Emiliano Sala: İyi bir insan ve golü koklayan bir Güney Amerika savaşçısı
Fransa'nın Nantes kulübünden Premier Lig'in Cardiff City takımına transfer olan Emiliano Sala'nın bindiği uçak Salı akşamı Manş Denizi'nde radardan kayboldu. Arjantinli golcü için umutlar tükeniyor. Fransız futbol yazarı Erik Bielderman, Sala'nın hayatını ve futbol dünyasında...
*Fransa'nın Nantes kulübünden Premier Lig'in Cardiff City takımına transfer olan Emiliano Sala'nın bindiği uçak, bu transferden üç gün sonra*, 22 Ocak akşamı Manş Denizi'nde radardan kayboldu.
Futbolda olgunluk çağına erişen 28 yaşındaki Emiliano Sala için Cardiff'e transferi müthiş bir adımdı.
Transfer piyasası teknik olarak mükemmel olmasa da fiziksel özellikleri iyi, cesur ve çekici bu oyuncuyu tanımakta gecikmişti.
Sahada agresif, saha dışında ise sakin bir hayat süren Sala, detektif romanlarını seviyor ve tüm deplasman maçlarına yanında bir kitapla gidiyordu.
Aynı zamanda gitar da çalıyor, fakat sonradan öğrenmeye başladığı bu müzik aletini genellikle evinde bırakıyordu.
Nantes kentinde bir sabah onu bir kafede labrador türü köpeğiyle birlikte görmek mümkündü.
Fakat kader zalim.
Arjantinli golcü Emiliano Sala için umutlar tükeniyorNantes taraftarları bütün Ocak ayını Sala'nın takımdan ayrılmamasını umarak geçirmişti. Takımın eski menajeri Miguel Cardoso döneminde sorunlar yaşayan Sala'nın kariyeri Ekim ayında göreve başlayan Vahid Halilhodzic ile birlikte tekrardan yükselişe geçmişti.
Kendisi de Nantes'ın eski forvetlerinden olan Halilhodzic, çocukluğundan beri rol modeli Gabriel Batistuta olan Arjantinli golcüyü tekrardan canlandırmayı kendine görev edinmişti.
"O hassas bir genç adam. Kendine güvenmesi lazım, o yüzden önceliğim kendisine inanmasını sağlamak. Ondan sonra iki forvet olarak oturur konuşuruz" diyordu.
Sala da o dönemi şöyle anlatıyordu:
"Kulüp beni Galatasaray'a satmaya hazırdı ama ben burada kalıp çalışmayı tercih ettim. Pişman değilim çünkü Vahid ile sürekli konuşuyoruz ve düzenli bir şekilde gelişiyorum."
Cardoso yönetimindeki Nantes'ta Temmuz'dan Eylül'e kadar dört gol atan Cardoso, Halilhodzic yönetiminde Ekim'den Aralık'a kadar sekiz gol attı.
'İngiliz olsaydı Jamie Vardy olurdu'Sala öncelikle içgüdüleri güçlü olan bir forvet.
İngiliz bir futbolcu olsaydı Jamie Vardy olurdu: Açık alanları seven, kontratak oyununda takımın bir parçası olan canlı, hızlı ve aynı zamanda dirençli ve güvenilir bir futbolcu - gerçek bir Güney Amerika savaşçısı.
Fransız kulübü Niort'ta oynadığı zamanlar kendisine "Yerel Carlos Tevez" deniyordu.
Sala aynı zamanda ceza sahasında golü koklayan bir forvet. Kafa toplarında sıra dışı bir bitiriciliği var. Zamanlaması müthiş ve duran toplardan gelen ortalarda milimetrik kafa vuruşlarına imza atıyor.
Tekniğinde eksik bir şeyler olduğu bariz ancak yine de Premier Lig onun için yeni bir macera olacaktı.
