sorununu çözmek yerine, süt dağıtmayı vadediyor’ diyor. Ya ben bu şehrin bebelerine, bu şehrin çocuklarına süt dağıtmaktan var ya onur duyuyorum, onur. Bizim bu şehirde bebeklerimiz, şanssız bebeklerimiz var. Niye biliyor musunuz? Bunlar, ekonomiyi sefil ettiler. Ekonomiyi rezil ettiler. Ekonomiyi kötüleştirdiler. Dünyanın en fukara, parası en değersiz, üç haneli enflasyon sadece bizim ülkemizde var. Bunlar, ekonomiyi başaramadılar, beceremediler. Bizim canım paramızı, dünyanın pulu ettiler. Onun için ne oldu? İşte eve giren para azaldı. Ne oldu? Bir anne, baba çocuğuna süt alamaz oldu. Vallahi ben göğsümü gere gere yüz binlerce çocuğumuza, yirmi beş milyon litre süt dağıtmaktan onur ve gurur duyuyorum.”
“SİZ MİLLETİN PARASINI BİR AVUÇ İNSANA VERDİNİZ, BİZ MİLLETİN PARASINI MİLLETE VERMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Söz konusu hizmetleri açıkladığında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim meydanlarında kendisine yönelik, “Kimin parasını kime veriyorsun” ifadelerini kullandığını hatırlatan İmamoğlu, “Hareket de böyle. ‘Kimin parasını kime veriyorsun?’ Ben ne dedim? Milletin parasını, millete veriyorum kardeşim. Siz milletin parasını bir avuç insana verdiniz, biz milletin parasını millete vermeye devam edeceğiz ve bundan asla vazgeçmeyeceğiz” dedi.
ÇİLLER’E “DESTEK” ELEŞTİRİSİ: “BANA NİYE DESTEK VERSİN?”
Seçim sürecinin zaman yaklaştıkça ilginç haller almaya başladığını belirten İmamoğlu, şunları söyledi:
“Dün, bir hanımefendi, geçmiş dönemlerde bu ülkeye başbakanlık yapmış bir hanımefendi, bir açıklama yapmış. Ki kendisi, ekonomiyi perişan etmekte de maharetlidir. Onu söyleyeyim. Aynı bugünkü gibi, üç haneli enflasyonları, yüksek faizleri bize 90’lı yılların ortasında yaşatmış birisidir. Hanımefendi, başbakan; ‘Desteğim Sayın Kurum'a demiş.’ Niye? ‘Efendim, depremi kentsel dönüşümü çözermiş. Yollardaki trafik problemini çözermiş.’ Ama onun niçin desteklediğini ben biliyorum. Niçin onun yanında olduğunu da ben biliyorum. Niye biliyor musunuz? Kendisine ait, 13 bin metrekare araziye ballı börek bir imar çıkarttığı için Şehircilik Bakanı, onun için destekliyor. Sarıyer'de, 13 bin metrekarelik şahsına ait araziye, ısrarla imar çıkarttı. Biz de ısrarla dava açtık. Orayı iptal ettirdik. Bana niye destek versin? Destek vereceği yeri biliyor. Bana niye destek versin? Tabii vermez. O rant kazanmasına sebep olmuş, ben de milletime rant kazandırmak için çalışıyorum. Aradaki fark bu.”
“BİR ALLAH'IN KULU ÇIKIP DİYEMEZ Kİ…”
Beylikdüzü ve İBB Başkanlığı dönemlerinde tek bir kişi için dahi imar rantı sağlamadığına vurgu yapan İmamoğlu, “10 yıldır bir Allah'ın kulu çıkıp diyemez ki, ‘Ekrem İmamoğlu imtiyazlı bir kişiye imar rantı sağladı.’ Sağlamam. Ama ben milletime rant da sağlarım hizmet de veririm. Milletin parasını millete de akıtmakta maharetliyim. Sevgili hemşehrilerim, fark şu; o bir kişiye yakın, ben 16 milyona yakınım. O bir kişiye hesap verir, ben 16 milyona hesap veririm. O, önce bir kişi memnun mu, mutlu mu; ona bakar. Ben, 16 milyon insanın yüzüne bakarım mutlu mu mesut mu diye. Aradaki fark bu” ifadelerini kullandı. Kent Lokantaları gibi uygulamalarını devam ettireceklerinin altını çizen İmamoğlu, “Biz, bu hizmetleri yapmaya, insanlarımızın ekonomik sıkıntılarını çözmeye devam edeceğiz. Rant kapılarını kapatmaya devam edeceğiz. İstanbul'u yönetmek, büyük sorumluluktur” şeklinde konuştu.
