Papiss Cisse: Her zaman 'hazır ol'da yaşadım

Alanyaspor'un başarılı futbolcusu Papiss Cisse, sülalesi profesyonel asker olan Senegalli, her zaman 'hazır ol'da yaşadığını, ailesinin verdiği eğitim sayesinde doğru yoldan hiç sapmadığını ve bunun karşılığını aldığını söyledi.

Alanyaspor’un başarılı golcüsü Papiss Cisse, TamSaha dergisine açıklamalarda bulundu.

İngiltere’den Çin’e; Senegal’deki fakir insanlara yardım etme adına yatırım yapmak için gittiğini belirten Cisse, "Biz inanan ve insanlara yardım etmeyi seven insanlarız. Sanırım bu tarz ameller bizi sportif anlamda da başarıya ulaştırıyor" dedi.

Papiss Cisse’nin röportajı şöyle:

- 3 Haziran 1985 Dakar doğumlusun. Her şeyden önce Senegal’de nasıl bir çocukluk geçirdin? O yılları nasıl hatırlıyorsun?
"Çok mutlu, aktif bir çocukluğum oldu. Afrika’da ailem vardı her şeyden önce. Bu bizim için çok önemliydi. Annem, babam sağlıklı ve hayattaydı. Afrika’daki her çocuk gibi biz de sokaklarda koşar, oynardık. Ekonomik durumumuz çok çok iyi değildi ama Afrika’da alışılagelmiş fakir yaşam hayatımız da yoktu çok şükür. Babam her zaman benim süper kahramanımdır. Çünkü bizi doyurmak, iyi imkanları sağlamak için her zaman elinden geleni yaptı. O yüzden o benim süper kahramanım. Dediğim gibi, güzel bir çocukluğum oldu Dakar’da Çok mutluydum."

- Aileni tanıyabilir miyiz? Annen, baban, varsa kardeşlerin neler yapıyor? Ne işle meşguller?
"İki kız, iki de erkek kardeşiz. Annem ev hanımı, babam askerdi. Farklı şehirlerde görev yapıyordu. Biraz önce bahsettiğim gibi, bize her türlü imkânı sağlamak adına askerliğin yanı sıra farklı işlerde de çalışırdı. Benden büyük bir ablam var. Ben ailenin ikinci çocuğuyum. Ama babam iki kadınla daha evlendi sonrasında. Onlardan da kardeşlerim var. Dediğim gibi, güzel bir çocukluğum oldu. Babam sürekli şehir dışındaydı. Eve bizi görmek ve kazandığı parayı getirmek için gelirdi."

- Ailende senden başka sporla ilgilenen birileri var mı? Sendeki yeteneği ilk kim keşfetti ve futbolcu olman için seni bir kulübün kapısından içeri soktu?
"Ben ailenin sporla ilgilenen tek üyesiyim. Bizim bütün aile bireyleri profesyonel asker Amcalarım, dedelerim, herkes asker Sadece şimdi en ufak kardeşlerimden biri futbolcu olmaya çalışıyor. Onun dışında bizden başka kimse yok sporla ilgilenen Biz küçükken sokaklarda futbol oynardık. Bunu eğlence amaçlı yapardık. Fakat çevremdeki insanlar sürekli beni futbola yönlendirdi. Tek bir kişi yok aslında beni futbola yönlendiren ya da yeteneğimi keşfeden Biz Dakar’ın biraz daha iç kısımlarındaydık. Herkes bana, "Dakar’a git. Futbol kulüplerine git Akademilere git" diye tavsiyelerde bulunuyordu. 2000 yılında Dakar’da akademiye gittim. Deneme süreci oldu. İşler yaver gitti ve şimdi buradayım."

