Medyaradar adalet bekliyor

Türkiye'nin bağımsız medya kuruluşlarından Medyaradar, bir medya grubunun talebi üzerine erişime kapatıldı. Bu durumu adaletsizlik olarak nitelendirerek hukuk mücadelesi başlatan Medyaradar, yapılan haksızlığa karşı sessiz kalmayarak adaletsizliğe itiraz hakkını kullanıyor. 18 yıllık geçmişi boyunca gazetecilik ilkelerine ve etik değerlere bağlı kaldıklarını belirten Medyaradar, karar için, ''Ülkemizdeki düşünce, ifade, iletişim ve medya özgürlüklerine vurulmuş büyük bir darbedir'' dedi.

Türkiye'nin 18 yıllık bağımsız medya kuruluşlarından biri olan Medyaradar, önemli bir hukuk mücadelesi veriyor. Bir Medya Grubu'nun talebi üzerine erişime kapatılan site, kendilerine yapılan bu adaletsizliğe karşı sesini yükseltiyor.

Medyaradar'dan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;
"Adaletsizliği engelleyecek gücünüzün olmadığı zamanlar olabilir. Fakat adaletsizliğe itiraz etmeyi beceremediğiniz bir zaman asla olmamalı…"

Böyle demiş 1928'de Romanya'da doğan Nobel Ödüllü yazar Elie Wiesel…

İzninizle biz bugün Medyaradar ailesi olarak, 18 yıllık mazimizde ilk kez kendimizden söz etmek ve "adaletsizliğe itiraz" hakkımızı kullanmak istiyoruz.

Bizim arkamızda holdingler, devasa şirketler yok…

Yabancı ortaklarımız, her şeye karışan sponsorlarımız da yok…

Biz gazetecilik mesleğinin temel ilkelerine ve etik değerlerine baş koymuş, hayatlarını insanların haber alma hak ve hürriyetini kullandırmaya adamış, bağımsız gazetecileriz.

Tam 18 yıldır gücümüzü doğruluğumuzdan ve mesleğimizin etik değerlerinden alıyoruz.

Bugüne kadar muhataplarımızın güçlü-güçsüz olduklarına bakmadan, haber değeri taşıyan her bilgiyi size ulaştırdık.

Gözümüzü budaktan esirgemedik.

Hakkımızda çoğu "sindirme-susturma" amaçlı yüzlerce dava açıldı; yüzde 90'ını kazandık.

Bunca yıl içinde elbette zaman zaman yanlış yaptığımız oldu; özür dilemeyi ve yazdığımız haber ya da yorumu düzeltmeyi bildik.

Ancak asla sırf birilerine zarar vermek için haber ya da yorum yazmadık.

Kişisel kavgalarımıza mesleğimizi alet etmedik.

Kimseye çamur atmadık; iftiradan, hakaretten, küfürden kaçındık.

Sadece habere ve bilgi içeren yorumlara odaklandık.

Şimdi müstahak olmadığımız büyük bir adaletsizlikle karşı karşıyayız ve bu yüzden tarihimizde ilk kez siz okurlarımıza yaşadığımız haksızlığı ve hukuksuzluğu anlatma gereğini duyduk.

Biliyorsunuz; siteniz Medyaradar, bir hafta önce İcra Kurulu Başkanlığı'nı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın kardeşi Serhat Albayrak'ın yaptığı Turkuvaz Medya Grubu tarafından erişime kapattırıldı.

Gerekçesi ise bir hayli ilginç:

Medyaradar'da 23 Haziran 2024 tarihinde diğer bazı internet siteleriyle birlikte bir haber yer aldı.

"Turkuvaz Medya Grubu'nun Youtube kanalları çalındı" başlıklı bu haber doğru muydu?

Evet…

Gerçek miydi?

Evet…

Buna rağmen habere 27 Haziran'da erişimin engellenmesi kararı alındı. Medyaradar yönetimi yasalara uydu ve bu kararı anında uygulamaya koydu.

Aradan bir aydan fazla bir zaman geçtikten sonra yani 30 Temmuz'da Turkuvaz Medya avukatları mahkemeye başvurdu. Sitemizin künyesinde Genel Yayın Yönetmeni'nin, Haber Merkezi editörünün, Hukuk Müşavirimizin isimleri, mail adresleri ve telefonları bulunduğu halde, bize ulaşamadıklarını, erişim engelleme kararını uygulatamadıklarını iddia ettiler.

