Kweuke: İçimdeki ses...

Çaykur Rizespor’un santrforu Leonard Kweuke, Kamerun'dan başlayıp Kardedeniz'e yolculuğuyla ilgili konuştu.

Çaykur Rizespor’un santrforu Leonard Kweuke, Kamerun’da başlayıp İran, Slovakya, Almanya, Çek Cumhuriyeti’nden geçen ve Karadeniz’in doğu ucuna ulaşan futbol yolculuğunu anlatırken, "İçimdeki ses beni bugünlere getirdi." dedi.

7 yaşında yetim kalan, ayakta kalabilmek için büyük zorluklar yaşayan ve annesinin desteğiyle futbolcu olan başarılı santrfor, “Çok büyük bir yetenek değildim ama kafamda her zaman ‘Sen çok çalışmalısın. Çok çalış, çok çalış ki yurt dışına çıkabilesin. Orada top oynayabilirsin’ diyen bir ses vardı. O sesi dinleyerek bugünlere geldim.” diye konuştu.

Babasını kaybettikten sonra, annemsiyle birlikte çok çalıştıklarını, sürekli bir şeyler satmaya uğraştıklarını belirten Leonard Kweuke, “Çünkü para kazanmak zorundaydık. Bu yüzden kolay zamanlar değildi benim için. Ufak bir işimiz olsun, para kazanabilelim diye kendi çapımızda bir şeyler yapıyorduk.” derken, futbolla ilgili de şunları söyledi:

“ANNEM BANA ÇOK YARDIMCI OLDU”

“Boş zamanlarımızda gençlerle ufak alanlarda aramızda top oynayabiliyorduk. O zamanlarda bulunduğumuz yerde profesyonelliğe çok yakın bir takım yoktu. Ben direkt Kamerun Genç Millî Takımı’na çağrıldım. Profesyonellik adımlarını da o devrede atmıştım. Annem bana çok yardımcı oldu. Okulu bırakmak çok zordu çünkü. O kadar kötü şartlarda inanılmaz önemliydi okula gitmek. Ve annem bana destek olunca ben de okulu bırakıp direkt futbola yoğunlaştım. Bana daha çok çalışmamı söyleyen ve arkamda duran insandı annem.

Kamerun Genç Millî Takımı’yla katıldığım bir turnuva sonrasında arkadaşlarım gibi güzel teklifler alamadım. Bana sadece İran’a gidebilme şansı doğmuştu. Ben de tercihimi İran’dan yana kullandım. Fazla bir seçeneğim yoktu. Elimde hiçbir şey kalmamıştı. Anneme yardım etmek zorundaydım.

İran’dan sonra gittiğim Slovakya’da çok iyi bir altı ay geçirdim. 16 maçta 11 gol atınca Eintracht Frankfurt’a gittim. Ancak Slovakya’dan Bundesliga’ya geçmek çok ayrı bir seviye. Oradaki çalışma farkı da beni biraz yordu açıkçası. Bu durum, hazır olmadığımı işaret ediyordu bana. Sparta Prag’da çok güzel üç sene geçirdim. Sadece son senemizde Avrupa kupalarına gidemedik. Sonuçta Sparta Prag çok büyük ve ciddi bir takım. Bu yüzden inanılmaz bir deneyimdi benim için. Ancak sonra bir şanssızlık yaşadım. Ceza aldım federasyondan.”

“HEP ÖZÜR DİLEDİM”

Hastanede yatan ve sakatlanmasına neden olduğu Radek Dosoudil’i sık sık görmeye gittiğini de belirten Leonard Kweuke, “Özür dilerdim her seferinde. O ise bana, ‘Fazla üzülmene gerek yok. Futbolda olan şeyler bunlar.’ derdi. Ama biliyorum üzgündü. O sakatlığı yaşamasaydı farklı teklifler vardı diğer ülkelerden. Bunu engellemiş olmam bile beni çok üzüyor.” derken, saha içindeki Leonard Kweuke’yi ise şöyle anlattı:

“Futbol oynarken benimle aynı işi paylaşan arkadaşlara karşı can yakıcı olmak istemem. Sadece her zaman karşılarında güçlü birisinin olduğunu hissettirmek isterim. Bazen topu korumak isterken rakip gelir ve benden topu almak ister. Bu durumda ister istemez dizim, dirseğim gidebiliyor rakibe.

Maç esnasında hocama karşı saygılı bir davranış yapmadım. Ama bu olayı atlatmamız gerekiyordu. Üzücü bir olaydı benim için. Hiç istememiştim. Hocanın bana güvendiğini ve sevdiğini düşünerek her zaman konuşmaya çalıştım. Hoca da hiçbir zaman kapılarını kapatmadı.
Süper Lig Avrupa’nın en iyi liglerinden bir tanesi. Çünkü maçlar yoğun bir tempoda geçiyor ve ben böyle yoğun tempoda oynanan maçlardan çok haz alırım. Bütün maçları her zaman iple çekerim ve burada olmaktan son derece mutluyum. Zor maçlar benim için çok daha keyiflidir.”

“İDOLÜM RONALDO”
İdolünün Brezilyalı Ronaldo olduğunu, her zaman onu örnek aldığını da belirten Leonard Kweuke, Türkiye Futbol Federasyonu Basın Departmanı tarafından hazırlanan TamSaha dergisine verdiği röportajda, “Bugün için ise Türkiye’de Eto’o ve Gomez’i, dünyada da Suarez’i çok beğeniyorum. Beni en çok zorlayan savunma oyuncusu ise Kasımpaşalı Titi oldu.” sözlerine yer verdi.

Sonraki Haber