İmamoğlu: ''Beni tehdit edenlerden biri Nazmi Arıkan’ı param parça ederek öldürdü''

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, kendisini tehdit edenlerden birinin, eğitimci Nazmi Arıkan’ı öldürdüğünü söyledi. İmamoğlu Esenyurt’ta, yaşanan sel felaketiyle ilgili sorulan soruya, “3 yılda 107 noktada 10,2 milyar dolarlık yatırım yaptık. Ben çizmeyi giyip vatandaşa ‘-cek, -cak’ diyecek bir başkan değilim. Ben çizmeleri tam zamanında giydim” diye yanıt verdi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Habertürk’te Fatih Altaylı’nın sunduğu ‘Teke Tek’ programına konuk oldu. İmamoğlu, Esenyurt’taki sel felaketi sırasında tatilde olduğu yönündeki eleştirilere,  “3 yılda 107 noktada 10,2 milyar dolarlık yatırım yaptık. Ben çizmeyi giyip vatandaşa ‘-cek, -cak’ diyecek bir başkan değilim” yanıtını verdi.

İmamoğlu’nun açıklamaları şöyle:

Tatil meraklısı bir insan değilim. Eşimle en çok münakaşa ettiğim konu budur. Evleneceğim zaman babam bana oğlum sen çalışma delisi bir insansın dedi. 18-19-20’li yaşlardan beri böyleyim. Şimdi de böyleyim. Ben Tatilci bir belediye başkanı mıyım yoksa her anı mercek altında olan ve insanların gözüne sokulan bir belediye başkanıyım. Toplam 20 gün 3 senede… Bana en yakını benim 3 katım tatil yapmış Sayın Cumhurbaşkanı 4 katım tatil yapmış. İl tatilimde 7 ay bir seçim maratonundan sonra 2 günlüğüne Bodrum’a gittim. Geldim su baskını oldu. Hemen ardından 107 noktada tespit ettik 3 yılda 10.2 milyar liralık alt yapı yatırımı yaptık. Üsküdar’da denizle kara birleşmişti. Artık bu hiç bir yerde bu görüntü yok. Son sel meselesi Esenyurt’ta dere yatağını AKP’li yönetim imara açmış. Her yağmurda o sokağı sel basıyor. Hemen gittik 800 milyon liralık yatırım yapmaya başladık. Zemin katlarındaki yerleşimlere izin verilmişti artık izin verilmiyor. 3 Günlüğüne gittiğim tatilde denk geldi. Koskoca İstanbul’da sadece 1 sokakta sel oldu. Ben Çizmeyi giyip vatandaşa -cek, cak diyecek bir başkan değilim. Ben çizmelere tam zamanında giydim.

“AKP VEKİL KALDIĞIM OTELİ NEREDEN BİLİYOR?”

AKP’nin bir önceki grup başkanvekili, Çanakkale Milletvekili, Twitter’dan bildirim düştü, “Sayın Başkan havalimanına 74 kilometre mesafedesiniz. Uçağa binip derhal İstanbul’a gelemiyor musunuz” minvalinde bir eleştiri. Bakın yemek sonrası bir masada oturuyoruz, yan tarafta da otelin sahibi. Döndüm, “Beyefendi bu otel havalimanına kaç kilometre?”. “74” dedi. Benim hangi otelde kaldığımı nereden biliyor? 74 kilometre olduğu bilecek kadar detaya nasıl hakim?

“BUNLARI UNUTTURMAYACAĞIM”

Benim mobeseden takip edilme sürecimin üstünü kapatmaya çalışanlar… Bunu unutturmayacağım. Ben tehdit ediliyorum, başvuruda bulunuyorum. Bu tabii duyuluyor, basına düşüyor. İçişleri Bakanı açıklama yapıyor, “Bizde böyle bir bilgi yok” diyor. Vatandaş tutuklanıyor, “Basına düşmeseydi vazgeçmeyecektik” diye ifadesi var. Bunu da unutturmayacağım. Yine bir tehdit alıyoruz, ihbarda bulunuyoruz. İlgilenilmiyor. Bir tanesi eğitimci Nazmi Arıkan’ı öldüren kişi. Bu hangi akıl biliyor musunuz? Seçim iptal oldu bir sürü gerekçe aradılar. Şimdi İçişleri Bakanı televizyonda çok ciddi bir şey söylermişcesine… Cumhurbaşkanı cuma çıkışında “Çaldılar” diyor, yanında Diyanet İşleri Başkanı, ki benim Diyanet İşleri Başkanım değil. İçişleri Bakanı ne yapsın… “Sandık başında terörle iltisaklı kişiler tespit ettik” dedi. Bir kişi sorgulandı mı, cezaevine girdi mi? Demokrasinin yüz karası günlerdi. Şimdi iftiranın, manipülasyonun peşindeler. Ben bunlara karşı duyarsız kalmam. Ben bu insanlara karşı büyük mücadele veriyorum.

Benim Diyanet İşleri Başkanım değil o. İnancım gereği kabul etmiyorum. Bizim inancımızdaki en büyük günahlardan biri iftiradır. Benim Diyanet İşleri Başkanım olamazsınız. Şahsen söylüyorum.

