İmamoğlu: ''Ortak akılla iş yönetmeye bayılıyorum''
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, kentin sembol alanlarının çehresini değiştirecek proje yarışmalarında jüri üyeliği yapacak uzmanlarla buluştu.
DUVAR – İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Florya Yerleşkesi’nde düzenlenen ‘İPA Yarışmaları Jüri Kokteyli’ etkinliğine katılan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Sadece sandık ve seçim, demokrasi için yeterli değil. İnsanın bazen sağlığından dolayı ya da küçücük bir psikolojik depresyonundan dolayı da değişime uğrayabiliyor. Böyle mühim meseleler tek bir bedene, tek bir ruha emanet edilecek, teslim edilecek meseleler değil” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Florya’daki Başkanlık Konutu’nu, İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Florya Yerleşkesi’ne dönüştürmüştü. Geçtiğimiz günlerde sonuçlanan “İstanbul Senin, Haliç Kıyıları Tasarım Yarışması” için düzenlenen ödül töreni, 11 Temmuz’da, İPA Florya Yerleşkesi’nde gerçekleştirilmişti. Yerleşke, bu kez de “İPA Yarışmaları Jüri Kokteyli”ne ev sahipliği yaptı. Etkinlikte ilk konuşmayı yapan İPA Yarışmalar Koordinatörü Ömer Yılmaz, devam eden yarışmalarla ilgili detaylı bilgiler verdi. Yılmaz’ın ardından mikrofonu alan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İPA’yı çok önemsediklerini vurguladı.
‘İSTANBUL’U İKİ DUDAK ARASINDA YÖNETME ANLAYIŞI SON BULMALI’
“İstanbul gibi büyük bir kenti, iki dudak arasında yönetme anlayışının son bulması lazım” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
“Ama bunun bir tarifle ya da bir dönemle kalmaması şart. Sistemi iyi bir mekanizmaya oturtmak, kamuoyu ile beraber bunu olgunlaştırmak ve herkesin sahiplendiği bir yapıya dönüştürmek istiyoruz. Yarınlarda kim olursa olsun İstanbul’u yöneten, saygı duyacağı, kopamayacağı ve hatta insanlar tarafından ya da kurumlar, kuruluşlar tarafından baskı altında kaldığını göreceği bir yapıyla karşı karşıya kalsın. Sadece sandık ve seçim, demokrasi için yeterli değil. İnsanın bazen sağlığından dolayı ya da küçücük bir psikolojik depresyonundan dolayı da değişime uğrayabiliyor. Böyle mühim meseleler tek bir bedene, tek bir ruha emanet edilecek, teslim edilecek meseleler değil. Bu yönüyle attığımız bir adımdır İPA. Başkanlık lojmanını gördüğümde, ‘Buraya bir kamusal fonksiyon lazım’ diye tanımlamıştım. Arkadaşlarıma bunu çokça bunu aktardım. Farklı yorumlar, farklı birtakım öneriler geldi ama burada İPA’nın varlığını dile getirdiğimde, ben de arkadaşlarım da hep beraber heyecan duyduk. Bugün geldiği nokta, istediğimin bir bölümdür.”
‘İSTANBUL SON YILLARDA SIKINTILI HALE GELDİ’
İstanbul’u, “Dünyada eşi benzeri bulunmayan bir şehir” olarak niteleyen İmamoğlu, kentin son yıllarda sıkıntılı hale geldiğine dikkat çekti. “Çünkü, çok kolay kararlar alınabiliyor” diyen İmamoğlu, “Bazen 150, 200 metrekarelik bir parsel için bile Ankara’dan karar çıkabiliyor. Bazen de 360 milyon metrekarelik bir alan, tüm planlamasıyla, hiçbir katılımcılık içine katılmaksızın, bana göre bir ‘emlak projesi’ olarak insanların önüne bir plan diye konulabiliyor. Bir yandan böyle bir tehditle karşı karşıyayken, bir yandan da böyle bir standardı ortaya koymaya çalışıyoruz. Felsefemiz var: Gerçekten; yeşil, adil ve yaratıcı bir kent olsun bu şehir. Bir şehrin geleceğinin tasarlanması, planlanması, hayata geçirilmesi çok önemli. 2050’yi hedef koymak adına, burada bir ‘Vizyon 2050 Ofisi’nin çalışmalarını geliştiriyoruz. Geleceğine karar verme konusunda bu kadar becerikli, bu kadar maharetli bir toplumun olması da büyük bir avantaj. Konuştuğumuz hiçbir şey havada kalmıyor. Karşılığını verecek insanlar da var. Sadece mekanizmalar eksik kalmış” ifadelerini kullandı.
