İmamoğlu: ''Kanal İstanbul, İstanbul'a en büyük ihanet''

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2011'de açıklanan ve kamuoyunda "çılgın proje" olarak bilinen Kanal İstanbul Projesi'ne karşı çıkarak, "Kanal İstanbul, İstanbul'a en büyük ihanet" ifadelerini kullandı.

İBB Başkanı İmamoğlu Kanal İstanbul Projesi ile ilgili açıklamalarda bulunarak, "İstanbul'a ihanet ettik" diyorlar ya. Tüm ihanetleri bir kenara koy üçle çap. İşte Kanal İstanbul. Yapmayın." tepkisini gösterdi.

İmamoğlu, Habertürk TV'de Fatih Altaylı'nın moderatörlüğündeki Teke Tek programına konuk oldu. Burada İstanbul'la ilgili projeleri ve yaptıklarıyla ilgili konuşan İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kamuoyuna çılgın proje olarak duyurduğu ve çalışmalarına 2011 yılında başlanan Kanal İstanbul projesi hakkında Fatih Altaylı'nın sorusuna da yanıt verdi.

"İSTANBUL'UN BÖYLE BİR ÖNCELİĞİ YOK"

Projeye karşı çıktığını belirten İmamoğlu, "Kanal İstanbul konusu İstanbul'un gündemi değil. İstanbul'un böyle bir önceliği olmadığı gibi bir trajik durum yaratacağı net" diyen İmamoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

KANAL İSTANBUL PROJESİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 2011'de açıklanan ve kamuoyunda "çılgın proje" olarak bilinen Kanal İstanbul Projesi, Küçükçekmece - Sazlıdere - Durusu koridorundan geçecek. Kanal İstanbul Projesi'nin inşaat safhasının yaklaşık 5 yıl, asgari ekonomik ömrünün de 100 yıl olması planlanıyor. Yaklaşık 45 kilometre uzunluğunda olacak proje kapsamında;7 karayolu köprüsü, biri köprü diğeri yer altı geçişi olmak üzere toplam 2 demiryolu geçişi, 2 metro geçişi olacak. Kanal İstanbul'un toplam alanı 26 bin hektar olacak. Yatay mimari ile sadece 4-5 katlı binalara izin verilecek alanda 500 bin kişilik nüfus planlanıyor.

Kanal İstanbul demek 1, 5 milyar metre küp toprak hareketi demek. On binlerce hareket, bir ada oluşturuyorsunuz, planları Marmara'ya ada yapmaktı. Burası deprem kuşağı. Deprem kuşağına ada yapmaktan bahsediyorlar. Dubai çölde kurulmuş bir kent. Burası İstanbul. Dünyanın en güzel şehri. Bu şehirle oynamayın. Bu yanlış bir iştir. Heyelan riskinden mi, fay hattından mı, güvensiz ada oluşumundan mı bahsetsem.

"TÜM İHANETLERİ BİR KENARA KOY ÜÇLE ÇARP"

"İstanbul'a ihanet ettik" diyorlar ya. Tüm ihanetleri bir kenara koy üçle çap. İşte Kanal İstanbul. Yapmayın. İstanbulluyla bunu konuşmaya hazırız. Masaya yatıralım, bütün uzmanları, dünyayı çağıralım. Tarım alanlarının yüzde 13,5'u yok olacak. Sazlıdere Barajı, Küçükçekmece Gölü yok oluyor. Biz yok etmek istemiyoruz biz İstanbul'un geleceğini korumak istiyoruz.

'İstanbul'un su sorunu var' iddialarına yanıt veren İmamoğlu, "İBB'nin mevcut baraj kapasitesi 1 yıl için bir tehdit içermemektedir. Şu anda İstanbul'un su sorunu önümüzdeki bir yıl içinde yoktur" diye konuştu.

Fatih Altaylı'nın "Bugüne kadar ne yaptınız?" sorusuna yanıt veren İmamoğlu, "Birincisi en başta bir idari sistem devrimi yapıyoruz. İdari düzenin değişimiyle ilgili kamu ahlakı, kamu yönetimi düzeninin gerçek manasına kavuştuğu sürecin temellerini atıyoruz. Bütçe disiplinini gerçekleştiriyoruz. Cari açığı çok ciddi anlamda disipline ediyoruz" dedi.