Bu gerekçeyle "sitenin tamamen kapatılması" kararı verilmesini talep ettiler.

Yani avukatlar gerçek dışı beyanla talepte bulundular.

Başımıza gelen hukuk skandalı bununla sınırlı kalmadı, kararı verecek olan hakim, bilgisayarından haberin linkinin erişime kapalı olup olmadığına bile bakmaya gerek duymadı.

Haksız ve hukuksuz kararına, erişime kapatmaya konu olan haber linkini de yazdırmadı.

30 Temmuz'da alınan karara başta TGC olmak üzere meslek örgütleri, medya kuruluşları tepki gösterdi.

Karar üzerine Medyaradar avukatları harekete geçti.

Sitenin kapatılmasına gerekçe olarak gösterilen haberin anında, yani 27 Haziran'da kaldırıldığını, sitenin kapatılmasının hukuksuz olduğunu ve hakimin verdiği kararda geçen 7.madde gereğince (Erişimin engellenmesine konu içeriğin yayından çıkarılmış olması durumunda hakim kararı kendiliğinden hükümsüz kalır) sitenin erişime açılması gerektiğini üst mahkemeye ve Erişim Sağlayıcıları Birliği'ne başvurarak ilettiler.

Ancak üst mahkeme de tıpkı kararı veren mahkeme gibi yeni bir hukuksuzluğa imza attı ve itirazı reddetti.

Şimdi gözler Erişim Sağlayıcıları Birliği'nde.

Bu hukuksuzluğa dur denilecek mi, yoksa sırtını iktidara dayayan bir medya kuruluşunun başka bir medya sitesini boğmasına izin mi verilecek; bekleyip hep birlikte göreceğiz.

Biz Medyaradar olarak bugüne kadar hiçbir haksızlığı görmezden gelmedik.

Hele hele söz konusu haksızlık meslek kuruluşlarımıza ve meslektaşlarımıza yönelikse, kendimizi tüm varlığımızla ortaya koyduk.

Şimdi birileri, belki iktidar sahiplerinin haberi bile olmadan onlarla olan yakınlıklarını bize karşı kullanıyor ve yayıncılık hakkımızı elimizden almaya çalışıyor.

Üstelik hiçbir yasal gerekçeleri olmadığı halde.

Ülkemiz zor günlerden geçiyor sevgili dostlar.

Aydınların ve söyleyecek sözü olanların üzerindeki baskı giderek artıyor.

Bütün ülke ve hatta dünya; Türkiye'nin Instagram'a getirdiği erişim yasağını konuşuyor.

Emin olun ki Medyaradar'ın hukuksuz olarak kapatılması da ülkemizdeki düşünce, ifade, iletişim ve medya özgürlüklerine vurulmuş büyük bir darbedir.

Hangi görüşten olursanız olun, demokrasimize ve adalet sistemimize zarar veren bu karara direnişimizde yanımızda olun…

Bugün bize yapılanın, yarın size yapılacağından asla kuşku duymayın.

Unutmayın bu mücadele sadece Medyaradar'ın kapatılma kararının geri alınması mücadelesi değildir.

Bu mücadele, iktidar gücünü kendisine yamayan bazı haddini bilmezlere "had bildirme" mücadelesidir.

Bu mücadele; adalet, demokrasi ve özgürlük mücadelesidir.

Bilmenizi isteriz ki biz asla pes etmeyeceğiz ve her doğan günle bir şekilde yeniden doğacağız…

Lütfen siz de her yeni doğuşumuzda yanımızda olmaya ve bize güç vermeye, kısılmaya çalışılan sesimizi daha gür olarak duyurmamıza yardımcı olmaya devam edin.

Bir özlü sözle başladık; yine bir özlü sözle bitirelim.

Alman filolog ve yazar Erich Auerbach aynen şöyle demiş:

"Gücü olmayan adalet acizdir; adaleti olmayan güç ise zalim. Adalet ile gücü bir araya getirmek gerek. Bunu yapabilmek için de adil olanın güçlü, güçlü olanın ise adil olması gerekir."

İşte biz Medyaradar olarak, adaletin güçlü olduğu ama asla güçlülerin elinde oyuncağa dönüşmediği bir Türkiye için mücadele ediyor ve bu mücadelede bütün dost ve meslektaşlarımızı yanımızda görmek istiyoruz."