Üç yılda 20-25 gün onlara vakit ayırdığım için özür diliyorum. Ben her akşam televizyonların mevzusuyum.

“O CÜMLELER MURAT BEYİN DEĞİL”

O cümleyi duyar duymaz kendisi ile konuştum. Murat’ın cümleleri değil o cümleler. Durumun iki muhatabı var. Belki o konuşmasından çok benim cümle dikkat çekti. O benim duruşumu birebir temsil etmez. Bizim bu sözcü meselesi farklı anlaşılıyor. Onun için dedim ki sözcülük artık yok. Ben de eleştirildim. Yaklaşık 9-10 saat sonra özür diledim. Hata yapabilirim ama 3 yıllık siyaset hayatında birkaç tane böyle hatası yüzünde insana kimlik biçilmeseni doğru bulmuyorum.

TEMEL ATMAMA TÖRENİ

Aslında orada vermek istediğimiz mesaj tasarruf kültürünün bu kuruma hakim olduğu bir dönemi başlatmanın mesajı verildi.

O zamanın parası 200 milyon Euro’nun üzerinde. Bir de bu tesis ormanın içinde. Haliç kıyısında. Buradan çıkan su Haliç’e verilecek. Zaten ihtiyacı karşılayan iki tesis yapılmış durumda. Haliç kıyısında böyle bir tesis yapmak doğru değil. Neresinden tutsanız elinizde kalıyor.

Bu devletin kurumlarının tek bir lirasını almadık 3 senedir. Müsilaj meselesi samimiyetle çözülür. Şu anda yine Melen barajı tasfiye edildi. Oradaki firmanın sözleşmesi fesh edildi. Oradaki dereden su çekiyoruz. Arkadaşlarımız şantiyeye sokulmadı.

“BENDEN ÖNCEKİ DÖNEMİN ÇILGIN PROJESİNİ AÇIKLIYORUM”

Size benden önceki 10-15 yıllık sürecin ‘çılgın projesini’ açıklıyorum. İstanbul genelinde 227 adet alana baktık 130 alanda inceleme yaptık. Buradaki imarlara baktık hukuk süreçlerine baktık. Donatı alanlarında toplam 16 milyon 112 bin 518 metre kare inşaat üretilmiş. Orman alanlarından 751 bin 590 metre kare inşaat alanları üretilmiş. İmar artışlarından ötürü 10 milyon 514 bin 106 metre kare ekstra inşaat alanı üretilmiş. Bunun anlamı donatı alanıyken imarlı alana alınan alandan alınan kazanç 890 milyar 743 milyon lira. İmar artışından elde edilen kazanç  519 milyar 6 milyon lira. İmar alanlarından elde edilen kazanç 28 milyar 951 milyon lira. İmar mevzuatına aykırı kaçak imalatların bulunduğu projeden 48 milyar lira. Toplamı da 1,5 trilyon lira. Dolar karşılığı da 85 milyar dolar… Bunun anlamını ne biliyor musunuz? Bu rant ama kamu bu ranttan faydalanmadı.

“İSTANBUL’A İHANET ETTİK DİYENLERLE SİYASET YARIŞI YAPIYORUZ”

Bu şehirde birkaç yarış birden veriyoruz. Bunlardan biri hizmet yarışı. Bitirilmeyen 10 metroda birden çalışıyoruz. Dev enerji tesisleri kuruyoruz. Katı atık yakma tesisi enerji de üretiyor. Çöp gazından da bir tesis kurduk. Elektrik üreten kurum haline geldik. Finansmanından imalatına, işletmesine varıncaya kadar ahlaklı bir süreç yürütüyoruz. Ücretsiz ulaşım kartları dağıttık. 200 bin çocuğa süt dağıttık, tek bir fotoğraf göstermedik. 32 tane kreşimiz var. 45 tane de inşaat. 10 bin çocuk olacak. Bizden önce sıfırdı. Kent lokantaları… Bizi kendilerinin 25 yıllık dönemi ile karşılaştırıyorlar. İstanbul’da tarımsal hizmet adına yapılmamışları yapıyoruz. “İstanbul’a ihanet ettik” diyenlerle siyaset yarışı yapıyoruz. Onların anladığı dilde siyaset yarışından ben nefret ediyorum. Türkiye’nin güzide kentini bu akla çevirmek istiyoruz. Söz verdiğimiz işlerde en az yüzde 65-70 başarıya ulaştık, bütün engellemelere rağmen.

 POLİS OKULU MESELESİ

Biz satmadık. İş bitmiş. Sözleşme yapılmış. 2018’den önce 918 milyon lira yatırılmış. Sözleşme almış yürümüş, siz ne diyorsunuz. Şu anda bu yargı ve bu süreçle ilgili benim yapacağım şeyler kısıtlı. Danıştay tarafından planın iptali için dava açılıyor. Önümüze geliyor mesele. Ya ben bunlarla yürüyeceğim bu inşaatın ortağı olacağım ya da paramızı alacağız. İki şey yaptık. Bir paramızı aldık. 2 milyar 8o milyon lira. Bu esnada Danıştay’dan iptal kararı çıktı. Şu anda orada plansız devam ediyor.

