Mersinli futbolcu yaşadıklarını anlattı
Mersin İdmanyurdu takımında kanseri yendikten sonra sahalara golle dönen genç futbolcu, neler yaşadığını anlattı.
Ailem, Almanya’da yaşıyor. Annem Nurcan, babam Ali nöbetleşe yanımda kalıyor, nöbeti ablalarım Dilek ve Alev devralıyordu. Kız arkadaşım Gizem Arslan, her zaman yanımdaydı. Onların sevgi ve desteği beni ayakta tuttu.
KADERİME RAZI OLUP İÇİME KAPANMADIM, HAYATA KÜSMEDİM
DOKTOR, “Kansersin” dedikten 8 ay sonra yeşil sahalara dönmeyi başardı. İlk maçında hem de ilk şutunda Ç.Rize’ye muhteşem bir gol attı. Berkan Afşarlı, ilham verici kanserle savaşını anlattı: “Bir sabah uyandığımda boynumda şişlik vardı ama herhangi bir ağrı ya da sızı yoktu. Kulüp doktoruna gidip, muayene oldum, verdiği ilaçları kullandım. Şişlik geçmeyince biyopsi yaptırdım. Zaten bir şeylerden şüpheleniyordum. Doktor, biyopsi sonucunu inceleyip, ‘lenf kanseri’ olduğumu söyledi. O anda sadece durdum. Çünkü böylesi bir şeyin başıma geleceğini hiç düşünmemiştim. Her şeyi bekliyordum ama bunu değil.
HERKESİN BAŞINA GELEBİLİR
Lenf kanserini ne olduğunu bile bilmiyordum. Araştırdım, sordum soruşturdum. İlaç tedavisiyle kanseri yenebileceğimi gördüm. Bu durum, benim için geçici bir sakatlık gibi bir şeydi aslında. Ailemde ya da yakın akrabalarımda kansere yakalanan kimse yok. Doktorum, bu kanserin ‘mevsimsel’ olduğunu ve herkesin başına gelebileceğini söyledi. Herkes gibi benim de başıma geldi.
ADETA EVE KAPANIP KALDIM
Hastalığım boyunca her gün yaptığım şeyleri yapamadım. Bu çok ağır ve üzücü bir durumdu. Hırslı bir futbolcuyum ve sert bir oyun tarzım var. Belki yeteneğim pek yok ama hırsım ve sertliğimle bu açığımı kapatıyordum. Sahaya çıktığımda tamamen farklı bir kimliğe bürünüyorum. Tüm enerji ve dikkatimi futbola veriyorum. İçimdeki enerjiyi futbolla açığa çıkartıyordum ama kanserle birlikte bunu yapamadım. Adeta eve kapanıp kalmıştım.
FUTBOL BENİM HAYATIM GİBİ
Enfeksiyon kapmamak için evden dışarı çıkmadığım gibi kalabalık ortamlara giremiyordum. Tedavi sürecim boyunca en büyük desteği ailem ve kız arkadaşımdan gördüm. Teknik heyet ve takım arkadaşlarım da bir an olsun beni yalnız bırakmayıp, sürekli bana moral veriyorlardı. Futbol benim hayatım. Kendimi iyi hissediyordum ama futbol oynayamıyordum. 6 ve hatta 7. kemoterapiden sonra eski formuma yeniden kavuşmak için kendimi zorladım.
ANNEM-BABAM NÖBET TUTTU
Etrafımda o kadar güzel ve iyi insanlar vardı ki, zor günlerimde onları yanımda görmek beni mutlu ettiği gibi moral da veriyordu. Ailem, Almanya’da yaşıyor ama annem Nurcan, babam Ali Afşarlı nöbetleşe yanımda kalıyor, sonra onlardan nöbeti ablalarım Dilek ve Alev devralıyordu. Adeta bir arkadaş gibi olan teyzem Gürcan Demirci’nin de çok desteğini gördüm. Kız arkadaşım Gizem Arslan, her zaman yanımdaydı. Kanseri yenmemdeki en büyük ilacım; aşk ve sevgiydi. Onların sevgi ve desteği beni ayakta tuttu.