Aslında kendi liginde kümede kalma mücadelesi veren bir takıma transfer olma konusunda şüpheleri vardı fakat Nantes başkanı Kita 17 milyon euroluk transfer ücretini cazip buldu.
Cardiff, Halilhodzic'in cilalayıp çok başarılı bir şekilde tekrardan futbol dünyasına kazandırdığı Sala'yı almak istiyordu.
Sala Arjantin'de San Fransisco, Cordoba'da bir akademide yetişmiş ve 20 yaşına geldiğinde akademinin Fransa'da ilişkili olduğu Bordeaux kulübüne transfer olmuştu.
Onu tanıyan herkesin ortak düşüncesi, iyi bir insan ve iyi bir takım arkadaşı olduğu yönünde.
Sala ile Caen takımında birlikte oynayan Felipe Saad, 22 Ocak günü yaptığı açıklamada "Cömert ve cana yakın bir arkadaştı. Futbolu bir takım oyunu olarak görüyordu. Çok sarsıldım" dedi ve ekledi:
"Cardiff'e transferi ona geç de olsa hak ettiği ünü getirecekti. Yeteneğinin kabul görmesini gerçekten hak ediyordu."
Sala'nın gelişimi kariyeri boyunca yavaş olmuştu. Bordeaux'da 23 yaşındayken hâlâ "gelecek vaat eden yetenek" gözüyle bakılıyordu kendisine.
Takım arkadaşları sahadaki tarzı nedeniyle kendisine takılıyordu. Bordeaux'nun yedeklerinde geçirdiği 2011-12 sezonundan sonra Fransa'nın alt liglerinde oynayan Orleans takımına kiralık gönderilmişti. O sezon 37 maçta 19 gol attı.
Sonrasında ise ikinci ligdeki Niort'a transfer oldu. O dönemki menajeri Pascal Gastieu'nun gözüne girememişti.
"Tekniği ancak yeterli diyebileceğim bir seviyedeydi. Fakat diğer her konuda iyiydi" diyordu:
"Cömert bir adamdı ve sahada asla pes etmezdi.
"Geliştirmesi gereken alanları vardı, özellikle de tekniği. Olgunluğa ortalama bir oyuncudan daha geç erişecek, görürsünüz."
Sala da o dönemde bu eleştirilere katılıyordu:
"Kafa vuruşlarım yeterince iyi değil, boyumun uzun olmasına rağmen. Bunun üzerine çalışmam lazım."
Bir sonraki kiralık dönemi Caen'deydi. Arjantin'in yanı sıra İtalya vatandaşı da olan Sala için sürekli takım değiştirmek kolay değildi. Sonunda Nantes'a yerleşmeye karar verdi ve beş yıllık bir sözleşme imzaladı.
Sala'nın burada kendini göstermesi uzun sürmedi. O dönem İngiltere Championship Ligi'nde oynayan Wolverhampton Wanderers, Nantes'a bir yıl önce 1 milyon euro karşılığında transfer olan futbolcuya 4 milyon euro önerdi.
Teklif kulüp başkanı Kita tarafından reddedildi.
Bu teklif Sala'yı heyecanlandırmıştı. "İkinci lig bile olsa İngiliz ligi" diye düşünüyordu. Ama diğer yandan da 26 yaşında bile İngiliz takımlarının sağlam defanslarına karşı oynamak için yeterince olgunlaşmadığının farkındaydı.
"Henüz Nantes tarihine geçecek bir oyun sergilemedim. Bir gün ayrılacaksam burada tarihe geçtikten sonra ayrılmak ve iyi hatırlanmak isterim" diyordu.
Birkaç gün öncesine kadar Sala'yı hâlâ Nantes'ta bir kafede köpeğiyle birlikte otururken görmek mümkündü.
Sonrasında takım arkadaşlarıyla vedalaştı. Ve Cardiff'e giden bir uçağa bindi.
Futbol tarihinin en büyük uçak kazaları