İnfertilite 10. Avrupa Androloji Kongresinde masaya yatırıldı
10. Avrupa Androloji Kongresi bu yıl 11-13 Ekim tarihleri arasında Macaristan’da yapıldı.
Erkek infertilitesindeki en son gelişmelerin ele alındığı kongreye dünyanın değişik ülkelerinden çok sayıda bilim insanı katıldı. Kongrede çalışmalarını sunan ve özellikle azospermi, sperm kök hücresi konusunda yapılan çalışmaların oldukça umut verici olduğunu söyleyen Üroloji Uzmanı Kaan Aydos, 10. Avrupa Androloji Kongresi’ni değerlendirdi.
“Anlaşılan o ki, artık sperm analizi ve birkaç kan tahlili gibi klasik tanı yöntemlerinin değişmesi gerekiyor. Buna paralel olarak da tedavi seçenekleri artmakta. Kongrede üzerinde durulan en dikkat çekici konulardan birisi oksidatif stres ve sperm DNA hasarlarının önemi oldu. Özellikle tüp bebek başarısızlıklarında bu yönde araştırma ve tedavi yapılmasının gebelik şansını anlamlı derecede artıracağı vurgulanmakta.
Ayrıca, sperm sağlığını yakından ilgilendiren 2 yeni konunun da çocuk sahibi olamayan çiftlerin takibinde mutlaka yer alması gerektiği anlaşılmakta. Bunlar spermin Proteomik ve Metabolomik fonksiyonlarını ilgilendiren çok yeni ilgi alanlarıdır. Henüz tam çözümlenememiş olmakla birlikte, sunulan çalışmalar infertil erkeklerin tedavisinde çok yeni alternatifleri de beraberinde getirmekte. Biz bu konuda uzun süredir çalışmaktaydık ve sonuçlarımız da bu yönde önemli katkılarda bulundu. Özellikle sperm kök hücrelerini besleyen Sertoli destek hücreleri ve spermin enerji kaynağı olan mitokondrisine ait bozuklukların sperm üretiminde aksamalara neden olduğu yönündeki bulgularımız yeni tedavi arayışlarını ciddi anlamda yönlendirecek özelliktedir.”
Kök hücre konusunda ise son derece ilginç gelişmeler olmakta. Bunlardan bir tanesi daha önce değişik nedenlerle dondurularak saklanan sperm kök hücrelerinin daha sonra laboratuvar ortamında canlandırılması ve tekrardan testise nakledilmesidir. Ancak daha ilginci bir anlamda 3-boyutlu biyo-yazıcı kullanılarak oluşturulan testis iskeleti üzerine ekilen kök hücrelerin olgun spermlere dönüşmesidir. Her ne kadar bunların hepsi de deneysel çalışmalar olmakla birlikte, gelecekte bizi neyin beklediği konusunda geniş bir ufuk sağlamakta. Bu konudaki gelişmeleri yeri geldikçe sosyal medyada paylaşacağım.
Netice olarak görülüyor ki, çocuk sahibi olamayan azoospermi ve sperm değerlerinde bozukluk bulunan erkeklerin tedavisi üzerinde yoğun araştırmalar yapılmakta. Bu yeniliklerin kendi tedavi programımızda hastalara sunulması, erkek infertilitesi konusunda çok sayıda çifte umut verecektir.