Nagehan Alçı'dan çok konuşulacak ''kayyum'' yazısı
Habertürk yazarı Nagehan Alçı, son günlerde gündemde epey yer bulan Diyarbakır'daki annelerle konuşmak üzere Diyarbakır'a gitti. Alçı bu konuyla ilgili yorumlarını köşe yazısına taşıdı.
Habertürk yazarı Nagehan Alçı, Diyarbakır'a giderek, orada yaşayan vatandaşların kayyumla ilgili görüşlerini ve Diyarbakır annelerini köşesine taşıdı.
Alçı, "HDP’ye muhalif olan AK Partili insanlarla konuştum. Onlar da sandığa güvenlerinin azaldığını söylediler." ifadelerini kullandı.
Alçı'nın yazısından eleştirel bölümler şöyle:
ŞEHİRDEKİ TUHAF SESSİZLİK
İlk olarak daha önce tanık olmadığım sessizlikle başlayayım. Diyarbakır sokakları bir tuhaf sessiz. Sanki insanların ses düğmesi kısılmış.
Ancak araya tanıdık sokunca konuşmaya başlıyorlar. Anneler konusunda önce hep olumsuz yaklaşımlar gördüm. “İnanmıyoruz, devlet gönderdi onları. Bu bir oyun” minvalinde yorumlar...
Ancak daha sonra sohbet örgüt için dağa çıkan gençlerin arkalarında bıraktığı ailelerine gelince ve ben annelerden dinlediklerimi anlatınca “Aslında onların acısına sahip çıkarız ama artık hiçbir şeye inanmaz olduk” yorumlarını işittim. Bakın bu yorumu yapanların içinde muhafazakar ve AK Parti eğilimli Kürtler de var.
DEVLETİN FARK ETMESİ GEREKEN MESAFE
Gençlerde çok ciddi bir güven sorunu var. Resmi otorite ile mesafe açılıyor. Bu çok tehlikeli bir gidiş. Devletin bunu fark etmesi ve kesinlikle önlem alması gerekir.
Gazetecilik gördüğünü, kokladığını, tanık olduğunu yazmaktır. Size Diyarbakır’ın sokaklarının genel havasını şöyle anlatabilirim: Evet şehir somut olarak hizmetler bazında ilerliyor. Kalkınma hızlı, devlet cumhuriyet tarihi boyunca yapmadığı kadar yatırımı şimdi Diyarbakır’a yapıyor. Yeni havaaalanı muazzam güzel.
KAYYUMU DESTEKLEYENLERİN ORANI
Peki insanlar mutlu mu? Hayır! Kayyum kararlarını destekleyen çok az. HDP’ye oy verenler kendilerini hiçe sayılmış hissediyorlar. HDP’ye muhalif olan AK Partili insanlarla da konuştum. Onlar da sandığa güvenlerinin azaldığını söylediler.
Siyasi görüşümüz ne olursa olsun gelin şu Kürt realitesiyle yüzleşelim. Siyasi fikirleri ne kadar farklı olsa da Kürt halkının ortaklaştığı bazı konular olduğunu tespit edelim.
HDP-PKK arasında ilişki var mı diye konuşmayı saçma buluyorum. Elbette iç içe geçmiş iki yapıdan hatta temelde tek bir yapıdan bahsediyoruz. Bu konuda kimse kendini kandırmasın. HDP’ye oy veren Türkiye’nin yüzde 10-11’i de bu gerçeği bilerek veriyorlar. HDP-PKK ilişkisi de elbette istendiği an hukuken kriminalize edilebilecek bir durum. Devlet de bugüne kadar istediği zaman böyle yaptı, istediği zaman da yapmadı. Konjonktür devlet tavrına göre belirlendi. Bazen “Son PKK’lı öldürülene kadar savaş” dendi. Bazen “Dağdan insinler düz ovada siyaset yapsınlar ve bu mesele bitsin” dendi...
2020’li yıllarda bu konuda ne yapacağız? Kürt meselesi nasıl çözülecek? PKK dağdan nasıl tamamen indirilecek ve silahlar nasıl tamamen gömülecek?
Bu sorularının cevapları hep birlikte aramamız gerekiyor. Ben mevcut durumu siyah ve beyaz kadar zıt konumda olan iki isimle konuştum. Hem birlikte gittiğimiz grupla ziyaret ettiğimiz Vali ve Belediye Başkanvekili Hasan Basri Güzeloğlu hem de daha sonra benim bir araya geldiğim HDP’li görevinden alınmış Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı. Onlardan edindiğim izlenimleri de yarın anlatacağım…