SWİSS OTEL MESELESİ

421 milyon lira satılmış 12 sene önce. Karşılıklı iptekleşmeler yapılıyor. Buraya CHP’li birkaç meclis üyesi dava açıyor. Ortada bir dava var. Davayı satın alan kaybetmiş. Artık bir işlem yapılması gerekiyor. Biz de çağırdık biz sana para veremeyiz. Bu apara AKP döneminde tahsis edilmiş ve harcanmış. Oturduk protokol yaptık. Sana paranı 1 sene sonra ödeyebiliriz. Bir karara daha ihtiyacımız var o da satış kararı çıkarsa kabul ederim dedim. Oy birliği ile Meclis’ten karar çıktı. Mutabakat yetkisi ve satış yetkisi aldık.

Burayı satın alan firmaya parasını verdiğimiz an tapu bizim oluyor. Şu an oranın Özyeğin’e devri söz konusu değil. Ciddi bir kar elde edebilirsek burayı satacağız.

MİLET BAHÇESİ

Ormanlara yıllarca bakmadılar, Atatürk Havalimanı’nın pistlerini yeşil alan yapacağız diye söktüler. Yeşil alan dedikleri ne kağıt üzerine çizdikleri Millet Bahçesi. Adını bile söyleyemediler. Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi…

ARAÇ SERGİSİ

Bizim o dönemde iade ettiğimiz araçlardan sonra biz araç sayısını arttırmadık. Süt dağıtımıyla ilgili bir araç ihalesi yaptık. Onun dışında lüks olmayacak şekilde seçildi araçlar. Yılda bir araç ihalesi yapıyoruz. Geri iade ettiğimiz araçların sayını artıran ihaleler yapmadık.

“TERÖRİST” MESELESİ

8 ay geçti. 550 terörist var dediler. 20-30 kişi. O da benim sorumluluğumda değil. Bu şehirde sunnisi var şiisi var, Yahudisi var, Hristiyanı var. Bunlar hepsi bizim vatandaşımız. O bütün inançlar bu memleketin bir parçası. Biz şafi imamlar aldık işe. Benim 86 bin çalışanımın zan altında bıraktınız. Onlar hakkındaki kararın da doğru olduğunu düşünmüyorum. Ne yaptım ben? Kürt vatandaşlarıma şafi vatandaşlarıma hizmet etsin diye işe aldım. Ben onun terör ile iltisaklı olduğunu bilemem.

GÖREVDEN ALINMA İDDİASI

Bana ahmak dendi. Ben de sözü iade etti. Ben şimdi Eylül’de yargılanacağım. O hakim kim? Nasıl bir yargı süreci? Tüm bize bu süreçleri yaşatan bu ülkeyi yöneten akıl. Şu cümleyi kurdular: İstanbul 2023 genel seçiminden hemen sonra yeniden gerçek sahibi olan AK Parti’nin olacak. Seçimi iptal eden bunu da yapar. Sandık çok güzel bir terbiye mekanizması.

CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI İDDİASI

Siyasete başladığım günden bugüne bu tarz siyasi kurguların parçası olmadım. Benim işim hep proje oldu. Siyasetle ilgili kurumsallığa inanan birisiyim. Ben 2010 Nisan ayından beri genel başkanımızın yol arkadaşıyım. Bizim bağımızı hiç kimse kendi sahasının oyunu haline getirmeye çalışmasın.

Her akşam Kılıçdaroğlu mu İmamoğlu mu diye yazılır mı? Ben cumhurbaşkanı adayı olarak çıkmadım. Bunun sebebi ben değilim. Benim böyle bir niyetim yok dedim 7-8 kez. Ben adayım demenin ötesinde çok büyük sorumluluklar var.

Ekrem İmamoğlu’ndan genel başkanımıza daha yakın bir CHP’li olamaz. Orada attığı imzanın altına bize nefer olmak düşer.

GÖÇMEN MESELESİ

Devletimizin birimleri göç meselesinde bizi yanına yaklaştırmak istemiyor. Yerel yönetimlerin bu kadar dışında kaldığı dünyada başka ülke yok. 2-2,5 milyon civarında göçmen var. Kaçak olanlar da var. Tutarlı bir göçmen politikası yok. Neredeyse davul zurna ile karşılamaya kalktılar milleti. Kalktılar Balkan göçüyle bunu karşılaştırdılar. Bu tutarsız alan Türkiye başına dert getirmiştir.

Bu konuda tek bir lira aktarım yok bize. Hatay ve Adana feryat ediyor. Bakmayın Gaziantep edemiyor.

Kart üzerinde bir denetleme sistemi getireceğiz. Düzensiz göçmen bayramlarda ücretli binecek toplu taşımaya.

Tabelalaşmanın önüne geçeceğiz. Fatih Belediyesi de bizimle birlikte uyumlu bir şekilde çalışıyor. Tevfik Göksu ile uzlaşmak isterim. Onunla çalışmak isterim ama bu üslupla olmaz

Sonraki Haber