Geçiş garantili projelerin faturası ortaya çıktı
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökce, geçiş garantisi verilen Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, Avrasya Tüneli ve Çanakkale Köprüsü sebebiyle kamunun uğradığı zararı açıkladı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökce, sosyal medya hesabından geçiş garantili projeler ile ilgili paylaşımda bulundu.
Buna göre, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, Avrasya Tüneli ve Çanakkale Köprüsü üzerinden kamunun uğradığı zararın yaklaşık 4,9 milyar dolar olduğunu belirten Gökce, konuyla ilgili şunları kaydetti:
“Dört örnek projede; araç geçiş garantisi: 105 milyon 102 bin araç. Geçen yıllık ortalama araç sayısı: 35 milyon 570 bindir. Köprülerden geçen araçlara katkı bedeli ödenmekte, geçmeyenlerin de tüm ücretleri kamu bütçesinden karşılanmaktadır.
Altı çizilmesi gereken iki önemli nokta olduğu görülüyor. Ülkemizde son dönemde kamu özel sektör iş birliği ile yapılan projeler kamuya büyük maliyete neden olmuştur. 4,9 milyar dolar maliyetle Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Avrasya Tüneli'ni yeniden yapmak mümkündür.
Araç geçiş garantilerinde yapılan hesaplamalarda önemli bir fark vardır. Bu köprü ve yolları kullanan araç sayısının yaklaşık 3 katı fazla taahhüt verilmiştir. Bu durum da planlama boyutu bakımından eksikliğe ve verimsiz kaynak kullanımına işaret etmektedir.
“Kamu kaynaklarının verimsiz kullanılmasına sebebiyet veriyor”
Örnek projeler bize şunu göstermektedir yap - işlet - devret veya kamu özel iş birliği olarak bilinen projeler iyi hesaplamalara dayanmamakta, kamunun daha fazla kaynak harcamasına neden olmakta ve kamu kaynaklarının verimsiz kullanılmasına sebebiyet vermektedir.
Peki ne yapılmalı?
Türkiye limanları ve demiryollarıyla entegre bir taşımacılık ve lojistik altyapı yatırımlarına öncelik vermelidir. Çevreci ve ileri teknoloji üreten bir ulaşım endüstrisi kurularak mal, hizmet ve teknoloji ihracatı yapacak bir güce kavuşmalıdır.
Ülkemizin demiryolları ağı ve karayolları ağı üzerinde ana lojistik merkezler geliştirilmelidir. Şehirlerarası ulaşımda demiryollarının payı artmalıdır. Ulaşım hizmetleri içinde paylaşımlı, aktif ve müşterek seyahat türlerinin artması desteklenmelidir.
Kentiçi ulaşımla ilgili merkezi ulaşım otoritesi kurulmalı, şehirlerin başta raylı sistemler olmak üzere toplu ulaşım altyapılarının projelendirilmesi ve inşaası için iktisadi girişimler kurulmalıdır. Afetlere dirençli altyapı için kamu finansman çerçevesi çıkartılmalıdır.
Türkiye, temiz enerjiye dayalı, ileri teknoloji olanaklarını üreten akıllı kentsel altyapılar üretmeli ve özel sektörümüz dünya genelinde bunların uygulamalarını yapabilecek bir güce kavuşana kadar bu alanda desteklenmelidir.
İklim finansmanı seçenekleri hızla gelişmeli, Türkiye'de ulaşım altyapılarında ve kent içi toplu ulaşım hizmetlerinin yenilenmesinde iklim finansmanı olanakları için yasal ve yönetsel düzenlemeler hızla yürürlüğe koyulmalıdır.
Kamusal planlama ilkeleri doğrultusunda, doğru fizibilite ve finans modeli ile özel sektörlerle iş birliği modelleri değerlendirilmelidir. Bütün bunlarla birlikte temel ulaşım altyapımız ve yol ağımız elden geçirilmeli, ihtiyaca göre yatırım programı çıkartılmalıdır.
İstanbul'da olduğu gibi tüm Türkiye'de kaynaklarımızı doğru kullanarak, daha verimli bir kaynak kullanımı ile ulaşım altyapımızı çeşitlendirerek geliştirmek mümkün. Akıl ve bilimi esas alırsak Türkiye tüm sorunlarını çözebilir.”