Akciğere yayılan tümörlerde uygun hastalarda cerrahi gündeme gelebiliyor
Sekonder akciğer kanserleri başka organlarda bulunan tümörlerin akciğere de yayılım yapması ile ortaya çıkar. Multidisipliner tedavi yaklaşımı bu gibi tümörlerde cerrahiyi mümkün kılabiliyor.
Başta kolon kanseri olmak üzere, meme kanseri, böbrek kanseri ve daha pek çok kanser türü ilerleyen dönemde akciğere metastaz yani yayılım gösterebiliyor. Akciğere metastaz yapmış olan bu sekonder kanserler yayılım durumuna bağlı olarak uygun hastalarda multidisipliner tedavi yaklaşımı ile cerrahiyi mümkün kılabiliyor. Konu ile ilgili bilgi veren Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Özkan Demirhan,” Akciğer tümörleri primer ve sekonder olmak üzere ikiye ayrılır. Primer akciğer kanserleri başka organlardan yayılım yapmamış olan kanserler olup tümör akciğerden kaynaklanmaktadır. Sekonder akciğer kanserleri ise başka organlarda bulunan kanserlerin akciğere de yayılım yapması ile ortaya çıkar. Akciğer vücudumuzun hedef organıdır. Basit tabiri ile hiçbir organın kanı yoktur ki, akciğere uğramadan geçmesin. Akciğer tüm tümörlerin ekim sahası gibidir” dedi.
Sekonder akciğer kanserinde ameliyat şansının gündeme gelebileceğine değinen Doç. Dr. Özkan Demirhan,” Sekonder akciğer kanseri olan uygun hastalarda ameliyat gündeme gelebiliyor. Bu hastalar genellikle onkolojik tedavi gören hastalar oluyor. Takip altındaki hastalar olduklarından dolayı çoğunlukla ameliyata uygun olabiliyorlar. Tabi onkolojik tedavi ile geldikleri için genel durumları bazen iyi bazen de kemoterapiye bağlı olarak değişik şekilde bozulmuş olabiliyor. Cerrahide en önemli kriter ise akciğer haricinde başka bir organda metastaz yani yayılım olmamasıdır. Son zamanlarda kolon kanseri ve pankreas kanserlerini hariç tutulmuştur çünkü bunlarda karaciğer metastazı da sık görülmektedir. Karaciğer metastazının olması durumunda dahi buradaki tedavi gerçekleştikten sonra akciğerdeki metastaz da ameliyat edilebilir. Ancak cerrahi için akciğerdeki lezyonların metastazla uyumlu olması, primer tümörle karışmaması ve vücudun sağlıklı olması gerekir. En sık kolon kanserleri metastaz yapan tümörlerdir. Böbrek kanserleri ve özellikle böbrek kanserlerinin kemoterapi etkisi daha sınırlı olduğu için diğer tümörlere göre akciğerdeki lezyonun rezeksiyonu çok önem arz ediyor. Meme kanseri yine aynı şekilde. Meme kanserlerinde kemoterapik ajanlar geliştiği için koordineli çalışılarak onkolojik tedavi sonrası kalan akciğer lezyonları ameliyat edilebilir. Özelikle kemik ve yumuşak doku kanseri, ameliyat edilebilir. Genç erkeklerde görülen testis tümörleri, maling melanom gibi kanserlerin akciğer metastazları da ameliyat edilebilir kanserler arasında. Baş boyun tümörlerini akciğerdeki hücre tipi ile aynı olsa bile bazen metastaz olarak da değerlendirebiliyoruz. Kadın hastalıklarından da over tümörleri ve rahim tümörleri de metastaz yapabiliyor. Pankreas kanserleri seçilmiş vakalarda karaciğer metastazı ile beraber akciğer metastazı da yapabiliyor. Ameliyattan önce tüm bunlara bakılıp hasta uygunsa ameliyatı planlanıyor” şeklinde konuştu.
Cerrahi tedavinin başarısı arttıran faktörler
Cerrahi tedavinin başarısını arttıran faktörlere değinen Demirhan,” Burada cerrahi tedavinin başarısını arttıran bazı faktörler vardır. Bunlara değinmek gerekir. Metastaz her zaman için daha kötüdür primer akciğer kanseri cerrahi açısından daha avantajlıdır. Çünkü primerde tümör tek yerdedir ve bu hastalar şanslıdır ama metastaz vücudun başka bir yerinden akciğere yayılım yapmıştır. Dolayısı ile metastaz yapmamış hastaların iyileşme şansı daha fazladır ama diğer taraftan primer akciğer kanseri olup da ameliyata uygun olmayan hastalar sekonder akciğer kanseri olup ameliyata uygun olan hastalara göre daha şanssızdırlar. Bu hastaların genellikle şikayetleri olmaz ve durumları takiplerde ortaya çıkar. Ana solunum yollarında bulunan tümörler şikayet verir. Bunlar da nefes darlığı, öksürük, balgamdan kan gelme gibi şikayetlerdir. Hastanın geldiği zaman en eski filmlerini getirmesini isteriz. Bazen geriye dönük incelediğimiz zaman oradaki nodülün sayısının arttığını veya eskiden beri olduğunu ya da çok sayıda olup olmadığını görürüz. Dolayısı ile hasta hikayesi çok önemli. Genelde kemoterapi ve radyoterapi görmüş ya da cerrahi geçirmiş hastalardır. Ameliyat öncesi değerlendirmemiz ise akciğer kanserinde olduğu gibidir. Solunum kapasitesini, kalp kapasitesini, hastanın ekstra hastalıklarını değerlendiririz. Bunların genellikle kapalı mı açık ameliyat mı tartışmaları olur. İki görüş vardır bu konuda. Bir tanesi açık cerrahi diğeri de kapalı cerrahi. Hastanın ve lezyonun durumuna göre ameliyat şekli tercih edilir. Ameliyat defalarca yapılabilme şansına sahiptir. Bir akciğer tamamıyla alınabilir gerekirse. Her iki taraftaki lezyonlar aynı anda ameliyat edilebilir. Bu aşamadan sonra hasta onkolojik tedavilere devam edebilir. Multidisipliner bir yaklaşım burada da söz konusu. Uzun sağ kalımı belirleyen faktörler hastanın tümörden tamamen temizlenmesi ile alakalı. Nodül sayısının az olması yani metastaz sayısının az olması, hastalıksız geçen dönemin uzun olması, lenf nodu metastazının olmaması, tümörün ikiye katlanma zamanının (Tümör doubling time) uzun olması sağ kalımı etkileyen faktörlerdir. Primer tümörden akciğere metastaz yapan bir süre vardır o süre ne kadar uzunsa hastanın sağ kalımı o kadar uzun olur. Tümör boyutunun artışı, tümörün yavaş ilerleyen bir tümör olması da sağ kalımı etkileyen diğer faktörlerdir. Tamamen iyileşme hastadan hastaya değişebiliyor. Unutulmamalıdır ki, hastalık yok hasta var. Multidispliner yaklaşım, düzgün takip ve kontroller, hastanın hayat motivasyonu sağ kalımı önemli ölçüde etkiliyor. Bu konuda çok örnek hastam var” ifadelerini kullandı.