Trabzonspor'da tepeden tırnağa değişim

Trabzonspor Başkanı Muharrem Usta, sadece sportif değil, kurumsal açıdan da önemli mesajlar verdi.

"Sadece sportif ve ekonomik açılardan değil, köklü bir reform için göreve geldik, adım adım da ilerliyoruz. Elbette 1 günde olacak işler değil ama kararlılıkla devam edeceğiz. Altyapılar meselesine çok eğildik, çok radikal kararlar aldık. Kararlılık yolunda Ersun hocanın varlığı çok önemli, görev sürem boyunca beraberiz”

"İçinde olduğum süre boyunca şunu öğrendim ki, kulüplerin çözülemeyecek sorunları yok aslında. Ancak hep yanlış şekillerde çözümler aranmış. Siyasete gidilmiş birçok kez. Oysa ki tüm sorunları bitirecek adres, sorumluluğunu layıkıyla yerine getiren Kulüpler Birliği’dir. Onun da başkanı bir kulüp başkanı olmamalıdır”

‘Artık futbol aklı şart’

“Her noktada mantalite değişikliğine gitme arzusundayız. Bunu tepeden tırnağa yayma hedefimiz var. Sorunları zamana yaymak yerine çabuk çözümler üretmeye uğraşıyoruz. Örneğin pilot takımımız seçimlere malzeme olan bir yapıydı ve derneğini kapattık. Bu takımı da Ersun Hoca’ya emanet ettim. Pilot takım, U21, hepsi tek yapıya döndü. Bir de kurumsal futbol felsefemiz ne olmalı diye çok kafa yorduk. 2-3 oyun formatı belirledik. Altyapılarımız böyle çalışıyor artık. Bu şekilde amacımız şu altyapıdan üst tarafa alınan oyuncuların oyun felsefesi konusunda sorun yaşamaması. Her alt yaş kategorisinde başka oyun mantıkları olduğunda üst yapıya gelen çocuklar çok zorlanıyor...”

‘Bölgesel lig olmamalı’

“Bence Türkiye’nin altyapı sorunu kulüplerden çok sistem sorunu. Sistem için de federasyon ile görüştüm. Türkiye’de sistemi değiştirelim diye. Mesela bölgesel ligler oynanıyor. Bizim takım Karadeniz bölgesinde. Niye? Çünkü uzun seyahatler ve masraf olmasın istemiş yönetimler. O zaman da federasyon alın size mahalle işi diyor. Bizim takım gidiyor 15-0, 20-0 kazanıyor, güç dengesi bu çünkü. Sonra gazeteler yazıyor Trabzonspor 200 gol attı, 2 gol yedi. Ama bu iş belirleyici olmaktan uzak. Avrupa’nın birçok ülkesinde U21’ler 3. Lig’de oynuyor. A Takımı varsa en üst lige gelemiyorlar sadece.”

‘18 oyuncu sınırı felaket’

“Bizde Abdülkadir var bu sene, önemli bir yetenek ama 18’e giremiyor. Ya 18 diye bir şey nereden çıktı? Niye 18? Takım 23-24 kişi. Geçen CSKA-Spartak maçına gittim, Ersun Hoca yedek kulübesini gösterdi, 23-24 kişi var toplamda. Avrupa’da da böyle çok lig var. Şimdi hoca olarak 18 seçmek zorundasın, giremeyen yıkılıyor. Yazık, günah oluyor birçok gence. Hami ve jenerasyonunun çıktığı dönemlerde kulübe rakamları yüksekmiş, daha kalabalık yani. Ancak 18’e prim veriliyor ya kulüpte denmiş ki sayı 23’e çıkarsa primler artar. Ya kulüpler şunu yapamıyor mu, bizim maç primimiz bu kadar, 18’e değil 23-24’e pay et. Bazen o kadar basit çözülecek meseleler var ki... Ama benim yorumum şu; Türkiye’de sorunları genelde federasyonda buluruz. Ben 1.5 senedir bu işin içindeyim, Türkiye’de futbolla ilgili sorun, sıkıntı varsa hepsinin ama hepsinin bir tana sorumlu olduğu yer var o da Kulüpler Birliği. Kulüpler Birliği istesin her şeyi değiştirir, her şeyi düzeltir, her şeyi toparlar.”

‘Futbol siyasete gidiyor’

“Biz marka değerini düşürüyoruz televizyonlarda falan sonra, siyaset çöz. Paran yok, siyasete koş. Çok kötü bir düzen. Kulüplerin sorunlarını, ligi ve tüm işleri Kulüpler Birliği çözer, çözmeli. Bunun için de bir anayasa yazılmalı ve profesyonelleşmelidir.”