‘ÇOK ŞEY ÖĞRENECEĞİMİ GÖRÜYORUM’
“Katılımcılık, şeffaflıkla beraber, bizim iki at başı koşan işimiz İstanbul’u yönetirken” diyen İmamoğlu, “Bunu, bu dönemin ruhuyla, dijital altlıkla güçlendirmek istiyoruz. Modern ve akıllı uygulamalarıyla güçlü bir şehir olsun istiyoruz ama bu kadar hızlı erişilebilen bir toplumu, aynı zamanda demokratik, etkin bir kitle olarak da kullanmak istiyoruz. Bazı yanlış kararlara demokratik tepkileri gösterme konusunda da böyle bir süreç tanımlamak istiyoruz. Tüm bunların adına, ben, biraz da ‘yeni nesil belediyecilik’ diyorum. Yakın zamanda hem ilçe başkanlığımda hem belediye başkanlığımda, toplumun içine ne karıştıkça, toplumla beraber ne kadar vakit geçirdikçe, düşünce üretip, bunu hayata geçirdikçe gördüm ki; benim yanlış yapma riskim, çok minimuma düşüyor. Yani bundan hem toplum kazanıyor hem o bölge kazanıyor hem de bu görevi yapan bir insan olarak, iyi bir işe imza atacaksam, ben kazanıyorum. ‘E bundan niye vazgeçelim ki’ dedik. Beni eğiten aslında, bu anlamda, bu görevimde; deneyimlerim. Bu alanda da çok şey öğreneceğimi şimdiden görüyorum” şeklinde konuştu.
‘GELİN JÜRİ OLARAK SİZİ PERİŞAN EDELİM’
“Biz, bu yönüyle yürüyoruz ve yürümeye devam edeceğiz. Bu sığ alanı, çok genişletelim istiyoruz” ifadelerini kullanan İmamoğlu, sözlerini şöyle noktaladı:
“Gelin burada, jüri üyeleri olarak, bırakın sizi perişan edelim. Bırakın bu işin katılımcılığını artıralım, büyütelim ve uygulayalım. Siz de bizi zorlayın. Uygulanacak işler üretelim. Dünyaya da Türkiye’nin birçok noktasına da ‘İşte böyle başladı, bitirdik, böyle de güzel oldu’ diye hissettirelim. Bunu başardığımız zaman, bu süreç, gerçekten değerli bir sürece dönüşecek. Bunun en çok da genç insanlara fırsatlar yaratacağını, İstanbul’un, Türkiye’nin hatta 5-10 tane ofise sıkışmayacağını ben biliyorum. Tüm bu bakış açısıyla; neleri desteklediğimizi, nelerin bundan fayda gördüğünü aslında tariflemiş oluyorum. Ortak akılla iş yönetmeye bayılıyorum. Masayı ne kadar genişletirsek, bu yeni dönemde, 21’nci yüzyılda… Ki masayı genişletmenin, geniş tutmanın çok pratik metotları da var. Pandemi de bize öğretti bunu. Mekan değiştirmeden bunu sağlayabiliyorsunuz. İşiniz kolaylaşıyor. O bakımdan ben, yaşanabilir bir İstanbul’u, ortak akılla var edeceğini bilen bir belediye başkanıyım. Bundan da vazgeçmeyeceğim. Ortak akıldan uzak kalan, bilimden ve akıldan kalan insanlarla da sonsuz mücadele edeceğime nasıl kararlı olduğumu göreceksiniz. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.”