Türkiye'de uyuz vakalarında patlama

Prof. Dr. Selda Pelin Kartal, son iki yıldaki verilere göre uyuz vakalarının yüzde 50 arttığını söyledi. Uzman Dr. Arslan Yürekli ise ''Hasta uyuz kaptığını kabul edip bize gelmeli. Biz de ona tedaviyi vermeliyiz Daha sonra da hastanın o tedaviyi hakkıyla uygulaması gerekiyor. Bu da yetmiyor'' dedi.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dermatoloji Kliniği Eğitim ve İdari Sorumlusu Prof. Dr. Selda Pelin Kartal, uyuz vakalarında 2020 ile 2021 verileri karşılaştırıldığında yüzde 50 artış olduğunu ve artışın devam ettiğini bildirdi.

Kartal yaptığı açıklamada, 2018'den itibaren uyuz şikayetiyle hastaneye yapılan başvuruların artış gösterdiğini anlattı.

15 DAKİKALIK TEMASLA YAYILIYOR

Eskiye kıyasla bireysel vakalar yerine ailece hastaneye başvurular gördüklerini belirten Kartal, uyuz hastalığının bulaş yoluyla ve en az 15 dakikalık bir temasla yayıldığına dikkati çekti.

Kartal, hastalığın ortak yaşam alanlarında daha sık görüldüğünü ve Covid-19 salgını döneminde aile bireylerinin kapalı ve ortak yaşam alanlarında daha uzun süre vakit geçirmesinin bu artışta etkili olabileceğini ifade etti.

Ortak yaşam alanlarını kullanan herkesin risk altında olduğunu vurgulayan Kartal, "Bunun sosyokültürel düzeyle de alakası yok. Bulaş olması ve temas süresinin yeterli olması bizim hastalığı kapmamız için yeterli." dedi.

"ŞİKAYETİ OLMAYAN KİŞİNİN DE TEDAVİ OLMASI ÇOK ÖNEMLİ"

Uyuzun özellikle gece kaşıntılarıyla belirti verdiğine dikkati çeken Kartal, hastalığa yol açan parazitlerin el bilekleri, göğüs kısmı, gövde, bacak araları gibi sıcak alanlarda daha çok bulunduğunu bildirdi.

Aynı ortamda yaşayan birden çok kişinin benzer şekilde kaşınmaya başlaması halinde mutlaka uyuzdan şüphelenilmesi gerektiğinin altını çizen Kartal, bu durumda şikayeti olmayan kişinin de tedavi olmasının önemine dikkati çekti.

Kartal, tedaviye geç kalınması halinde aşırı kaşınma sebebiyle derinin hasar görebileceğini ve bunun da kişiyi enfeksiyonlara açık hale getireceğini belirterek, hastalığın günlük hayatı çok olumsuz etkilediğini söyledi.

Kartal, uyuzun bir halk sağlığı sorunu olduğunun ve kendiliğinden geçmediğinin altını çizerek, hastalığa yakalananların utanmaları ve kendi kendilerine internet üzerinden çözüm aramaları sebebiyle hastaneye geç başvurduklarını dile getirdi.

Almanya ve Hırvatistan gibi Batı ülkelerinde de uyuz vakalarında büyük artışlar yaşandığını kaydeden Kartal, "Bu bir bulaş olduğu için herhangi bir ülkede, herhangi bir zamanda ortaya çıkabilir. Türkiye'de 2020 ile 2021 verileri karşılaştırıldığında yüzde 50 artış yaşandığı görülüyor. Bunun tedavi edilmesi lazım. Aksi halde yayılmaya devam edecek ve bu giderek artacak. O yüzden bu konuda halkımızı uyarmak istiyorum." ifadelerini kullandı.

"TANI VE TEDAVİSİ ZOR DEĞİL"

Kuşadası Devlet Hastanesinden Uzman Dr. Arslan Yürekli ise uyuz hastalığına sebep olan parazitlerin deri altına kazdığı tünellerde yaşadığını ve tanı için çok küçük bir alandan örnek alındığını belirtti.

Tedavinin başarı sağlaması için vücudun her alanını kapsaması gerektiğini anlatan Yürekli, "Tedavide bütün aile disipline girmezse başarısız oluyoruz." dedi.

Yürekli, tedavi sürecinin normal şartlar altında bir ay kadar sürdüğünü belirterek, "Ailede çocuk varsa biraz sıkıntı yaşıyoruz. Çünkü tedaviye uyum biraz daha azalıyor." diye konuştu.

Uyuz parazitlerinin insan vücudu dışında da 36 saate kadar yaşayabildiğini aktaran Yürekli, sürekli kullanılan eşyaların özel ilaçlarla temizlenmesi ve çamaşırların da 60 derecede yıkanması gerektiğinin altını çizdi.

Yürekli, uyuz tanı ve tedavisinin zor olmadığını dile getirerek şöyle konuştu:

"Hasta uyuz kaptığını kabul edip bize gelmeli. Biz de ona tedaviyi vermeliyiz Daha sonra da hastanın o tedaviyi hakkıyla uygulaması gerekiyor. Bu da yetmiyor. Hastanın evdeki kişilere bu tedaviyi kabul ettirmesi gerekiyor"

Sonraki Haber