“O ÇED RAPORUNA NİYE İMZA ATTILAR BİLİYOR MUSUNUZ?”
Rakibi Kurum’un, “ÇED raporuyla heyelanın ne ilgisi var” sözlerine gönderme yapan İmamoğlu, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“ÇED denen şey nedir biliyor musunuz? ÇED raporu, çevre düzeni planıdır bu. Çevreye nasıl etkiler yaptığını ortaya koyan rapordur bu. Diyor ki ‘İliç'teki kazanın ÇED raporuyla ne ilgisi var?’ Bakın; bunu bile savuşturup, utanmasalar ‘CHP suçlu’ diyecekler. Bakın, utanmasalar derler. Söyleyeyim mi size ne ilişkisi var? ÇED'de, ‘Heyelan riski yoktur’ diye rapor düzenlediler. Peki, o, 10 milyonlarca metreküplük heyelanla birlikte doğaya verdikleri zarar, 9 yurttaşımızın acısı hala ailelerinin yüreğinde varken, ‘Benimle ne alakası var’ diyebilen bir akla, İstanbul emanet edilir mi kardeşim? Edilmez, edilmez. Bakın; o ÇED raporuna niye imza attılar biliyor musunuz? Bunlar iki şeyi yaparlar: Bir; birinden talimat gelmemişse, o raporu açıp yüzüne bile bakmazlar. Ama birinden talimat gelmişse, raporun detayını okumazlar bile. Ön sayfadaki imzayı atarlar, geçerler. Ben biliyorum bunları. Ben bunları 15 yıldır deneyimliyorum. Siyaset yaşamım boyunca, 15 yıldır deneyimliyorum.”
“KANAL İSTANBUL” SUSKUNLUĞU ELEŞTİRİSİ: “BUNLARIN YÜZÜ DE KIZARMIYOR”
“Bakın sevgili hemşehrilerim; Kanal İstanbul'u soruyorlar. Daha önce kameralara çıkıp… Ama o zaman yaranmak bir kişiyeydi. Kanal İstanbul'u soruyorlardı. Ne diyorlardı, hatırlayın; ‘Ya-pa-ca-ğız.’ Öyle diyorlardı. Şimdi bir kişiye yaranma işini nadasa bıraktılar, kenara koydular. 16 milyondan oy alacaklar ya, ağzına almıyorlar. Ya nasıl maharetliler ya? Ben utanırım biliyor musun? Benim yüzüm kızarır. Bunların yüzü de kızarmıyor. Sevgili hemşehrilerim, size soruyorum: Siz bir kişiden mi talimat alanı, 16 milyondan mı talimat alanı seçeceksiniz? Bir kişi mi, 16 milyon mu? Bitti. Siz, 16 milyon ne diyorsa, onu yapacak belediye başkanı seçeceksiniz. Bir de ne yapacaksınız? Çekmeköy'de Orhan Çerkez'i seçeceksiniz. Allah'ın izniyle Orhan Çerkez de Çekmeköy halkının talimatlarını yerine getirecek. Çerkez Başkan, Çekmeköy'ün çocuklarını, gençlerini, kadınlarını, çevresini, doğasını, yaşamını düzenleyen, onlara hizmet eden bir belediye başkanı olacak. Biz de bu yolculukta sizlerle birlikte, kararlı, asla ve asla bir çıkar grubunun değil, 16 milyon insanının hizmetine koşan belediyeciliği devam ettireceğiz. Hem de nasıl biliyor musunuz? ‘Tam yol ileri’ diyerek devam ettireceğiz. Ve sizlerle, her şeyin çok güzel olduğu bir İstanbul'u var edeceğiz. Yolumuz açık olsun.”