''Beni azgın azınlık istemedi''
Fenerbahçe’de çalıştığı dönemde giydiği kıyafetten mimiklerine kadar her şeyi konuşulan, tartışılan, eleştirilen Kocaman, suskunluğunu bozdu.
Türk futbolunun yetiştirdiği en önemli golcülerden ve teknik direktörlerden biri. Hem Anadolu’da hem de 3 Büyükler’den Fenerbahçe’de yıllarca oynamış ve buralarda antrenör olarak çalışmış. Aykut Kocaman, bugünlerde Torku Konyaspor’un Süper Lig’in demirbaşları arasına girmesi ve Avrupa’da da boy gösteren bir takıma dönüşmesi adına temelleri atmaya çalışıyor...
Fenerbahçe’de çalıştığı dönemde giydiği kıyafetten mimiklerine kadar her şeyi konuşulan, tartışılan, eleştirilen Kocaman, Vatan'a konuştu, hem kendisinin hem Konya’nın hem de bir Anadolu takımının hikayesini anlattığını söyledi.
İşte o sözler:
‘İKİNCİ DEVRE RÜYA GİBİ GEÇTİ’
Geçen sezon Torku Konyaspor’u beklentilerin üzerine taşıyıp ligde 6. yaptınız. Bu başarınızın sırrı neydi?
"Göreve başladığımda 7. hafta bitmişti. 27 haftada 40 puanlık averaj yaptık. Çok basit bir cümlenin içinde ‘Geldik, sonra şu kadar puan topladık’ demek doğru olmayabiliyor. İlk 5 haftada 10 puan topladı takımımız. Şaşırtıcıydı. Maç başı puan ortalaması 2’ye geliyordu ki; bu şampiyonluğa oynayan bir takımın ortalaması gibiydi. Sonraki 5 maçın 4’ünü de gol yemeden bitirdik. Ama ardından kapkaranlık bir sayfa açıldı. 5 maçta 4 yenilgi, 1 beraberlik. 16 gol yedik. Bu da şaşırtıcı.
Sezonun 2. yarısında iyi idmanlar yaptık. Takımın direnci arttı. Güven unsuru da oluştu. 2. yarı iniş çıkışların ardından rüya gibiydi. 29 puan topladık. 17 maçın 8’inde gol yemeyip toplamda yediğimiz 13 golle en az gol yiyen takım olduk. Bu kadar gel-gitten sonra beni hem sevindiren hem de beklentilerimin üzerine çıkan bir takım olduk.”
‘KORKU TAHRİBAT YARATIYOR’
Konya artık futbol şehri oluyor. Sizlerin bu şehre katkısı nelerdir? Sıkıntılar yaşıyor musunuz?
"Türkiye Profesyonel Futbol Ligi 1959’da başladı. Konyaspor ise bu ligin sadece 15 sezonunda var. Ufacık sarsıntılarda ‘Eyvah, küme düşeceğiz’ korkusu yaşıyor. Bu dipten gelen korku, şehre ve takıma da yansıyor. Hem tahribat yaratıyor hem de güvensizlik. Öncelikle bunu aşmalıyız. Güç algısını, kökleşmeyi engelleyen bu. Çünkü bunu aşmadan üstüne ilave edilecek konular biraz köksüz kalıyor.”
‘Futbolda en büyük haz gol’
"Gol sevinçleri, daha doğrusu sevinmemeleri! Futbolu biraz mahallede oynamış biri bile futboldaki sihrin gol olduğunu bilir. En büyük haz budur. Ancak bir teknik direktörün esas işi golün ardından sevinmek değil, sonrasını planlamaktır. Gole tabii ki seviniyorum ama benden ziyade oyuncular, taraftar sevinecek. 2 örnek vereyim. Fenerbahçe’deyken G.Saray ile oynuyoruz, Alex’in golüyle 2-1 öne geçtik. Direkt ısınan Bekir’e koştum. Çünkü kafamda o dakikadan sonra ne yapabilirim var.
Diğeri, bu sezonun ilk haftasında Akhisar ile oynadığımız maçtan sonra dostlarım Dossa’nın golünü kastederek ‘Bir gole hiç bu kadar sevinmemiştin’ dediler. Oysa ki sevinmek için koşmadım yanına. Sarısı vardı ve tribüne gidiyordu. 2. sarıyı görmesin diye koştum.”
"Savunmazsanız kaybedersiniz"
"Futbol, Türkiye’de yanlış tarif ediliyor. Oyunu bilmeden insanları yönlendiren ve bundan nemalanan ‘azgın azınlık’ insanları yanlış yönlendiriyor.
Bütün sporların temelinde savunma var. Savunmazsanız, yenilirsiniz. Futbol, atak sırasında savunmaya, savunma sırasında atağa ihtiyacı olan bir oyun. Atak; savunma, savunma da atak yapmadan olmaz. Futbolu altı boş olan süslü cümlelerle tarif etmemek lazım.”
‘KURULLAR ADİL OLSUN’
“Aslan ihtiyacı olunca tavşanı büyük efor sarfedip avlıyor ya da tavşan kaçabiliyorsa kaçıyor. Güçlüden yana olanlar tavşanı zehirleyerek aslanın önüne getirmesin. Hakem, federasyon ve kurulların adil olmasında fayda var.”
‘İşime odaklıyım bu rağbet görmez’
“Fenerbahçe’de görev yaptığım dönemde azgın azınlık tarafından istenmeyen kişiydim. Ben işime odaklı insanım. Bu da pek rağbet görmüyor, istenen bir şey değil. Fenerbahçe teknik direktöründen daha fazla temas bekleniyor. İlişkiler zincirinde olmanız isteniyor. O zaman da sizin hep iyi taraflarınız öne çıkartılıyor. Ben bu yolu seçmedim. İnandığım şeyleri yapma yolunu seçtim.”
‘Eşofman giyiyorum, çünkü...’
“Sahaya niye eşofmanla çıkıyorum? İki cevabım var ama anlamak isteyenlere. Oyuncu grubuna diyorsunuz ki ‘Beraberiz, biziz.’ Sonra oyuncu bir bakıyor saha kenarında takım elbiseli bir adam. Mesajım şu: ‘Berabersek şekilsel olarak da bunu tamamlamamız gerek.’ Ayrıca kulübün sattığı bir ürün var. Fenerbahçe’de Fenerium ürünlerini giyiyordum, Konya’da da takımın sponsoru olan markayı. Çünkü bu firma takıma yardım ediyor.”
‘İlk maç 30’da ıslıklandık’
"Takımın başında 2. senem. Bu da beklentiyi yükseltiyor. Bu sezonun daha ilk maçı, 30. dakikada takım ıslıklandı. Sıkıntılı bir durum gördüklerinde bu yüksek beklenti, beraberinde protestoyu getirdi. Bunun temelinde düşme korkusu var. Konya 5 yıl ligde kalırsa bu durum değişir.”
‘Gülmemem sürekli pompalandı’
"Neden gülmediğim konuşuluyor? Çok ciddi dursam da aslında son derece kolay gülen, hayattan keyif alan biriyim. Ama sahada ne yapalım, gülücük dağıtarak mı dolaşalım! Bu anlattıklarım da anlamak isteyenlere, azgın azgınlığa değil. Medyanın içindeki bu azgın azınlık bunu sürekli pompaladı.”
Vatan