'Saray'a giden CHP'li' iddiasına ilişkin konuşan İmamoğlu, "CHP'nin üyesi bile 50 kez düşünüp bir kez konuşacak. Türkiye meselesidir, milli meselesidir. Bu ülkenin kurucu değerlerini savunuyorsak, ki öyleyiz, biz bu ülkeye hizmet etme prensibinden yola çıkarak partimizi sokakta tartıştırmayız" ifadelerini kullandı.

İmamoğlu'nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:

"İSTANBUL OTOGARI'NIN ALTI SUÇ MEKANİZMASINA DÖNMÜŞTÜ"

>> Doğru ve öncelikli meselelerin kenara konulduğu hissine kapıldım. İstanbul'un son 5 yılı daha da ilgisiz, daha da yatırımlarda verimlilik öncelemeyen, ne yazık ki çoğu kez siyasi kararların alındığı, boşlukların yaratıldığı; daha ötesi tümüyle siyasi kararlar. Finansman modeli yok, personel sayısı arttırılmış. İstanbul'da boşluk yaratılmış. İstanbul Otogarı dikkat çekici bir örnek. Avrupa'nın en büyük otogarı. Yıllar önce yapılmış. Biz bir girdik dehşete düşersiniz. Herkesin bir kenarından tuttuğu, altında bütün suç mekanizmaların kol gezdiği bir yer. Biz orada iradenin, kamu yönetiminin, İstanbul'un kamu idaresinin ispatını ortaya koyduk. Aylık 4 milyon 600 bin lira civarında geliri var artık. Siz diyelim ki işleteniniz var, burayı kontrol etmeyecek misiniz? Gece orada dolaşmak mümkün değildi. Artık orası kamunun idaresinde, denetiminde.

>> Tümüyle yıkıldı, temizlendi. Geçen gün Sarayburnu'ndaydım. 1930'lı yıllarda Mustafa Kemal Atatürk'ün ilk heykeli vardır. Bana göre İstanbul'un hem karşılama hem uğurlama yeri. Bu kadar metruk, sahipsiz, her tarafında işletme, kim kimdir belli değil. Bu yapıları kontrol edemeyen İstanbul Büyükşehir Belediyesi vardı.

"İSTANBUL'DA YILLAR SONRA KENT KONSEYİ KURULDU"

>> İrade konulmayan, idare edilemeyen, Ankara'da bir bakanlık İstanbul'la ilgili bir karar alabilir. Peki sizin iradeniz, fikriniz yok mu? Doğru doğrudur, eğri eğridir. Ankara'da masa başında karar alınmış olabilir. Ama İstanbul'un nabzını tutan sizsiniz. ben 16 milyon insanın temsilcisiyim. Cesaretimi, yetkimi tümüyle 16 milyon insandan alıyorum. Bu şehrin hakkını korumak zorundayım. Orada yanlışı düzeltilerek Ankara'da merkezi hükümet yöneticilerine de fayda vermiş olursunuz. Bu kadar net. İstanbul aynı zamanda yönetim olarak gözlemci, denetçi, müdahale eden, uyarıda bulunan, bir husus varsa merkezi hükümet tarafından yapılmış İstanbul halkıyla paylaşan, demokratik kurulları hayata geçiren. Yıllar sonra ilk defa kent konseyi kuruldu. Daha da güçlü çalışacak. Yüzbinlerce insanın aktif içinde olduğu, eleştirel ve tavsiye gözlüğüyle bakan bir gönüllü meselesini devreye sokacağız. İstanbul gönüllüleri, deprem, sanat, sağlık gönüllüleri.

('Ne yaptınız bugüne kadar?' sorusuna yanıt) Birincisi en başta bir idari sistem devrimi yapıyoruz biz. Liyakatiyle bu sürece hizmet eden kişiliklerin, hiç kimse benim ahbabım, çavuşum değil. İdari düzenin değişimiyle ilgili kamu ahlakı, kamu yönetimi düzeninin gerçek manasına kavuştuğu sürecin temellerini atıyoruz. Bütçe disiplinini gerçekleştiriyoruz. Cari açığı çok ciddi anlamda disipline ediyoruz. Sadece 1.7 milyarlık lüzumsuz kamulaştırma bedellerini bertaraf ettik. Herhangi araziyle ilgili kamulaştırma konusunda ihtiyacı olmaksızın karar almış. Böyle başlanan süreci durdurduk. İsraf ve tasarruf diye iki kalemi önceledik. İsrafın bizi nereye getirdiğini 23 Haziran'da bütün topluma verileriyle açıklayacağız. Halk sunumu yapacağız. 100 bine yakın çocuğumuza halk sütü dağıtıyoruz.

