Yerli kanser ilacı çalışmaları umut vadediyor
İSÜMKAM’da (İstinye Üniversitesi Moleküler Kanser Araştırma Merkezi) gerçekleştirilen yerli ve yenilikçi kanser ilacı geliştirme çalışmaları umut vadediyor. Ulusal Kanser Haftasına özel açıklamalarda bulunan İSÜMKAM Müdürü Prof. Dr. Engin Ulukaya, ekibiyle birlikte yürüttükleri proje ve çalışmaları anlattı.
Ülkemizde ve dünyada en sık rastlanan hastalıklardan biri olan kanser, çağımızın vebası olarak anılıyor. İstinye Üniversitesi AR-GE merkezlerinde alanında uzman bilim insanları tarafından gerçekleştirilen çalışmalar umut vadediyor. Kanser kök hücre, 3-boyutlu kanser hücre kültürü, tümör farmakolojisi ve tümör biyolojisi alanlarında ileri düzeyde araştırmalar yürütülen İstinye Üniversitesi Moleküler Kanser Araştırma Merkezi’nde; kanser hastalarına moleküler onkoloji laboratuvar hizmetini sunmanın yanında yerli ve yeni kanser ilacı geliştirme çalışmaları devam ediyor. 1- 7 Nisan Ulusal Kanser Haftasına özel açıklamalarda bulunan İstinye Üniversitesi AR-GE’den Sorumlu Rektör Yardımcısı ve İSÜMKAM müdürü Prof. Dr. Engin Ulukaya, İstinye Üniversitesi Moleküler Kanser Araştırma Merkezi’nde gerçekleştirilen çalışmaları anlattı.
‘’Türkiye’de Sadece Bizim Gerçekleştirdiğimiz Testler Mevcut’’
İSÜMKAM’da hücre kültürü kanser modelleri konusunda çalışıldığını ifade eden Prof. Dr. Engin Ulukaya, ‘’Ağırlıklı olarak akciğer, pankreas, meme kanseri türlerini inceliyoruz. Türkiye’de sadece bizim gerçekleştirdiğimiz, canlılık ve sitotoksisite analiz yöntemleri mevcut. Amerika Kanser Enstitüsü’nde yapılan kanser ilaç etki değerlendirme protokolünün aynısını gerçekleştiriyoruz. Yani, klasik olarak bakılan IC50 değerlerinin yanısıra GI50, TGI, LD50 değerlerine de bakıyoruz. Ayrıca bu tür analizlerle testlerle ilgili birçok şehirde ve kurumda kurslar verdik. Ülkemizde faaliyet gösteren diğer laboratuvarlardan ayrıştığımız bu çalışmalar dışında; hücre ölüm mekanizmalarını oldukça detaylı bir şekilde gösterebiliyoruz. Daha önemlisi, in ovo olarak isimlendirilen bir yöntemi laboratuvarımızda kurduk, başarıyla kullanmaya başladık. Bu yöntem tavuk yumurtaları/embriyoları ile yapılan bir test. Son yıllarda kanser ilaçlarının etkisi bu yöntemle test edilmeye başlandı. Umut vaat eden ve deney hayvanı kullanımını azaltma potansiyeline sahip yeni bir test. Bu testi laboratuvarımızda başarıyla uygulayabiliyoruz.’’ dedi.
‘’Yerli Kanser İlacını Geliştirmek İçin Çalışıyoruz’’
Ekip olarak yerli kanser ilacını geliştirme çalışmalarına devam ettiklerinin altını çizen Ulukaya, ‘’Bu amaç doğrultusunda klinik öncesi çalışmalar yapıyoruz. Kanser kök hücresi üzerine yaptığımız araştırmalar da yoğun şekilde devam ediyor. Kanser kök hücreyi öldürebilmeyi başaran bir bilim insanı, bir değil on Nobel ödülünü hak eder. Çünkü bu hücre tüm kanser hücreleri içinde çok az sayıda olan, ilaçlarla öldürülmesi zor bir hücre. Hastanın yıllar sonra kliniğe tekrar geri dönmesine neden olan yeni tümörü veya metastazları oluşturabilen bir hücredir. Bu hücreye yönelik yeni ilaç bulma çalışmaları da merkezimizde sürmektedir. Hatta, Fransa ve İtalya gibi çeşitli Avrupa ülkelerinden ve ülkemizin birçok üniversitesinden laboratuvarımıza çeşitli iş birlikleri altında bileşikler gelmekte ve testleri yapılmaktadır.’’ dedi.
‘’Tümörü Yok Ederken Aynı Zamanda Hastayı Koruyacağız.’’