KANSERLE DALGA GEÇTİM
Hastalığımla yani kanserle dalga geçtim. Kaderime razı olup, içime kapanmadım. Tam aksine hastalığımla mücadele edip, onunla adeta oyun oynadım. Bu hastalık içime işlediği gibi bir gün bitecekti. Buna inanıyordum. O yüzden hayata hiç küsmedim, moralimi her zaman yüksek tuttum. Kanseri yendim ama kontrollerim belirli periyotlarda devam ediyor. Yapılan son kontrolüm oldukça temiz çıktı ve her geçen gün daha da iyiye gidiyorum.
SAÇLARIMI KENDİM KAZIDIM
KEMOTERAPİ için hastaneye gidip, orada kansere karşı hayata tutunmaya çalışan insanları gördüğümde adeta kendimden utandım. Ve kendi kendime; ‘Berkan, sen hasta değilsin. Ben hastayım demeye hakkın yok’ diyordum. Kemoterapi için hastaneye gittiğimde orada kanser yüzünden saçları dökülen insanları görünce ben de saçlarımı kendim kazıdım. Oradaki insanlara belki de küçük de olsa bir saygı göstergesiydi bu.
HAYATA BAKIŞ AÇIM DEĞİŞTİ
BELKİ kötü bir dönem geçirdim ama tüm bu yaşadıklarım, hayatımda adeta bir dönüm noktası oldu. Kanser, benim hayata bakış açımı değiştirdi. Eskiden her şeyi kafama takar, en ufak şeyde mutsuz olabiliyordum. Zor toparlanıyordum. Ama artık hayatın değerini daha iyi anladım. Artık mutlu olmaya bakıyorum ve her şeyi çok fazla kafama takmıyorum. Yaşadığım andan ve yaşadıklarımdan mutlu olmaya çalışıyorum.
MAHKUMLAR GİBİ GÜN SAYDIM
TEDAVİ 8 ay sürecekti ve ben, adeta cezaevindeki mahkumlar gibi 8 ay boyunca günleri sayıp durdum. Her gün için bir çizgi atıyordum. Tedavim tamamlandı ve işte o an için benim için yeni bir hayat başladı. Adeta yeniden doğmuş gibiydim ve önümde adeta ikinci bir hayatın kapıları ardına kadar açıldı. Ailemin yüzüne sinen o mutluluk tablosunu görmek benim için yeni bir hayatın başladığının da ilk göstergesiydi.
KANSERİ YENDİM ŞİMDİ EVLENİYORUM
Hastalığımı yendiğimde yapacağım ilk şey, aşkla bağlı olduğum kız arkadaşım Gizem Arslan ile mutlu bir yuva kurmak yani evlenmekti. Bir hafta sonra da nişanımız var. Şimdiden çok heyecanlıyım. Gizem ile burada, Mersin’de tanıştık. Bir buçuk yıldır çok güzel bir ilişkimiz vardı. Kanser olduğumu öğrendiği ilk andan itibaren beni bir an olsun yalnız bırakmadı, hep yanımda oldu ve aramızdaki bağlar daha da güçlendi. Gizem, bana hayat arkadaşı oldu.
İLK ÇOCUĞUM ERKEK OLSUN
Biz 3 kardeşiz ve iki ablam var. Evlendiğimde ilk çocuğumun ‘erkek’ olmasını istiyorum. Evde hep ablalarıma söz geçiremezdim. Oğlumun da benimle aynı sıkıntıyı yaşamasını istemiyorum. O yüzden ilk çocuğum erkek olsun. Oğlumun benim gibi futbolcu olmasını açıkçası istemem. Çünkü zor bir meslek. Onun avukat olmasını isterim. Ama oğlum eğer futbolcu olmak isterse de onu destekler, yol göstermeye çalışırım.