- Futbola Generation Foot takımında başladığını görüyoruz. Oradan da AS Douanes takımına geçtiğini görüyoruz. Senegal’de nasıl bir altyapı eğitimi aldın? Neler yaşadın?
"Bahsettiğiniz gibi futbola orada başladım ama ben Dakar’a geldikten sonra orada şöyle bir anlaşma yapmıştık: Ben burada üç ay futbol oynayacağım, üç ay içinde onlar bana Avrupa’dan bir takım bulacak. Eğer bulamazlarsa ben bu üç aylık süreçte sözleşmemi istediğim gibi feshedebilir ve bulduğum takıma gidebilirdim. Sağ olsun onlar da iyi iş çıkardı. FC Metz’e transferimi yaptılar. Benim orada çok ekstra bir altyapı çalışmam olmadı. Çok kısa bir süre oynadım ve Fransa’ya, Metz kulübüne transfer oldum."

- FC Metz’de B takımda başlayıp A takıma yükseldin. Sonrasında FC Metz seni AS Cherbourg, LB Chateauroux takımlarına kiraladı. Fransa günlerin nasıl geçti?
"Her Afrikalı futbolcu ya da Afrikalı insan olarak bizim için o değişim çok zor oldu. Çünkü 35-40 derecelik bir havadan; bir anda -10’a, -15’e geliyorsunuz. Bizim için hiç kolay olmadı. Tabii Afrika’daki kültürü, alışkanlıklarımızı bırakıp, bir anda Avrupa’ya gelmek hiç kolay değil aslında. Başlangıçta çok zordu. Futbol anlamında da bir noktada sakat gelmiştim oraya. Tedavi süreci geçirdim. Sizin dediğiniz gibi B takımındaydım. Daha sonra son 12 maçta 9 gol attım ve Metz’le profesyonel sözleşme imzaladım. Sonrasında dediğiniz gibi beni sürekli kiralık olarak gönderdiler. Gittim, geldim, gittim, geldim Kiralık gönderiyorlardı, tekrar dönüyordum ve bir daha kiralık gidiyordum. Daha sonra Metz 2. Lig’e düştüğünde orada oynadım. Takımı 1. Lig’e çıkarttıktan sonra beni tekrar kiralık gönderdiler. Döndüğümde sözleşmemin bitmesine iki yıl vardı sanırım. Yarım devre oynadıktan sonra Almanya’ya, Freiburg’a transfer oldum."

- Seninle birlikte Senegal’de futbola başlayan birçok arkadaşın futbolcu olamadı ama sen inanılmaz işler başardın ve bugün buradasın. O arkadaşlarına göre neleri farklı yaptın da bugün bu kariyere sahipsin?
"Şimdi biliyorsunuz her ülkede her kültürde çocuk yetiştirme şekilleri vardır. Ailelerin çocuklara verdiği terbiye, eğitim, kültür vardır. Diğer arkadaşlarımda o eksikti demeyeceğim. Fakat beni sürekli motive eden, amacıma ulaşmamda yardımcı olan şey, ailemin bana verdiği eğitimdi. Ailemden ayrı kaldığım zaman beni motive eden, başarıya ulaşmamı sağlayan en büyük etken, ailemin bana öğrettikleriydi. Şu ana kadar da o eğitimi üzerimde tutuyorum. Doğru yoldan hiç ayrılmadım, hiç sapmadım. Sapmalar olmadı benim hayatımda. Ama birçok arkadaşımda bunu gördüm. O yaşanan sapmalar aramızdaki farkı oluşturdu. Şu an bu konumdayım ve mutluyum. Gerçekten de aileme minnettarım. Az önce söylediğim gibi benim ailemde herkes asker. Ben öyle bir eğitim aldım. Evde sürekli hazır ol pozisyonundaydık. Bu bana avantaj sağladı."

- Freiburg’a transfer olduktan sonra adeta kendini buluyorsun. Freiburg ile bir tam, iki yarım sezonda 37 gol atma başarısını gösteriyorsun. Almanya sana neler kattı?
"Kariyerimi gözümün önüne getirdiğim zaman; ülke ülke, dönem dönem, yıl yıl gerçekten bazen gülümsüyorum. Fransa’dan Almanya’ya transferimde birçok kişi, "Yapamazsın. Çok zor. Çok dikkatli ol" gibi şeyler söylediler. Oraya devre arasında gittim ve o yarım sezon çok hızlı geçti. Tam bir adaptasyon süreciydi ama çok hızlı geçti. İkinci sezonda sizin de dediğiniz gibi kendimi buldum. "Papiss uçuyorsun" dedim kendi kendime. Gerçekten Almanya bana çok şey kattı. Farklı tecrübeler edindim. Çünkü oradaki kalite ve disiplin gerçekten yüksek. Mücadele daha da yüksek. Gerçekten Almanya bana büyük katkıda bulundu."

