Sözcü gazetesi davasında flaş gelişme
Sözcü gazetesinin sahibi Burak Akbay ve çalışanlarına yönelik 4 sanığın yargılandığı davada, gazeteciler Fehmi Koru ile Rahmi Turan tanık olarak dinlenildi. Akbay hakkındaki tutuklamaya yönelik yakalama kararının devamına karar verdi.
Sözcü gazetesinin sahibi sanık Burak Akbay'ın ''silahlı terör örgütünü yönetme'' ve ''terör örgütü propagandası yapmak'' suçundan 30 yıla, diğer 3 sanığın ise ''silahlı terör örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek yardım etme'' suçundan on beşer yıla kadar hapis istemiyle yargılanmasına devam edildi. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuksuz sanık Yonca Yücekaleli ile sanık avukatları katıldı. Duruşmada "tanık" olarak dinlenilen gazeteci Fehmi Koru, geçen duruşmaya katılması gerektiği halde çağrılı olmadığı için katılamadığını belirterek, bu nedenle mahkemeden özür diledi. Bu duruşmaya da davet almadığını ancak geçen duruşmadan sonra tarihini öğrendiği için bu celseye katıldığını anlatan Koru, buradaki konunun kendisi açısından çok dar olduğunu söyledi.
FEHMİ KORU KENDİSİNİ BÖYLE SAVUNDU
Koru, gazetenin kuruluşu, felsefesi ve çalışanları hakkında kişisel bilgilere sahip olmadığını belirterek, "2010 yılındaki bir yazımdan hareketle başka şeyler yazıldı. O sebeple 2016 Ağustos'ta savcılığa çağrıldım. Orada anlattığım gibi bir gezi sırasında Ertuğrul Akbay bana, oğlunun yurtdışında öğrenci olduğu, orada güzel insanlarla tanışarak dini hassasiyetlere sahip insan olarak yetiştiğini söylemişti." diye konuştu. Bugünden geriye baktığında Ertuğrul Akbay'ın bunları, o dönemin şartları içinde mübalağalı bir övünme meselesi olarak söylediğini düşündüğünü dile getiren Koru, Akbay'ın söz konusu ifadelerinin o günün şartları içinde söylendiği ve gerçek olmadığı hissine kapıldığını anlattı. Mahkeme başkanının, bu gezi sırasında Akbay'ın kendisine ne söylediğini anlatmasını istediği Koru, çok genel şeylerin konuşulduğunu ifade etti. Mahkeme başkanının, "Güzel insanlar kim, cemaat veya FETÖ geçti mi?" diye sorduğu Koru, "Bu 1990'ların ilk yıllarında olan bir konu. O zaman FETÖ yok, 'cemaat' olarak adlandırılan bir grup vardı. 'Güzel insanlar' sözünü ben oraya çektim. Başka yurtdışında bu tür çalışmaları olan insanlar olmadığını düşünerek, oraya çektim." ifadesini kullandı. Koru, ifadesinde "Burak Akbay'ın İsviçre'de cemaate ait bir evde kaldığı" cümlesinin hatırlatılması üzerine de "İfademde öyle bir şey geçiyorsa bu yanlış. Yazımda o kanaate sahip olduğum için o dönemde cemaatle irtibatlı 'güzel insanlar'la tanışmak olduysa, ev sohbetleri olmuşsa o yöne işaret edecek bir cümle kurdum. O zaman FETÖ yoktu, 'güzel insanlar' ifadelerini ben cemaat olarak yorumladım." dedi.
BURAK AKBAY HAKKINDAKİ YAKALAMA KARARININ DEVAMINA KARAR VERİLDİ
Tanık beyanlarının ardından söz alan sanık avukatlarından Celal Ülgen, Burak Akbay hakkındaki tutuklamaya yönelik yakalama kararının kaldırılmasını talep etti. Tutuksuz sanık Gökmen Ulu'nun avukatı da müvekkili hakkındaki yurtdışına çıkış yasağının kaldırılmasını istedi.
Görüşü sorulan cumhuriyet savcısı, Akbay hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı ile diğer sanıklarla ilgili adli kontrol tedbirlerin devamına karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti de sanıklar hakkındaki adli kontrol kararları ile Akbay'la ilgili tutuklamaya dönük yakalama kararının devamına hükmederek, duruşmayı 5 Mayıs'a erteledi.
İDDİANAMEDEN
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suc¸ları Soruşturma Bu¨rosu'nca hazırlanan 73 sayfalık iddianamede, sanık Burak Akbay'ın ''silahlı terör örgütünü yönetme'' ve ''terör örgütü propagandası yapmak'' suçlarından 16,5 yıldan 30 yıla kadar, Mediha Olgun, Bekir Gökmen Ulu ve Yonca Yücekaleli'nin ''silahlı terör örgütü içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek yardım etme'' suçundan 7,5 yıldan on beşer yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.