>> Bu gece saat 10.00'da burs alan 30 bin öğrencimizin ismini açıklayacağız. 22 kreşin inşaatı başladı, 150'ye tamamlayacağız. Bu 16 bin kadına özgürlük demek. Kemerburgaz'daki kent ormanını hayata geçirdik. 6 sene önce başlamıştı. Hafta içi uğradım, cıvıl cıvıl orası. Milli bayramlarda halkımız artık ücretsiz otobüse biniyor. Hafta sonu 24 saat ulaşımı açtık. Marmaray'ı ısrarla Ulaştırma Bakanlığı'na yazıyoruz, siz de bu sürece dahil olun, bu İstanbul hakkıdır diyoruz.

(Su indiriminin ardından zam açıklaması hakkında) Toplumun suyla ilgili hassasiyeti var, ekmekte olduğu gibi. Zarar etmemize rağmen Türkiye'nin en düşük fiyatlı ekmek satışını yapıyoruz. Şubat-martta dedik ki suyun fiyatını dengelememiz gerek. Ama yanlış bir indirim yapıldığını düşünüyoruz. Yarın İSKİ Genel Kurulu'nda bu tartışılacak. Suyu az kullananlar indirimden az faydalandı, çok kullananlar yüksek oranda indirimden yüksek oranda faydalandılar. İSKİ'nin bütçesinin büyük oranı enerjiye gidiyor. Hiçbir zammın kaynağı İBB olamaz. Böyle bir ortamda 2020'yi konuşuyoruz, 2020 Aralık'ına kadar olacak zammı konuşuyoruz. Konuştuğumuz zam yüzde 20 ama bu rakam belki yarın farklı olacak. Bu zam olmadan İSKİ yatırım yapamaz, çalışamaz. Türkiye'de akarkyakıta zam olmasın biz de yapmayalım. Biz bu indirimi önümüzdeki 5 yıl boyunca yapacağız demedik ki. Su zammı çok normal bir zamdır. Talep edilen zammın altında bir orandır. Zam yapmıyoruz demek, Türkiye gerçeklerine aykırı.

"YILLAR SONRA İSTANBUL MİLLİ BAYRAM KUTLADI"

>> Kusura bakmasınlar ama yıllar sonra İstanbul milli bayram kutladı. Cumhuriyet Bayramını kutladı. Omuz omuza, kolkola, eğlenerek, coşkuyla, bayraklarını sallayarak, türküsünü söyleyerek. 0-4 yaş arasında çocukların anneleriyle yazışmalar yapıldı şu anda meclisin gündeminde. Tarım alanlarına çalışma başlattık. Örnekköy çalışmasını başlattık Pendik Göçbeyli köyünde.

"İSRAFIN KÜÇÜĞÜ BÜYÜĞÜ OLMAZ"

(Yenikapı'daki israf sergisi) Bazı medya kuruluşları ne yazık ki iyi bir algı yönettiğini düşünürken aslında toplumun manevi değerlerine zarar veriyor. İsrafın küçüğü, büyüğü olmaz. Kamu malına zarar getiriyorsan küçüğü büyüğü yok. 1250 araç az mı? Allah'tan kork derler. Beylikdüzü Belediyesi'nin toplam araç sayısı 250-300. Biz biliyoruz o lüks arabalarının ne olduğunu, o lüks arabaların nereye dağıldığını, nasıl değiştirildiğini biz biliyoruz. İsrafla bu toplumu yüzleştireceğiz. O bilgiyi vereceğiz, toplum etkilenecek ve hesap soracak. 1250 aracın Yenikapı'da sergilenen kısmı 750 taneydi. Ara dönemde 500 küsur iade edilmiş. Neticede kamu yıllık 60-70 milyon lira civarında tasarruf etti. Eski parayla trilyon. Biz israfı ortaya koyduk. Hem iştiraklerde hem de İBB'nin kurumsal yapısıyla azaltılmış, tasarruf edilmiş şekliyle ihaleleri çıkıldı.

(Yeni araç alımı için ihaleye çıkıldığı iddiası) Öyle bir şey yok. Halk süt için 60 tane araç ihalesi yaptık. Lazımsa onu alacağız, partiye, ona, buna dağıtmayacağım.