- Büyük başarın sonrası 13.5 milyon Euro bedelle İngiltere kapıları sana açıldı ve Premier Lig ekibi Newcastle United’a transfer oldun. İngiliz ekibinde çok başarılı sezonlar geçirdin. Premier Lig günlerini nasıl anlatırsın?
"Aslında hikaye Fransa’dan Almanya’ya olan transferimle hemen hemen aynı. Arkadaşlardan, "Çok zor olacak. Yapamazsın" mesajları Daha sonra dedikodular, "Papiss şimdi faka bastı. Kesin olmayacak. İngiltere Premier Lig Zorluk derecesi çok yüksek" Ama bu tarz şeyler beni motive eden unsurlardı. Gerçekten beni başarıya odaklayan, beni konsantre eden unsurlardı. Onlara çok teşekkür ederim ayrıca. Dediğim gibi, şu an kariyerime dönüp baktığım zaman gerçekten çok güzel anılarım var. Çok eğlenceli anlarım oldu. İngiltere’de futbol oynamak her futbolcunun isteğidir. Orası bana hem futbol adına hem de hayat adına çok şey kattı. Şu anda buradayım. Dediğim gibi, geriye dönüp baktığımda kariyerim başarılarla dolu. Her futbolcunun oynamak istediği bir ligde oynadım."

- 2016 yılında futbol hayatına çok değişik bir yön verdin ve 7.5 milyon euro transfer bedeli karşılığında İngiltere’den Çin’e transfer oldun. Shandong Luneng tercihini nasıl yaptın ve Çin’de neler yaşadın?
"Aslında bu kararı almak çok zor oldu benim için. Neden zordu? Çünkü artık İngiltere’deydiniz. Afrika’dan Fransa’ya gidişim kadar zor oldu. Ama oraya gitmek zorundaydım. O kararı çabuk almıştım. Fakat bu kararı almak benim için hiç kolay olmadı. Çünkü İngiltere’desiniz. Farklı bir yaşamınız var. Bir anda Çin’e gitmek çok sağlıklı bir karar olmayacaktı. Biliyorsunuz Newcastle United o zamanlar Premier Lig’den düşmüştü. Ben orada kalıp takımı Premier Lig’e çıkartmak istiyordum. Fakat birlikte çalıştığımız insanlar, kulüp tarafı, menajerlerim böyle bir karar aldık. Ben geriye dönüp bir baktım. Nereden geldiğimi hatırladım. Oradaki insanların yardıma muhtaç olduklarını düşünerek, İngiltere’den ve Çin’den kazanacağım parayı hesaplayarak, aradaki farkla Senegal’de bir yatırım yapmayı düşündüm. Öyle bir karar aldım. Senegal’de yardıma ihtiyacı olan insanlara, işe ihtiyacı olan insanlara iş kapısı sağlamak adına oradan kazandığım parayla yatırım yaptım. Bu karar beni motive etti. İşimi kolaylaştırdı. Daha sonra Çin’e gittim. Ama şu dönemde Çin’de geçen yıllarımı düşündüğüm zaman hiç de pişman değilim. Orada çok güzel günler geçirdim."

- Tam da bu soruyu soracaktım ben de Çin’de iki yıl geçirdin ancak istatistiklere baktığımızda performansının altına düştüğünü görüyoruz.
"Shandong Luneng kulübü gerçekten çok güzel insanların olduğu bir kulüptü. Ben oraya giderken iki yıllık sözleşmem vardı. Kendi kendime, "Gideyim, iki yıl oynayayım, sonra döneyim" dedim. Böyle bir planım vardı. O plan doğrultusunda hareket ettim. Orada gerçekten çok iyi insanlar vardı. Teknik ekip, personel, kulüp çalışanları herkes çok iyiydi. Hatta sözleşmemin bitmesine 6 ay kala yeni iki yıllık sözleşme teklif ettiler ama ailem İngiltere’de olduğu için onları çok özlüyordum. En azından, "Avrupa’ya yakın bir ülkeye gideyim" diye düşündüm. O yüzden oradan ayrılmak zorunda kalmıştım. Ama dediğim gibi, hiç pişman değilim."

