Koronavirüsün vücuda giriş kapısı bulundu!
Farklı ülkelerden birçok bilim insanının yaptığı araştırmaya göre, burundaki iki hücre tipi, yeni tip koronavirüsün vücuda ana girişi kapısını oluşturuyor.
Yeni bir araştırma, özellikle burundaki iki özel hücrenin yeni tip koronavirüs SARS-CoV-2'nin vücuttaki başlangıç enfeksiyon noktası olduğunu ortaya koydu. Bilim insanları, burunda mukus üreten goblet ve siliyer hücrelerinin, koronavirüsün hücrelerimize girmek için kullandığı en önemli iki proteinin yoğun konsantrasyonuna sahip olduğunu buldu. Araştırmanın sonuçları 23 Nisan'da Nature Medicine adlı dergide yayımlandı.
Araştırma ekipleri, virüsün yayılmak için kullandığı ACE2 ve TMPRSS2 adlı proteinleri hangi hücrelerin içerdiğini ortaya çıkarmak için akciğer, burun, göz, bağırsak, kalp, böbrek ve karaciyer hücreleri üzerinde incelemeler yaptı.
İngiliz WellcomeSangerEnstitüsü’nden araştırmanın sonuçlarını kaleme alan yazarlardan Waradon Sungnak "Araştırma, burunda mukus üreten goblet ve siliyer hücrelerin, bu iki proteinin en yüksek konsantrasyonlarına sahip hücreler olduğunu ortaya koydu" diye konuştu. Sungnak "Bu da, bu hücrelerin virüsün birincil enfeksiyon yolunu oluşturduğu anlamına geliyor" açıklamasında bulundu.
Araştırmaya Almanya‘dan katılan Max Delbrück Merkezi, söz konusu iki proteinin, gözdeki kornea hücreleri ile bağırsak mukozasında da bulunduğunu bildirdi. Bunun virüsün bir başka enfeksiyon yolunun da göz olduğu anlamına geldiği belirtildi. Ayrıca virüsün dışkı yoluyla ve ağızdan yutarak da bulaşma potansiyeli olduğu kaydedildi.
Bununla birlikte araştırmaya göre COVID-19 hastalarının yüzde 20’si çeşitli kalp sorunlarından muzdarip. Koronavirüsün kalpte de yerleştiği noktalar bulundu. Ancak virüsün doğrudan kalbe zarar mı verdiği yoksa bunun bir ikincil bir efekt mi olduğu, henüz netlik kazanmadı.
Araştırma, Almanya’dan Max Delbrück Moleküler Tıp Merkezi (MDC), İngiltere’den Wellcome Sanger Enstitüsü, ABD’den HumanCellAtlasLung BiologicalNetwork, Fransa’dan Cote d'Azur Üniversitesi ve Hollanda’dan Groningen Üniversite Hastanesi’nden bilim insanları tarafından yapıldı.