FUTBOLDA ŞANS BANA HİÇ GÜLMEDİ
17 yaşına kadar, her şey çok güzeldi. Stuttgart’ta A Takım’a kadar yükseldim. Çapraz bağlarım koptu. Ben sakatlığımı atlatmaya çalışırken, kulüpte tüm dengeler ve de hocalar değişti. Her şeye sıfırdan başlayıp, yeniden mücadele etmek de kolay olmadı. Futbol, şans işi. Ne yazık ki, ben bu şansı yakalayamadım ama Mersin’e gelip de tam ‘Şansım açıldı’ derken, kansere yakalandım.
O GOLÜ HAYAL ETTİM
Maç öncesinde kafamda böylesi bir sahneye canlandırıyordum. O anda top ayağıma geldiğinde bir boşluk hissettim, içimde patlamaya hazır bir enerji vardı, o inançla vurdum ve gol oldu.
Topa ilk dokunmak çok farklı bir şeydi. Türkiye Kupası’nda 2-2 berabere kaldığımız Çaykur Rizespor maçında sadece 15 dakika sahada kalabildim ve attığım ilk şut gol oldu. Maç öncesinde kafamda böylesi bir sahneye canlandırıyordum. Ancak hayal etmekle gerçek hayatta bunu yaşamak çok farklı şeyler. O anda top ayağıma geldiğinde bir boşluk hissettim, içimde patlamaya hazır bir enerji vardı, o inançla vurdum ve gol oldu.
ÜZERİMDEN BÜYÜK BİR YÜK KALKTI
Golü attığımda biraz da üzüldüm. Çünkü kaleci o topa dokundu. O durum beni üzdü, keşke top doğrudan kaleye gitseydi. Top ağlarla buluştuğunda adeta üzerimden de büyük bir yük kalkmış gibi oldu. Kendimi bir bakıma gösterip, ispatlama fırsatı buldum. Golü attıktan sonra Bülent Hoca’ya gittim. Çünkü bana bu güveni vermiş ve bana inanmıştı. Beni maç öncesinde iyi motive etti, ben de attığım golle ona teşekkür edip, gol sonrası kendisine koşup sarıldım.
SÜPER LİG’DE OYNAMAK İSTİYORUM
Futbolu çok özledim ve şu anda arka adalemde ufak tefek sıkıntılar var. Sakatlığımı tamamen atlatıp, formamı yeniden kazanmak istiyorum. Mersin İdmanyurdu, Spor Toto Süper Lig’e çıkanı neredeyse bir yıl oldu ama ben, henüz ligde bir maçta bile oynayamadım. Artık oynamak istiyorum. Bu hasrete bir son vermek istiyorum. Takım olarak şuan bulunduğumuz yer bize yakışmıyor, bu takım ligde kalmalı ve daha iyi bir noktaya gelmeli.
FATİH TERİM’E İNANIYORUM
Her futbolcu gibi benim de ‘Euro 2016’da ay-yıldızlı formayı giyme hayalim var. Bu noktada Fatih Terim’e inanıyor ve güveniyorum. Çünkü Fatih Hoca, formayı adaletli bir şekilde dağıtan bir isim. Özellikle gençlere inanıyor ve bize güveniyor. Forma verildiğinde neleri başarabileceğimizi biliyor. Önce kendi takımımda forma giyip, Fatih Hoca’nın gözüne girmek istiyorum. İşim zor ama imkansız değil. Her şeyimi ortaya koyup, sonuna kadar savaşacağım.
BERKAN’IN HAYALLERİ
-Her futbolcu gibi benim de Beşiktaş, G.Saray ve F.Bahçe gibi Türk futbolunun devlerinde forma giyme gibi hayalim var.
-İngiltere’de Manchester United formasını giymek en büyük hayalim olurdu.
-Futbola 10 numara başladım. Sonrasında sağ bek, sol bek derken, liberoda bile oynadım.
– Gennaro Gattuso ile rakip olmak, onunla karşılıklı oynamak isterdim.
-Zinedine Zidane’ı kendime örnek alıyorum.