- Geçen sezon yolun Alanyaspor ile kesişti. Transferin nasıl gerçekleşti? Çin’den Türkiye’ye gelme kararını nasıl aldın? Türkiye hakkında bilgin var mıydı? Burada nasıl bir ülke ve lig buldun?
"Çin’den döndükten sonra İngiltere’ye gittim. Orada bir takımla idmanlar yapmaya devam ettim. Oradaki hoca da sözleşme imzalamamı ve takımda kalmamı istedi. Transferimin bitmesine 15 gün kala biz sürekli Bursaspor ile dirsek temasındaydık. Ama Bursaspor olmadı. Son ana kadar konuştuk. Transferin bitmesine üç gün kala Alanyaspor teklifte bulundu. İngiltere’deydim. Menajerimle otururken ben birden, "Tamam ya Alanya’ya gidelim o zaman" dedim. Çok çabuk oldu. Onlar bile şaşırdı. "Emin misin?" dediler. Böyle bir karar verdik. Hızlı bir karardı. Transferin bitmesine iki gün vardı. Geldik bir anda. Şehri gördüm, başkanla tanıştım, kulübü gezdim. Sözleşme imzalama kararı aldım. Türkiye’yi daha önce duymuş, Türk kulüplerinden transfer teklifi de almıştım. Bir tanesi Sivasspor’du. Newcastle’da oynarken beni istemişlerdi. Fakat o zamanlar orada oynuyordum. Kariyerimi farklı bir ülkede geçirmek istemediğim için ilgimi çekmemişti. Türkiye’ye gelmeden önce elbette araştırma yaptım. Sonuçta dini İslam olan bir ülkeye geldim. Her şeyden önce bu beni mutlu ediyor. Burada iyi hissetmemi sağlıyor. Sokakta yürürken etrafınızda aynı dine mensup kişilerin olması, günde beş defa ezan sesini duymak beni gerçekten sakinleştiriyor ve mutlu bir insan yapıyor. Hayatınızı idame ettirirken aynı zamanda o mutluluğa da sahip olmak, vicdani mutluluğa da sahip olmak farklı bir durum. Avrupa’da uzun yıllar yaşayan bir insan olarak söylüyorum bunları. Burada gerçekten çok mutluyum. Türkiye çok güzel bir ülke. Yaşadığımız şehir çok düzgün. Kulübümüz çok düzgün. Bir futbolcu daha ne isteyebilir ki?"

- Geçen sezon 26 lig maçında 16 kez fileleri havalandırdın ve herkesin dikkatini üzerine çektin. Bu sezon da röportaj yaptığımız bugüne kadar 19 lig maçın ve yine 16 golün var. Performansın yine yukarı çıktı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsun?
"Cevaplarıma başlamadan önce şunu belirtmek istiyorum. Türkiye’ye geldiğim için çok mutluyum. İyi ki bu kararı vermişim. Elbette dediğiniz gibi işler yolunda gitti. Alıştım bir anda. Alışık olduğum ve istediğim bir çevre vardı etrafımda. Bu gerçekten beni mutlu etti. Performansım da yukarı çıktı. Sanırım Allah’ın sevdiği kuluymuşum. Elhamdülillah işler de yolunda gidiyor. Tabii biz inanan insanlarız. İnsanlara yardım etmeyi seven insanlarız. Sanırım bu tarz ameller bizi sportif anlamda da başarıya ulaştırıyor. Dediğim gibi Türkiye’ye geldiğim için çok mutluyum."