Yerli ve milli ilaç geliştirme çalışmalarımız doğrultusunda TÜSEB projesi sunduklarını ve kabul edildiğini belirten Ulukaya, ‘’Yenilikçi ilaç geliştirme çalışmaları alanında benim yönetici olduğum ve çok ümit verici bir proje. O projede Amerika patentli bileşiğimizle ilgili önemli bir eksiği tamamlamış olacağız. Böylece Faz 1, yani insana uyarlanabilir seviyeye gelmesini umuyoruz. Ülkemizde bu zamana kadar gerçekleştirilmiş onkolojik Faz 1 çalışması henüz yok. Yunanistan ve Hollanda’da yapılan deney hayvanı çalışmaları ve farmokokinetik, farmokodinamik çalışmalar ümit verici sonuçlara işaret ettiğinden başarılı bir ilaç adayı olduğunu düşünüyoruz. Metal temelli bu kanser ilaç adayı bileşiğin yenilikçi yönü, tümörü yok ederken hastaya zarar vermemesi olacak. Çünkü, deney hayvanı sonuçlarını göz önünde bulundurduğumuzda yan etkilerinin tolere edilebilir olacağını öngörüyoruz. Bugünlerde iki yeni bileşiğin de patent dosyasını doldurduk ve başvuru için hazırladık. Özellikle biri son derece ümit vaat edici gözüküyor; metastaz dediğimiz ve kanser hastasının asıl ölümüne neden olan süreci baskılama özelliğine sahip olduğunu bulduk. Patent başvurusunu zaten bu özelliğini esas alarak yapıyoruz. Metastazı durdurabildiğiniz takdirde, kanser hastası da aynı şeker hastalığında olduğu gibi onlarca yıl yaşayabilir.’’ sözleriyle hedefleri hakkında bilgi verdi.
‘’Küresel Boyutta Birçok Üniversite ile Aktif İş Birliklerimiz Devam Ediyor.’’
Tüm İstinye Üniversitesi AR-GE merkezlerinde ve laboratuvarlarında olduğu gibi İSÜMKAM’da da lisans düzeyinde öğrencilerin çalışabildiğini sözlerine ekleyen Ulukaya, ‘’Aktif olarak devam eden öğrenci projelerinin de yer aldığı merkezimiz; uluslararası, ulusal ve TÜBİTAK iş birliği çerçevesinde birçok proje yürütüyor. Akademik bilgiye verdiğimiz önem neticesinde ülkemizde de birçok üniversite ile ortak çalışmalar yürütüyoruz. Bununla beraber; küresel boyutta da kanser araştırmaları konusunda öne çıkan 7 üniversite ile aktif iş birliklerimiz devam ediyor. Bunlar: İtalya’da National Cancer Research Center, ABD’de MD Anderson Canser Research Center, İngiltere’de York Cancer Research Unit, İtalya’da Sapienza Universitesi, ve Yunanistan’da Thesally Üniversitesidir.’’ sözleriyle yapılan iş birliklerini anlattı.
‘’Çağımızın Biliminin Üretimine Katkı Yapacak Etkinlikler Gerçekleştiriyoruz’’
2020 yılı içerisinde 10 adet proje ve 29 adet yayın üreten özverili bir ekip olduklarını söyleyen Ulukaya, gerçekleştirilen diğer çalışmalar hakkında bilgi verdi: ‘’Çok üretken olduğumuz bu zaman dilimi içinde birçok etkinlik de gerçekleştirdik. Kanser Veri Madenciliği, Moleküler Kanser Zirvesi, Yapay zekâ Kursu ve 2. Moleküler Kanser Zirvesi gibi çağımızın biliminin üretimine katkı yapacak sempozyumlar düzenliyoruz. Önemli etkinliklerden biri olan 7. Multidisipliner Kanser Araştırma Kongresi iki ay önce düzenlendi. Bir diğer önemli etkinlik olan Yapay Zekâ Çalıştayı her sene yapılıyor. Aynı zamanda kanser araştırma grubumuz, ülkemizdeki Moleküler Kanser Araştırmaları Derneği’nin (MOKAD) yönetim kurulunu oluşturuyor. MOKAD, Avrupa Kanser Araştırma Derneğinin (EACR) üye ülke statüsünde bir dernek. Avrupa’daki EORTC Pathobiology grubunda da ülkemizden tam üye olan sadece bizim grubumuz. Bu vesileyle halkımıza da seslenmek isteriz; MOKAD’a bağış yapmayı düşünürlerse, internet sitesi üzerinden bağışlarını gerçekleştirebilirler. Böylece; kanser araştırma çalışmalarına katkıda bulunmuş olurlar. Böyle destekler çok önemli. Çünkü araştırmanın en önemli unsurlarını önce maddi kaynak, sonra insan gücü oluşturuyor.’’ dedi.