''Seyirci neden gelsin?''

Duayen gazeteci Şansal Büyüka, merak edilen soruları yanıtladı..

Ortada belki de şaşırtıcı bir durum var. Geçen yıl koca bir sezon kendi sahasında 6 puan kaybeden Fenerbahçe, bu sezon 4 maçta 7 puan kaybetti. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Sevgili Bilal, gerçekten biraz abartılı bir durum var. Yanlış bir kadro yapılanmasına rağmen gene de abartılı bir durum var. Ama oynadığın her maçta gol yersen ki 7 maç 9 gol, bu da Fenerbahçe için alışılmış bir durum değil... Attığın gollere gelince  12 golün 8’ini iki maçta (Kasımpaşa’ya 5, Kayseri’ye 3) atıp, diğer 5 maçta sadece 4 gol bulursan, bu puan kayıpları, bu hayal kırıklıkları kaçınılmaz olur. Savunma yapamıyorsun, gol atamıyorsun. Fenerbahçe, transfer ayındaki yanlışların, Pereira  ile yeni sezona başlamanın, çok sağlam geri dörtlüsünü bozmanın, büyük ihtiyaca rağmen bir golcü ve bir orta saha ustası  almamanın faturasını erken ödemeye başladı... Yani “Ne ekersen, onu biçersin...”

Sizce şampiyonluk şansı hâlâ devam ediyor mu?
Bilal, Fenerbahçe’nin 8’er puan önünde üç takım var. Hadi Başakşehir’in kadrosunu bir tarafa koyuyorum. Beşiktaş ile Galatasaray kadrosu Fenerbahçe’den daha iyi... En önemlisi, Fenerbahçe’ye oranla çok daha iyi oynuyorlar. Hem rakibinin kaybetmesini bekleyeceksin ki, kaybetmiyorlar, hem de sen kazanacaksın ki, ne içerde, ne dışarda kazanabiliyorsun... Nasıl olacak bu iş?

Peki temel problem nedir?
Birincisi yanlış transferler, yanlış kadro yapılanması, işler kötü gittikçe gerilimin ve öfkenin artması, en  önemlisi “Kadıköy cehennemi”nde artık tribünlerin boş, takımın sahada “Öksüz” kalması...

Seyirci dediniz, size göre niye gelmiyor seyirci...
Bu takıma gelir misin? Kaliteli kadrosu yok. Israrla kötü oynuyor. Her maçta gol yiyor, -iki maç dışında - gol atamıyor, içerde-dışarda kazanamıyor. Niye gelsin seyirci... Ayrıca seyircinin büyük bir bölümünün Başkan’a kırgın ve kızgın olduğunu duyuyorum. Fenerbahçe Yönetimi’nin her şartta seyircinin gönlünü alması, onların eleştirisel yaklaşımlarına anlayış ve hoşgörü ile bakmaları lazım... Seyirci küser de, başkan ve yönetimin seyirciye kızma, seyirciye küsme hakkı olamaz. Bilal, iki hafta önce de yazdım: O muhteşem seyirci yoksa, Fenerbahçe’de her şey eksik...

Advocaat bu durumdan takımı çıkarabilir mi, işi toparlayabilir mi?
Advocaat, böyle sıkıntıları çok görmüş geçirmiş bir hoca... Ama bakıyoruz, dinliyoruz, adam çaresiz... Bazı oyuncuların Fenerbahçe’de oynayacak yetenekte olmadığını söylüyor. Adam daha ne desin? İki-üç adamın sakat diye oyuna kurtarıcı olarak Aatıf’ı sokuyorsan, bu kadronun yeterliliğinden, yeteneğinden, kalitesinden söz edemezsin.

Islıktan alkışa

Dursun Özbek de, Riekerink de Galatasaray seyircisine kendilerini kabul ettirdi. Başkana başlangıçta ıslıklar varken, bugün alkışlar varsa bu boşuna değil.

Galatasaray, Riekerink ile birlikte son 7 yılın en iyi başlangıcını yaptı. Hollandalı kendini ispatladı mı?
Bilal, hani derler ya, “tırnaklarıyla kazıya kazıya geldi” diye... Riekerink adeta tırnaklarıyla kazıyarak Galatasaray camiasına kendini kabul ettirdi. Muhalef edenler olsa bile, Hollandalıyı seyirci benimsedi... Ayrıca takım çok iyi olmasa da iştahlı oynuyor. 7 maçta 5 galibiyet, 2 beraberliği var, zirveye ortak... Ama kaleci Muslera, ligin en fazla kurtarış yapan ilk üç kalecisinden biriyse, ligdeki yenilmezliğe rağmen halen sorun var demektir.

Muslera dediniz, bu kurtarışlarla sanki “haksız rekabet” yaratıyor.
Doğru... Buna haksız rekabet yaratıyor demek yerine, Galatasaray’a çok büyük avantaj sağlıyor demek daha doğru olur. İyi kaleci, demek ki iyi yaşıyor, iyi çalışıyor, iyi oynuyor ve en önemlisi istikrarını bozmuyor. Bakıyorsunuz, özellikle bu sezon hatalı yediği gol sayısı, yazıyla belirteyim: Sıfır...

Bruma böyle devam ederse, dünya starı olur mu?
Bruma dünya starı olur mu bilemem ama Galatasaray bu sezon Avrupa sahalarında olsaydı Bruma’ya 20-25 milyon euroya alıcı çıkardı. Böyle giderse gene de çıkabilir. Hiç unutmam, Bruma’yı aldırdı diye Galatasaray scout ekibini yerden yere vurmuşlardı. Scout ekibi demek, bilinmeyeni, genci bulup çıkarmak demek... Şöhretleri zaten herkes tanıyor, herkes biliyor.