"ŞU ANA KADAR 3 BİN 800 KİŞİYİ İŞTEN ÇIKARDIK"

>> Biz iş olsun diye adam çıkartmaya gelmedik. İBB'de işini layıkıyla yapan herkese alın terine, emeğin karşılığına verme sözümüz var. Yaklaşık 1400 kişi iki seçim arası alınan insan sayısı. Bunun içerisinde 31 Mart'tan bir ay öncesine kadar ki kısmı var. Yine proje bitimiyle çıkarılan işçi sayısı. Toplamda emekli olan, işinden ayrılan, yaklaşık 3 bin 800 kişinin çıkarıldığını sizinle paylaşıyorum. Bu kadar çıkarttığımız eleman, ya da emekli olan, ya da kendi ayrılan, ya da proje bittiğinden dolayı ayrılan insanın dışında kalan insanlar şimdi orada çalışan insanlar. Biz herşeyi şeffaf paylaşıyoruz. İlanlarımızı büyükşehir belediyesinin sayfasından net görebilirsiniz. İSPARK'a 50 kadın görevlisi aldık. Nasıl aldığımızı gidip sorgulasınlar. Tümüyle şeffaf. Bu yeni insan kaynakları yönetiminin kamuya girişidir. Siyasi tabanlı yönetilmeyen bir süreci yaşıyoruz İstanbul'da."

"BİZ GÖREVE GELDİĞİMİZDE 8 METRO HATTININ İNŞAATI DURMUŞTU"

>> Biz göreve geldiğimizde 8 metro hattının inşaatı durmuştu. Finans kaynağı planlanmadan yola çıkılmış. Çekmeköy-Sancaktepe hattı 2 yıldır durmuş durumda. Ama yanlışlarını düzelttiğimiz, proje hatlarını düzenlediğimiz işler de var. Ümraniye-Göztepe, Çekmeköy-Sancaktepe-Sultanbey hattını başlattık, Kaynarca-Tuzla-Pendik hattı için de start veriyoruz.

>> Sayın Cumhurbaşkanının açıklaması var. 2040a kadar İstanbul'un su sorunu yoktur, diye. Teknik bir sorun var (Melen Barajı). İlave proje geliştirilmiş ama zaman alacak. Ön görülen süre 3,5 yıl. Eğer İstanbul 2 yıl üst üste kuraklık yaşarsa kentimiz su sıkıntısıyla karşı karşıya. Yani İstanbul'un su sorunu 25 yılda çözülmemiş. Melen Barajı'nın bitirilmesi şart. İstanbul'un su sorunu önümüzdeki 1 yıl için yok. Ama üst üste iki yıl olursa bir tehdit. Umarım yağışlı bir kış geçiririz.

"İSTANBUL'UN SU SORUNU ÖNÜMÜZDEKİ 1 YIL İÇİNDE YOKTUR"

>> Sayın Cumhurbaşkanımızın da 2040'a kadar İstanbul'un su problemi yok demişti. Sayın Veysel Eroğlu, Melen'in temelini attığında tarihin ve saatini vererek açılış yapacağız demişti. Teknik sorun var. İlave proje geliştirilmiş. Bu proje zaman alacak. İyimser ihtimalle öngörülen süre 3-3,5 yıl. İstanbul 2 yıl üstüste kuraklık yaşarsa ne yazık ki su sıkıntısıyla karşı karşıya kalır. Ne yazık ki 20-25 yıllık s üre içinde Melen Barajı çözülmemiştir. Bu projenin bitirilmesi şarttır. Gövdenin tercih edilen betonarme sistem yerine başka bir sistemin yapılması gerektiği durumu var. DSİ'den hızlı, önemli bir hamle bekliyoruz. Buradan istirham ediyorum, gerek sayın bakana gerekse sayın Cumhurbaşkanına. İnşallah o ilişkiyi kurarız, Melen suyu gelir. Oradan İstanbul'a su basmayla ilgili önerimiz var. O kirlilikle ilgili bilgi bana ulaşmadı. Şu andaki mevcut kapasitesi, İBB'nin mevcut baraj kapasitesi 1 yıl için bir tehdit içermemektedir. Şu anda İstanbul'un su sorunu önümüzdeki bir yıl içinde yoktur.