'Eşit olma ihtimali yok'

“Benim teşhisim şöyle; Kulüpler Birliği’nin başkanı, kulüplerden birinin başkanı asla ve asla olmamalı. Çünkü doğası gereği bir taraftır ve her takıma eşit durma ihtimali yoktur. Ayrıca bir güç yani. Kulüpler Birliği başkanı o sandalyenin verdiği güçle ayrıca güç elde ediyor. Genelde sene başında toplantılar yapılıyor. Sene sonu ve ortasında asla bu toplantılar yapılmıyor. Kulüpler Birliği’nin başkanının takımı, atıyorum benim olduğumu düşünün, Kayserispor ile oynadım. Hakem de hatalar yaptı. Kayseri başkanının isyan ettiğini düşün! Ben de Kulüpler Birliği başkanıyım. Ya da bir maçta ben konuştum. Bizi Rize’de doğradılar falan falan falan. Sonra geldik masaya Rize’nin başkanı ile aynı masadasın ve toplantıyı ben yönetiyorum. Ya da küme düşme hattında bir takımın başkanı oldu diyelim... Adam kendi derdiyle mi uğraşacak, genel futbol sorunlarıyla mı!”

‘Ersun hoca ile çok iyiyiz’

“Görev sürem boyunca her konuda çok kararlı ilerleyeceğiz. Mesela sportif ve altyapı açısından Ersun Hoca’nın varlığı çok önemli. Ben bitirene kadar benimle devam edecek. Ersun Hoca ile çok iyi anlaşıyoruz. Kendisi çok zeki bir adam, nerede duracağımızı iyi biliyoruz. Sportif tarafta da Asbaşkan Ahmet Çubukçu dümende. Bir yapı kurduk, idman seyretmeye dahi yöneticimiz gitmez. Ersun Yanal ile Ahmet Çubukçu da çok iyi anlaşıyor. Zor dönemde Ersun’un arkasında durduğum için kötü düşünceleri aştık. Kayseri maçından sonra Ersun’u aradım. Başkası olsa düşünür kızacak mı diye ama ben ona şunu söyledim: Everest’e tırmanırken dinlenme yerine gelmişiz... Olaya ben bir maçlık değil, sezonluk bakıyorum.”

'Karar verici kurul çözer’

“Tabi en kilit nokta hakemler ama karar vericileri kim olacak... 2-3 tane Türkiye’den, 3 tane de yurtdışından hakem verelim bir değerlendirme komitesine, her maçtan sonra değerlendirsin. Söylüyoruz ama sonra da diyoruz ki bunu kim uygulayacak? Bunu spor hukukunu bilen insanlar uygulayacak. İnsanlar sistemi yönetecek ama sistem yönetilirken bu insanlara müdahale edilmeyecek. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş buraya müdahale edemeyecek.”

'Hakemlerin itibarıyla oynamamalı'

“Her kulübün ya da bu futbol markasının en temel sorunu hakemler. Şimdi bir hastane düşünün. İnsan hasta olduğunda hiçbir şeyin anlamı yoktur. Sağlıktan daha değerli hiçbir şey yoktur ve gideceğiniz tek bir yer vardır o da doktor. Şimdi bu doktor hastane patronu tarafından sürekli tokatlansa, hastalar her gün bunlara küfür etse. Bu doktora en acil durumda gittiğinizde doktor size ne yaparsa yapsın doğru bir şey yapmamış demek. Yani ilk olarak doktorların itibarıyla oynamayacaksın. İçinde tabii itibarsız olan vardır ama oynamayacaksın. O zaman anayasaya yazacaksın. Hakemler en itibarlı kurum olmak zorundadır. Başkan ve yöneticiler, maçtan 24-48 saat sonraya kadar konuşamaz. Konuşursa ağır cezası şudur. Şimdi sorunları yazarsın 1- 2-3-4-5 diye. Hakemlere 25 bin TL verilemez. Olması gereken performans sistemi. Sen ver 5 bin lira fiks, sonra maç başı gösterdiği performansı ödüllendirmek üzere isterse 40 bine kadar çıksın.”

‘4 büyükler istesin yeter’

“Bir sistem de kulüplerin ekonomisine getirmelisin. Örneğin, kulüp yıllık gelirinin 2-3 katını harcamamalı. Harcarsa ne olacak, oyuncu almayacak. Böyle böyle iddia ediyorum performans da, başarı grafiği de yükselir. Ama bunları dediğim gibi önce 4 büyük kulüp, sonra da diğer kulüpler ve dolayısıyla Kulüpler Birliği isteyecek. İstesin her şey düzelir.”

Sonraki Haber