Biraz da yönetime dönelim. Riva-Florya derken Galatasaray düzlüğe çıkar mı?
Tanıdığım günden beri söylüyorum, Dursun Özbek önemli bir başkan... Havalı, civalı, gösterişli olmadığı için belki de beğenilmedi. Ama çok önemli adımlar atıyor. Galatasaray genel kurul üyeleri ne der bilemem ama mevcut yönetimlerin yaptıkları borçlardan sorumlu olmalarını kabul ettirebilirse, sadece Galatasaray’da değil, Türk futbolunda devrim yapar. Dursun Özbek de, Riekerink de Galatasaray seyircisine kendilerini kabul ettirdi. Seyirci her şeyi görüyor. Başkana başlangıçta ıslıklar varken, bugün alkışlar varsa bu boşuna değil... Islıktan alkışa; önemli...

Napoli ne oynarsa oynasın!

Napoli kadro olarak Beşiktaş’tan daha büyük bir takım değil... Beşiktaş iyi oynasın, Napoli ne oynarsa oynasın, Beşiktaş yenilmez... Yeter ki, bireysel hata yapmasın ve iyi oynasın.

Birkaç ay öncesine kadar Avrupa’nın büyük kulüplerinin transfer listesinde olan Aboubakar niye bu kadar suskun... Eleştirileri nasıl karşılıyorsunuz?
Aboubakar değil de bir başka çok önemli santrfor da gelse gene işi çok zordu. Camia seyirci alıştı bir kere... Demba Ba geldi, 25 golü  geçti. Gomez geldi, gene 25’i geçti. Bundan sonra Beşiktaş’a gelip 20’yi bulamayan golcüye dudak bükülür... Belli ki Aboubakar ciddi bir baskı altında... Ayrıca sordum , çok duygusal olduğunu söylediler. Bir daha bu kadar uzun süre suskun kalacağını sanmıyorum. Buna rağmen Demba Ba ile Gomez’i yakalar mı derseniz, onu da sanmıyorum...

Beşiktaş geçen yıl kadar iyi oynamıyor ama puan olarak geçen yıldan daha iyi durumda... Söz konusu 3 puansa gerisi teferruat mı?
Sevgili Bilal, Beşiktaş kendisi ile yarışıyor. Öyle de devam edeceğe benziyor. Elbette geçen yıl ortaya koyduğu futbol daha fazla zevk veriyordu. Rakip kale önünde kurduğu kısa üçgenler, baş döndüren pas trafiği, bu sene elbette yok. Buna rağmen Beşiktaş, Osmanlıspor ile birlikte bu ligin futbol adına en iyi işlerini yapan takımı...

Bu kadar önemli deplasman başarısında, stat yapımı nedeniyle üç yıl dışarıda oynamasının etkisi oldu mu?
Olmaz mı Bilal... Beşiktaş’ın bırak kendi sahasını, futbolcular yattığı yatağı unuttu. Ayrıca ciddi anlamda kaliteli ve geniş bir kadro var. “Kayseri maçında zorlandı” diyoruz,  kaleci Muammer’in sadece ilk yarıda kurtardığı tam 5 net pozisyon var. Düşün, bu maç Beşiktaş’ın “zorlandı” dendiği maç...

Beşiktaş, bugün Napoli önüne çıkıyor. Napoli kendi sahasında son maçını kaybetti. En önemli silahı Milik oynamıyor. Beşiktaş bu maçtan puan çıkarabilir mi?
Napoli kadro olarak Beşiktaş’tan daha büyük bir takım değil... Biz şansımızı hep rakip takım üstünden değerlendiriyoruz. Napoli’den önce Beşiktaş nasıl oynayacak ona bakalım... Benim iddiam şu: Beşiktaş iyi oynasın, Napoli ne oynarsa oynasın, Beşiktaş yenilmez... Yeter ki, bireysel hata yapmasın ve iyi oynasın.

Doğum sancısı gibi!

Trabzonspor’da sıkıntı sürüyor... Akhisar maçının ikinci yarısında iyi oynadı ama o da galibiyete yetmedi.
Trabzonspor’da sıkıntı yeni transfer edilen oyuncularda... Henüz kendilerini bulamadılar, takıma yeterli ve beklenen katkıyı sağlayamadılar. Ortada adeta temelden değişen bir takım var. Doğum sancısı gibi, kolay olmuyor bu işler... Ayrıca, her türlü günahı, yanlışı bu yönetimin üstüne yüklemenin  doğru ve vicdani olduğunu düşünmüyorum. Üç deplasmanda 8 gol yiyip, henüz gol atamayan Trabzonspor’da Ersun Hoca’nın bu hafta Galatasaray deplasmanına gelirken, ortaya daha dirençli bir takım çıkarması gerekiyor.

Haftanın öne çıkanları

Haftanın takımı: Bursaspor, Osmanlıspor, Gaziantepspor, Kardemir Karabükspor
Haftanın futbolcusu: Fatih Öztürk (Akhisar Belediyespor), Harun Tekin (Bursaspor), Fernando Muslera (Galatasaray), Muammer Yıldırım (Kayserispor), Charles Itandje (Gazianntepspor), Mehmet Topal (Fenerbahçe), Samuel Eto’o (Antalyaspor)
Haftanın teknik direktörü: Hamza Hamzaoğlu (Bursaspor), Mustafa Reşit Akçay (Osmanlıspor), İsmail Kartal (Gaziantepspor)
Haftanın hakemi: Fırat Aydınus (Bursaspor-Osmanlıspor)

Sonraki Haber