Futbolda kadınların zamanı... Erkeklerin işi değil, ekip işi
Kadınlar her alanda olduğu gibi futbolda da cinsiyet eşitsizliğine meydan okuyor. TFF Kadınlar 3. Ligi’nde mücadele eden Sarıyer Belediyesi Spor Kulübü Kadın Futbol Takımı oyuncuları, bu mücadeleyi kazanmakta kararlı.
Kadınlar, cinsiyetçiliğin kuşattığı futbolda var olma çabalarını sürdürüyor. Kulüp yöneticilerinden oyunculara hatta taraftar gruplarına kadar erkek egemenliği altında gelişen futbolun, cinsiyet egemenliğini aşarak yeşil sahalarda büyük başarılara imza atıyor. Diğer birçok meslekte olduğu gibi futbolda da bu cinsiyet eşitliği tüm imkanları etkileyip ücret eşitsizliğine varan bir adaletsizliğe neden olsa da futbolun güçlü kadınları bu duvarları yıkmakta kararlı. Onlar rakipleriyle mücadele ettikleri kadar futboldaki eril dille, önyargılarla ve baskılarla da mücadele etmek zorunda bırakılıyor. Sarıyer Belediyesi Kadın Futbol Takımı oyuncuları, bazı yorumcuların kadınlar futbola yakışmıyor söylemlerine kulak asmadıklarını söylüyor ve karşılaştıkları önyargılara karşı " Formamız mavi ama bize pembe de çok yakışır" diyor.
ANNEM OYNAMAMI İSTEMEDİ
Melek Yılmaz futbol oynamaya küçük yaşlarda karar vermiş ve toplum baskısı onun da peşini bırakmamış. “Çevremde futbol oynamamı istemeyen çok fazla insan oldu. Bunların başında da annem geliyordu” diyen Melek yaşadıklarını şöyle anlatıyor, “Futbol oynayan her kıza takılan bir lakap vardır, Erkek Fatma. Hep bu şekilde gözüküyor. Ben de özellikle ortaokul ve lisede bunu çok fazla yaşadım. Ama ben onları dinlemedim ve pes etmedim. Biz kadınlar tıpkı futbolda olduğu gibi her alanda var olmayı sürdüreceğiz. Futbol erkek oyunu değildir. Pes etmeyeceğim ve hayallerimin peşinden koşacağım. Erkek futboluna değer verildiği kadar kadın futboluna değer verilmiyor. Şu anda milli takımda oynayan bir kadın futbolcu, amatör ligde oynayan bir erkek futbolcu kadar ücret alamıyor.”
FUTBOL OYNAMA ÇARPIK OLURSUN
Takım kaptanı Hamide Yılmaz da farklı şeyler yaşamamış aslında. Hamide, başlamadan önce futbolun erkek oyunu olduğuna dair bir önyargısı olduğunu söylüyor. “Sokaktan geçerken bana ‘Futbol oynama çarpık olursun’ diyenler çok oluyordu. Ama ailem bana hep destek oldu. Bu yolda ilerlemeye devam ettik. Kadınlar her şeyi başarabilir. Ülkemizde erkek takımları UEFA’ya gittiği zaman tüm Türkiye bunu duyuyor, tüm kanallar bunu yayınlıyor. Ama bir kadın takımı gittiğinde bunu hiç kimse bilmiyor. Kadın futbolunun görünürlüğü yok. Liglerimizin ne zaman başlayıp, ne zaman biteceğini bilmiyoruz. Mesela milli takımımızın maçları bu seneye kadar yayınlanmıyordu. Bazı yorumcular kadınlara futbolun yakışmadığını söylüyor. Biz bunlara kulak asmıyoruz. Çoğu erkekten daha iyi futbol oynadığımızı düşünüyorum” diyor.
BUNLAR KIZ MI?
