Fatih Terim kavgadan sonra ilk kez konuştu
Fatih Terim, geçtiğimiz hafta sonu Alaçatı'da yaşanan kavgayla ilgili açıklamalar yapmak üzere basın toplantısı düzenledi
Hatırlanacağı üzere Terim, geçtiğimiz cuma gecesi Alaçatı’da bir kebapçıya giderek, damadı ve korumaları ile bir kavgaya karışmıştı. Olayda Terim’in burnunun kırıldığı iddiası gündeme gelmiş ancak Terim’in dün eşi Fulya Terim ile birlikte İstanbul’a gelişinde sağlıklı olduğu görülmüştü.
Fatih Terim, basın toplantısında şöyle konuştu:
“Genel olarak hadiselerde ben ya en son konuşurum ya da hiç konuşmam! Ama baktım ki iftiralar arasında susmamın yanlış anlaşılacak. Kamuoyunu bilgilendirmeye mecbur hissetim kendimi. Sevdiklerimi ve kendi ismimi böyle bir olaya karışması beni rahatsız etti. Ben konuşmayınca herkes olayı kendi tarafından anlatmaya başladı ve gerçekleri de bükmeye başladılar.
‘AİLEME LAF SÖYLETMEM’
Aşağı yukarı yarım asıra dayanan futbol hayatı olan bir insan olarak, beni iyi tanıyorsunuz. Genci de yaşlısı da… Ben her zaman sizlere doğruları söyledim. Sokakta, özel hayatımda, sahada, basın toplantılarında… Hiçbir zaman doğrudan şaşmadım. Bugün de benden doğruları duyacaksınız. Benim değerlerimi iyi biliyorsunuz. Benim için ülkem ve bayrağım önemli bir değerdir. Benim için Galatasaray önemli değerdir. En son olarak da ailem en değerli varlığımdır! Bunların herhangi birine laf söyletmeyeceğimi çok iyi bilirsiniz. Bu değerlerimin birine laf söylendiğinde gereğini yapmadığım olmamıştır! Bu yüzden bu olaya da böyle başlamak istedim.
Bu konuda en hassaslardan biri benim… Sabah Yıldırım Demirören ve Ali Dürüst ile görüştüm. Yine konuşmayacaktım ama zamanı geldiği için doğruları anlatmak istedim.
Ben bu olayı, bir babanın aileye sahip çıkması olarak görüyorum. Terim ailesinin babası benim. Ne uğurda olursa olsun baba, ailesini korur.
‘DAMADIMIN ABLASINA TACİZ VAR’
Ahmet’in ablasına yapılan bir hakaret var, taciz var! Bunlardan benim haberim yok! Çocuklar kendi kendilerine halletmeye çalışıyorlar. Uzun zamandır devam ediyormuş bu. Keşke daha önce söyleselerdi. Akşam yemekte böyle bir konu geçince, “Ben tanıyorum, ararım şimdi” dedim. Tanıdığımı sandığım bu zaatı aradım. Kendisine bu olayı sordum.
Etrafta insanlar olunca insanlar başka bir şekle bürünürler. Edepsiz bir teklif aldım. Ben de bu teklife icabet edip, konu bitince de oradan ayrıldım. Bütün mevzu budur. Bunun Türkiye Futbol Federasyonu ile ilgisi yok! Arkadaşlar, hepiniz trafikte münakaşa ediyorsunuz, belki de kavga ediyorsunuz! Hepimizin başına gelecek şeyler bunlar! Bazılarının başına gelmeyebilir. Değerler aynı olmayabilir. 1-2 yıl önce babasını kaybetmiş, babası ölürken bana emanet edilirken bir kadından bahsediyoruz. Damadımın ablası da benim ailemdir ve canımın parçalarından biridir!
‘BURNUM KIRILIRSA SÖYLERİM’
Şimdi soruyorum size; Yazarlar ve sosyal medyadaki bir takım yazarlar! Açıkçası gülseniz bir türlü, ağlasanız başka türlü! Bu şer güçlerini ben zaten tanıyorum. Eğer arkadaşlar, böyle bir şey olursa benden duyacağınızdan emin olun! 63 senedir denk gelmedik ama burnumuz kırılırsa ben sizlere söylerim. Ben merdivenden düştüm demem. Böyle böyle oldu diye anlatırım. Ben şer güçlerini biliyorum.
Hepiniz bu mesleği yapıyorsunuz, saygı duyuyorum. Umimi açık bir yerde, 100’ler kişinin olduğu yerde 5 dakika içerisinde her şeyi öğrenme yeteğiniz var. Sözü sapı belli olmayan birine inanmayın, daha gerçekçi, daha hoşuna gidenler birbirine sarılıyorlar! Karşınızda bir aile babası… Klasik bir soru vardır bu durumlarda; bir daha olsa bir daha yaparım! O kadıncağız dahil ailemden kimseye biri dokunamaz! Hele hele bu bir yalnız kadınsa onu kimse taciz edemez!