"İSPARK KONUSUNDA TEKNOLOJİK ÇALIŞMALARIMIZ VAR"

>> İSPARK'ın haddinden fazla çalışan sayısı olduğunu tespit ettik. Bu üzücü rapor. 3 binlere yakın bir sayı. Ücret skalası da çok yukarıda. Bir otopark çalışanın aldığı ücret neredeyse asgari ücretin iki katına sahip. Denetimsiz bir sisteme sahip. Yol üstleri olmak üzere çok büyük kayıplar var. Ödemeyen, bırakıp giden. Ciddi teknoloji ve kayıt sistemine muhtaç. İştirak üzerinden yürütüldüğü için kanuni eksikliği var. Listeler analiz edildi. Açıklamayı biz yaptık. Kaça indiğini, ne kadarı iptal edildi diye.

"CANAN HANIM BU SÜREÇTE PARTİDE EN ÜST SEVİYEDE UYUMLA ÇALIŞTIĞIM ARKADAŞIMDI"

(ALTAYLI: Canan Hanım bundan rahatsız oldu diye iddialar var. Bu kitap rahatsız etmedi mi Canan Hanım'ı.) Etmiş ama doğru bulmuyorum. Kendisine de söyledim. Ben CHP'nin has bir evladıyım. Canan Hanım bu süreçte partide en üst seviyede uyumla çalıştığım arkadaşımdı. Kampanyayı yöneten arkadaşım kitap yazmış. Kahramanın Yolculuğu demiş. Ben kahraman değilim. Sizin de dikkatinizi çekebilir yarın siz de yazabilirsiniz. Sizin gözünüzle bakışınızı birisi beğenmeyebilir, eleştirebilir. Canan Hanım ya da partili de bu süreci yazabilir. Veya benim oğlum da yazabilir yarın bir gün.

(Saray'a giden CHP'li iddiası tartışmaları) Çok başarılı bir döneme imza attık.Bunun mimarı sayın genel başkandır. Son 30 yıldır CHP en başarılı sürecini  yaşıyor. Dönemin ruhu gereği Türkiye'nin birleştirici gücü olmak gibi görevimiz var. Başta genel başkana, örgütteki diğer unsurlara, belediye başkanlarına destek olmak zorundadır. CHP'nin üyesi bile 50 kez düşünüp bir kez konuşacak. Türkiye meselesidir, milli meselesidir. Bu ülkenin kurucu değerlerini savunuyorsak, ki öyleyiz, biz bu ülkeye hizmet etme prensibinden yola çıkarak partimizi sokakta tartıştırmayız.

"DEPREMİ ÇOK ÖNEMSİYORUZ"

>> Depremi çok önemsiyoruz. Biz bunu unutturmayacağımızı söylemiştik. Bir önceki ayda uzun bir depremle ilgili eylem planımızı açıkladık. 2-3 Aralık'ta üst düzey uzmanlarının eşlik ettiği danışma ve bilim kurulunu oluşturduk. Bir heyet bu süreci yönetiyor. 2-3 Aralık'ta BM'den, Japonya'dan, Avrupa'dan da temsilcilerin içinde olduğu çok verimli çalıştay planlıyoruz. Deprem milli bir meseledir. A'sı, B'si, partisi, belediyesi, bakanlığı olmaz. Ben bu çalıştaya bakanlık, valilik, aklınıza gelebilecek tüm kuruluş ve kurumları davet ettim. İstanbul'da bir çalışma yaptı valilik, büyükşehir belediyesi davet edilmedi. 99 senesinde bu büyük depremi yaşadık. Gölcük ve Düzce merkezli depremi derinden hissettik. 1000'e yakın insan İstanbul'da hayatını kaybettik. Gölcük'te hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısını net olarak ortaya koyamadık. 20 yılın sonunda ne konuşuyoruz? 50 bine yakın çok riskli bina. Ben böyle bir şehirde Allah esirgesin can kaybıyla ilgili tahminde bile bulunmak istemiyorum. Biz afeti depremin hangi yerde olacağı, hangi şiddette olacağını değil İstanbul'un çok hızlı yapı envanterini çıkarmak için çalışıyoruz. İstanbul'da ilk defa gerçekçi, yüzleşen, deprem raporunu, eylem planını İstanbul halkıyla, valilimizle, bakanlığımızla paylaşacağız. Biz raporumuzu inşallah bu yıl bitmeden hazırlayıp paylaşacağız.

Sonraki Haber