Betül Karaca, dört senedir Sarıyer Belediyesi Kadın Futbol Kulübü’nde oynuyor. Okul arkadaşlarıyla maç yaptığı sırada Sarıyer Belediyesi’nde görevli spor eğitmeni Didem İskender Sinir tarafından keşfedilen Betül başlarda özellikle ailesinin bu duruma alışamadığını söylüyor. “Biraz farklı bakıldı ilk başlarda özellikle ailem tarafından. Daha sonra maçlarıma gelip gördükçe gurur duymaya başladılar. Mesela maça gittiğimizde sahaya girdiğimizde “Bunlar kız mı?” gibi şeyler söyleniyor. Bu çok hoş değil. Ama hiçbir zaman pes etmedik. Bir erkek kötü bir oyun sergilediğinde ‘Kız gibi oynama’ yakıştırması yapılıyor. Buna tepki gösteriyoruz tabi. Kadınların nasıl futbol oynadığını merak ediyorlarsa gelip maçımızı izlesinler. Bir kere oyun sırasında sakatlandım ve hastaneye gittim. Doktor ne olduğunu sordu ben de futbol oynarken sakatlandığımı söyledim. Doktorun şaşkınlığını hala unutamıyorum. Bu stat bizim evimiz. Burada bir sürü maç izliyoruz.
BİZ KIZ NASIL BÖYLE OYNAR!
Altı yıldır futbol oynayan Gül Şahin ise “Futbola 2014 yılında başladım 2016 yılında Sarıyer Belediyesi’ne geldim. Biz futbola düşkün bir aileyiz. Ben de öyle başladım. Beni futbol oynarken görenler ‘Bir kız nasıl böyle iyi oynar’ gibi yorumlar yapıyordu. Bu bir övgü gibi görünse de aslında cinsiyetçi bir bakış açısı. Bizi överken bile bir kalıba sokuyorlar. Futbol tüm spor branşlarında olduğu gibi cinsiyete dayalı değil. Dili, dini, ırkı, cinsiyeti yok. Bu benim için bir tutku. Ama hiçbir imkanımız bir değil. Oynadığımız sahaların kalitesi bile aynı değil” diyerek erkek ligleri ile kadın ligleri arasındaki farka dikkat çekiyor.
ZORBALIĞA UĞRADIM
Aysel Zehra Çimen konuşmasına okul yıllarında uğradığı zorbalıkları anlatarak başlıyor, “Kendimi bir anda futbolun içinde buldum ve öyle büyüdüm. Ortaokulda çok zorbalığa uğradım. Çok dışlanıyordum. Futbol oynamak istediğimde beni aralarına almıyorlardı. Ben de onlara inat daha çok çalıştım. Tek başıma antrenmanlar yaptım. Liseye geldiğimde artık herkes kabullenmişti. Erkek ligi ve kadın liginde şartlar, imkanlar, ücretler hiçbiri eşit değil. Şortumuzun boyuna kadar yorum yapanlar oluyor. Buna bakacaklarına oynadığımız oyuna baksınlar.”
BAŞÖRTÜM ENGEL DEĞİL
Sema Baydur’un hikayesi biraz daha farklı. Futbol oynayan genç bir kadın olmanın yanı sıra başörtüsü takması nedeniyle çeşitli baskılara maruz kalan Sema, defalarca futbolu bırakmayı düşündüğünü dile getiriyor. “Ailem futbola başlarken hiç yanımda olmadı. Bu nedenle zaman zaman bıraktığım oldu. Futbol benim için bir tutku. O nedenle her ne kadar ailem oynamamı istemese de ben bırakmadım. Başörtümün de bana engel olacağını söylediler. Ama kesinlikle başörtüsü futbol oynamaya engel değil. Ailem şimdi maçlarıma ben çağırmadan geliyor. Artık başörtüsünün bir engel olmadığını herkes anladı. Bazı yorumcular kadınların futbolda olmamasıyla alakalı yorumlarda bulunuyor. Bizim formamız mavi ama bize pembe de çok yakışır” diyor.