- Senegal, Fransa, Almanya, İngiltere ve Çin’den sonra Türkiye Süper Ligi’ni nasıl yorumlarsın?
"Baktığınız zaman farklı kültürler, farklı ligler Fakat gerçekten oynadığımız şey sadece futbol. O topla birlikte belli teknik, taktik anlayışın etrafında toplanıp mücadele ediyoruz. Modern futbolda ülkeler arasında çok farklılık yok. Sadece futbolcuların yetenekleri, konsantrasyon ve hızdan sonra yoğunluk anlamında bir fark var. O yoğunluk, antrenman şiddeti, maçın içindeki tempoda farklılıklar var. Onun dışında modern futbolda teknolojinin gelişmesiyle birlikte herkes bir noktaya odaklanabiliyor. Doğrular etrafında toplanıyor. O doğrular etrafında çalışıyor. Dışarıdan bakılınca Çin Ligi basit geliyordur. Ama anlatamam Orada olmanız lâzım. Ama dışardan ilk baktığımda benim için orası çok basit geliyordu. Avrupa’daki oyuncular için de Türk Ligi basitmiş gibi gözüküyor. Ama ben oynadığım bu iki sezon içerisinde aslında bunun ne kadar yanlış bir varsayım olduğunu anladım. Gerçekten Türkiye Ligi’nin mücadele gücü, tempo yoğunluğu çok yüksek. Aslında kalite yüksek. Türk futbolu gerçekten çok iyi bir seviyede. Ama insanların öngörüleri, önyargıları, farklı bakış açıları var. Fakat o ligde oynamadan, o anı yaşamadan anlamıyorsunuz tabii ki."

- Sezon doludizgin devam ediyor ve Alanyaspor başarısıyla dikkat çekiyor. Sezon sonu için nasıl bir hedefiniz var? Sence neler olur? Takımın havasını bize biraz anlatır mısın?
"Bizler inanan insanlarız, az önce de bahsettim. Kadere inanan insanlarız. Sonunda nerede olacağımızı Allah bilir. Onun takdiri. Biz oyuncular olarak sahaya çıkıp elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Her ülkenin futbol kulüpleri var. Futbol kulüplerinin seviyesi ve bu seviyede hedefleri var. Gördüğüm kadarıyla Türkiye’de büyük takımların haricinde bütün takımlar ligde var olma adına mücadele eder. Az önce de bahsettiğim gibi, mücadele oranı çok yüksek. Bu noktada biz şu an takımımızı ligde tutmuş durumdayız. Bundan sonrası bizim için bonus Biz hangi puanı alırsak o bizim için ligde bir üstte olmak adına bonus olacak. Biz zaten maç maç düşünüyoruz. Havaya girme durumunda değiliz. Belki de bu bizim işimizi kolaylaştırıyor. Umarım ligin sonunda iyi bir yerde oluruz. Çünkü çok iyi bir futbolcu grubumuz var ve çok iyi şeyleri hak ediyoruz."

- Teknik direktör Erol Bulut çok başarılı sezonlar geçiriyor. Kendisiyle nasıl bir ilişkin var?
"Takımla beraber Erol Hoca da çok parıltılı bir hoca haline geldi. Ama hocanın bunu kesinlikle hak ettiğini düşünüyorum. Sezon başladığı zaman kendisinden çok yakın bir hissiyat aldım. Zaten kendisi futbolculara çok yakın. Gerek iletişimi gerekse yabancı dillere hâkim olması işimizi kolaylaştırıyor. Onun yanı sıra bizi aksiyona ve hedeflere motive etmesi gerçekten çok önemli. Değişik, farklı ve güzel motivasyon araçları var. Bu bizim sırrımız olsun. İçimizde kalsın. Bizi hedefe ulaştıran bu motivasyon araçları. Gerçekten çok önemli unsurlar. İyi çalışıyoruz. Erol Hoca da bunu kesinlikle hak ediyor."

- 34 yaşında tecrübeli ama güçlü ve formda bir futbolcusun. Önündeki kariyer planını nasıl yapıyorsun?
"Kariyerimin nasıl ilerleyeceği konusunda söyleyeceğim tek şey, "Bakalım nasıl olacak?" Çünkü gerçekten farklı ülkelerde farklı tecrübeler edindim. Acaba sırada beni ne bekliyor diye ben de düşünüyorum. Düşünürken "Şu olsun, bu olsun" demiyorum, inanın bana. Benim yaptığım tek şey sahada yüzde 100’ümle çalışmak, elimden gelenin en iyisini yapmak ve Allah’ın bana takdir ettiği şeyi sezon sonunda almak. Benim yapabileceğim şey bu. Tabii 34 yaş dediniz. Yaş benim için sadece bir sayıdan ibaret."

