''Akciğer kanseri tedavisi kişiye özel planlanmalıdır''
En sık görülen ve ölümcül kanserlerden biri akciğer kanserinin çevre kirliliğinin de artması ile birlikte daha ciddi boyutlara ulaşacağı tahmin ediliyor. Uzmanlar ise akciğer kanserinde erken tanıya dikkat çekerken tedavilerin kişiye özel olarak planlanması gerektiğinin altını çiziyor.
Akciğer kanseri tedavisinde kişiye özel tedavi modelini anlatan Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Özkan Demirhan,“ Akciğer kanseri en sık görülen ve ölümcül kanser türlerinden biridir. Akciğer kanseri tedavisi her zaman kişiye özel olmalıdır. Cerrahi tedavi de cerrahi sonrası onkolojik tedaviler de kişiye özel olarak planlanır. Standart gibi görünse de bu tedaviler kişiye özel bazı faktörler vardır. Bu faktörleri sıralamak gerekirse; genetik testlerin yapılması, kişinin beslenme şekli ve şartları, kişinin psikolojisi gibi durumlara göre tedavi şekli değişmektedir. Akciğer kanserinin artışında çevresel faktörlerin günden güne bozulması, hava kirliğinin artması, tütün ve tütün ürünlerinin daha özendirici hale getirilmesi akciğer kanseri oranlarını arttırmaktadır.” dedi.
Multidisipliner tedavi yaklaşımı ileri evre akciğer kanserinde de başarı sağlayabiliyor.
İleri evre akciğer kanserlerinde de uygun hastalara tedavi imkanı doğabileceğini ifade eden Dr. Özkan Demirhan, ”Akciğer kanseri sinsi ilerlediğinden ve genellikle ileri evrede belirti verdiğinden tanı aşamasında gecikmeler yaşanabiliyor. Bu da kanserin tedavi aşamasını sekteye uğratıyor. Ancak geliştirilen multidisipliner tedavi yaklaşımları uygun ileri evre akciğer kanseri hastalarına da umut olabiliyor. İleri evre akciğer kanseri 3'üncü ve 4'üncü evre değimiz evrelerdir. Evre 3 hastalık lokal ileri dediğimiz, kanserin olduğu yerden biraz daha komşu dokulara girmiş ve lenf nodlarını tutmuş halidir. Evre 4 ise uzak organ metastazı yapmış kemik, karşı akciğer, böbrek üstü bezleri, beyin ve karaciğere metastaz yapmış halidir. Bu belirtilen bölgeler akciğer kanserinin en sık yayılım yaptığı yerlerdir. Hastaya böyle bir tanı konduğunda izlenecek tedavi yolu şöyledir. Eğer 3'üncü ve 4'üncü evre tespit edilmişse burada hücre tipi çok önemlidir. Hücre tipinde adenokarsinom dediğimiz hücre tipi çıkmışsa bunlarda bazı genetik testler yapılarak hedefe yönelik tedaviler yapılabilir. Küçük hücreli dışı alt grup ların dan Adenokarsinom ve Skuamöz hücreli kanserlerde genetik testler sonrası yapılan tedaviler nokta atışlı tedavilerdir. Diğer hücre tiplerinde de hedefe yönelik tedavilere başlanmıştır ama adenokanser kadar değil. Kemoterapi alınabiliyor ve yerine göre örneğin beyinde metastaz varsa radyoterapi uygulanabiliyor veya göğüs kafesi içinde radyoterapi uygulanarak akciğer kanseri evresi gerileyebiliyor. Yine lenf bezinden dolayı evre 3'e girmiş bir kanserde tedaviden sonra özellikle bir lenf bezi tutulumu varsa orada onun yeniden evrelenerek evvelden tümörün olduğu yerin kemoterapi ya da radyoterapiden sonra yok olduğunu görebiliyoruz. O zaman ameliyat şansımız doğuyor. Ama bir istasyon olduğu zaman cerrahi şansımız yüksek. Eğer bir istasyondan fazla tutulum varsa başarı şansı düşüktür cerrahi seçilmiş hastalarda gündeme gelebilir. Tüm bu tetkikler dikkatle ve titizlikle incelendikten sonra hastanın durumu uygunsa multidisipliner bir yaklaşımla tedavi planlanır.” şeklinde konuştu
Hastanın moral ve motivasyonu tedaviyi etkiliyor.
Hastalığın ve tedavinin seyrinde moral ve motivasyonun büyük önem taşıdığına dikkat çeken Dr. Özkan Demirhan, ”İleri evre akciğer kanseri vakalarında gerileme olduğunu gözlemliyoruz ancak hastalık yok hasta var mantığını unutmamak gerekir. Tümör de insanlar gibidir. Aynı kanser türü farklı insanlarda farklı seyir gösterebilir. Kimisi çok saldırgan ve agresif seyrederken kimisi de çok yavaş ve stabil seyreder. O yüzden tedaviden hiçbir zaman vazgeçmemek lazım, şansım yok diye düşünüp moral bozmamak lazım. İnsanların direnmesi gerekir bu hastalığa.” ifadelerini kullandı.