- Kendimi 20 yaşında hissediyorum...
"Dediğim gibi, yaş benim için sadece bir sayıdan ibaret. Ben hala kendimi 20 gibi hissediyorum. Çok çalıştığım için belki de bu kadar iyi hissediyorum. Antrenmanlarda olsun, maçlarda olsun elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Hocanın ve takımın beklentilerini karşılamak için çalışıyorum."

- Bu sezon bir istatistiğin çok konuşuluyor. Bugüne kadar sekiz penaltı kullandın, sadece ikisini gole çevirebildin. Bu durumu nasıl yorumluyorsun?
"Ben profesyonel bir futbolcuyum, elbette bu soruya cevap veririm. Kaçınacağım bir konu yok. Aslında sanırım penaltı konusunda Türkiye’de şanslı değilim. Penaltıyı kaçırmak için değil, elbette gol atmak için kullanıyorum. Fakat Türkiye’de çok başarılı değilim. Ne oluyor, ne olmuyor hiç anlamış da değilim Çünkü daha önce çok gol attım penaltıdan. Sürekli bu şanssızlığı kırma adına deniyorum aslında. Takım arkadaşlarım da dikkat ederseniz topun başına geçtiğimde reaksiyon göstermez, topu benden almaya çalışmazlar. Bu şanssızlığı kırma adına bana yardımcı oluyorlar. Penaltıyı kaçırdıktan sonra kendime kızıyorum aslında. Arkamda maçı kazanma adına mücadele eden 10 kişi daha var. Onlar sahada gerçekten ekstra işler yapıyor, ekstra çalışıyorlar. Penaltıyı kaçırınca kendime kızıyorum. Hatta bizim futbolcu grubumuz var. Orada "Cisse sen ne kadar zor ve güzel goller atıyorsun. Atmaya devam et. Bırak penaltıyı diğer arkadaşlar kullansın" diye şaka yapıyoruz."

- VAR ülkemizde çok tartışılıyor. Senin VAR’la ilgili görüşlerin neler?
"Elbette teknolojinin gelişmesiyle birlikte futbol da bundan payını aldı. VAR’la alakalı farklı görüşler var. Bir takım insanlar geleneksel futbolu destekliyor. Bir kesim ise teknolojinin futbolun içinde olması gerektiğini, adaletin gerçekten sağlanması gerektiğini düşünüyor. Sahanın içinde çok farklı duyguları bir anda yaşayabiliyoruz. Aslında biz de yaşıyoruz o duygu değişimlerini. Golü atıyorsunuz, 10 saniye sonra golün iptal olması insana mutsuzluk veriyor. Ya da tam tersi olabiliyor. Biz de aslında sahanın içinde taraftarlarla birlikte o stresi ya da heyecanı yaşıyoruz. Ben geleneksel düşünen insanlar gibiyim. Akışın hızlı olması, natürel olmasından yanayım. Devam etmek bence daha sağlıklı. Fakat dediğim gibi, teknolojinin gelişmesiyle VAR’a ihtiyaç duyan bir kesim de var. Onlara da saygı duymak lazım. Ama ben tamamen gelenekselciyim."

- Ligimizde en beğendiğin golcüler kimler?
"Burak Yılmaz’ı çok beğeniyorum. Ligin iyi bir golcüsü. Aynı zamanda Çin’de de karşılıklı oynadık. Şanghay derbisinde iki kez karşılaştık. Zaten Türkiye’de kendisini kanıtlamış, ekstra bir şey göstermesine gerek yok. Sahada yaptıkları çok hoşuma gidiyor. Oyun stili çok iyi."

- Ligimizde seni en çok zorlayan oyuncular kimler?
"90 dakika ensenizde birinin nefesini hissetmek, sürekli sizi bozmaya çalışan birisiyle boğuşmak kolay değil. Arkanızda sürekli en az 1.80, 1.90 boyunda birisi var. Zorlanıyoruz tabii ki. Türkiye’de beni zorlayan çok oyuncu var. Hiçbirisine karşı kolay bir mücadele vermedim. Direkt şu oyuncu diyemem. Gerçekten herkes oynadığı maçın hakkını verdi."

- Kariyerinde en çok hangi oyunculardan etkilendin?
"Hatem Ben Arfa Onun yetenekleri beni gerçekten etkilemişti."

- Önümüzde Avrupa Şampiyonası var ve Türkiye de turnuvanın açılışını yapacak. Ülkemizde forma giyen bir golcü olarak Millî Takımımız sence bu turnuvada neler yapar?
"Elbette bu turnuvada olmak, oraya katılma hakkını kazanmak gerçekten takdire şayan. Orada mücadele etmiş bütün futbolcuları tebrik etmek lâzım. Özellikle Türkiye’nin zorlu bir gruptan çıkmış olması büyük başarı. Orada iyi işler çıkaracaklarına inanıyorum. Keza bizim takımımızdan da bir arkadaşımız var. Merih var biliyorsunuz. Çok yetenekli oyuncular var. Mutlaka orada güzel işler başaracak Türk Milli Takımı."

- Alanya’da nasıl bir hayatın var? Boş zamanlarında neler yaparsın? Hobilerin ve fobilerin neler?
"Alanya küçük, şirin bir şehir. İhtiyacınız olan her şeyi bulabilirsiniz. Deniz kenarında olmasından ötürü güzel mekanlar var. Güzel restoranlar, şık yerler var. Bizim de elbette gittiğimiz belli başlı yerlerimiz var. Toplanırız, şakalaşırız. Güzel ve eğlenceli geçiyor günlerimiz."

- Hobilerini ve fobilerini soralım...
"Ben sakin bir insanım. Hayatımı relaks yaşıyorum. Film izlemeyi çok severim. Yıllardır aileme uzak olduğum için ailemle konuşarak vakit geçiriyorum. İdmandan önce ve sonra ekstra çalışırım. Aslında günün 5-6 saati kulüpte geçer. Belli başlı bir fobim de yok."

- İki erkek çocuğun var. Golcü bir baba olarak oğullarına ne gibi tavsiyelerde bulunuyorsun?
"Tabii dışarıdan bakınca kazancımızdan dolayı çok şaşaalı bir hayat yaşadığımızı düşünüyor insanlar. Fakat içeride ne kadar çok çalıştığımızı ne kadar zor bir iş yaptığımızı öngörebilir ama tam olarak anlayamazlar. Çünkü hem mental hem fiziksel olarak günün her anında hazır olmak gerçekten çok kolay bir iş değil. Vücudunuzu yıllarca üst seviyede tutmak, onu antrene etmek çok zor. Dışarıdan çok güzel gözüküyor fakat bu gerçekten de zor bir iş. Ben futbol oynadığım için oğullarım da oynamak istiyor. Benim attığım gollerden sonra gol sevinçleri yapıyorlar. Hatta benim hiç hayatımda yapmadığım gol sevinçlerini yapıyorlar. Bir yerlerden görmüşler, bunu kendilerine entegre etmişler. Güzel oluyor. Tabii bizim şu an tek amacımız, olarak onların rahat etmesi ve iyi bir pozisyonda olması. Şimdi futbolcu olmak istiyorlar ve karar onların. Becerebilecekler mi, göreceğiz."

- Bizim unuttuğumuz senin eklemek istediğin bir şey var mı?
"Ben şimdi buradan bir kez daha şükürler olsun demek istiyorum. Yüce Rabbim bana bu pozisyonu bahşetti. Sizin aracılığınızla genç oyunculara çağrım olacak. Kesinlikle çok çalışsınlar. Hedeflerinden bir an bile olsa vazgeçmesinler. Kendilerini sürekli motive etsinler, güçlü tutsunlar. Futbolcu olmak aslında yetenekli insanlar için çok da zor değil. Sadece çok çalışıp beklesinler. Gerisi kader. Size de çok teşekkür ediyorum."

(İHA)

Sonraki Haber