Ben bu basın toplantısını Türkiye Futbol Direktörü olarak yapmıyorum! Ben bu olayı maçta, kampta, otelde yapmadım! Levent’te veya Riva’da düzenlemiyorum. Burada yapmayı uygun gördüm.
Yolda görsem tanımadığım kadının başına gelse olaya müdahale ederim. İnanıyorum ki sizler de yaparsınız.
‘ACUN’U ARAYAMADINIZ MI?’
Yaşadığımız ülkede bir yeri basmanın ne demek olduğunu bilmeyen yoktur! Ali Dürüst bana dedi ki; “Ben senin orayı 20 kişiyle bastın sanıyorum.” Sadece iki evladım benimle gelmek istedim. 4. kişi de şöförüm. “Basma” kelimesini açtığımız zaman içinde neler olduğunu biliyoruz. Aile reisi, iki evladıyla o mekanda kaç kişi olmadığını bilmeden gitti! Neyin basması? Ben sorunu çözmeye gittim. Sorunu çözdüm, işimin bittiğini anladım ve arabaya binip gittim. Acun Ilıcalı’nın evine gittim. Acun’u arayamadınız mı? Burnum kırıldı falan… Hiç mi araştırmıyorsunuz? Ya ben şikayetçi olmadım! Niye acaba? Televizyonda mikrofonu görünce herkes aynı olmayabilir! Orada herkes istediği konuşmakta serbest. Şimdi arkadaşlar görüntüleri gördünüz sanıyorum! “Orada bir kadın var ve siz böyle hallediyorsunuz?” diyorlar! Ya erkeklerin halletmesi gereken mevzuyu ne zamandır kadınlar hallediyor?
Ben de sonradan muhakeme yaptığımda, iki evladım ve şöförümüzle beraber benim gibi mekana gitmez! Kimse tahmin etmedi. Ben gelirim dedim mi, gelirim çünkü! Niye? Ailem var işin ucunda… Olayı duyduktan sonra kayıtsız kalamazdım. Ben de kayıtsız kalamadım.
Çitten atladı diyorlar! Ya hangi çit? Ben mekanı bilmiyorum bir kere! Basındaki bazı köşe yazarlarına söylüyorum; bu kadar yazdığım unsuru takip etmek, doğruyu bulmak o kadar basitti. Birinden biri mutlaka tutar! Orada yüzlerce insan vardı. Sorsunlar ne olduğunu? Ben bu hezeyan içerisinde, atmosferde doğal karşılıyorum. Yapmayın etmeyin!
‘ÇOK ÜZGÜNÜM’
“Memnun musun?” Hayır, hiç memnun değilim. Adımın böyle biriyle anılmasından hiç memnun değilim! Bu fotoğrafın içerisinde yer almaktan dolayı memnun değilim! Ama bazen hayat böyle olaylarla karşılaştırıyor. Ben tehdit maksadıyla telefon açmadım, tanıdığım için aradım ama tanımıyormuşum! Böyle bir durumun içerisinde olduğum için çok üzgünüm. Bundan emin olabilirsiniz. Ben de istemezdim. Fevkalade rahatsızım. Ailem için hiçbir zaman başka bir şey düşünmedim zaten. Her zaman her şeyi yapacağımdan emin olabilirsiniz. Yalnız size bir söz daha veriyorum! Provakasyonlara da bundan sonra sakin yaklaşacağım. Dikkatli olacağım! Tecrübeli olmama rağmen tecrübe ettim! Ben her zaman evden “Allah’ım beni şeytana uydurma” diye çıkarım! Çok üzgünüm. Bir aile babası olarak çok üzgünüm. Fatih Terim olarak çok üzgünüm! Ancak maalesef, bu durum oldu! İstememe rağmen, ben her zaman ailemi, yakınlarımı ve sevdiklerimi korudum. Bundan sonra da devam edeceğim.
‘ALKOLÜN DAMLASI YOK’
O akşam damlası yok alkolün! Neyse işte artık… Açıkçası, ben çözüm için aradım. Beklenmedik sözler olunca, artık oradan sonra beni kimse ikna edemez. Arabada da beni çok dostlarım aradı. Ben her zaman kendi işimi kendim yaptım! Benimle kimse böyle konuşamaz. Konuştuğu zaman bunun karşılığı olmalı. Davete icabet ettim! Orada beni bir kişinin ikna etmesi çok zor!
Araya hatırlı kişileri neden sokayım ki! Eğer ben şikayetçi olsaydım… Ben şikayetçi olmadım! Ertesi gün söylediklerinden dolayı evet oldum! Hatırlı kişiler her zaman araya girer! O kendisi mahkemeye vermiş. Ben Pazartesi’ye kadar şikayetçi olmamıştım. Kimin kimleri hatırlı kişi olarak nitelediği de önemli!
‘GÜZEL ŞEYLERİN İÇİNDE GRİ BÖLGE’
Ben hayatım boyunca olduğu gibi yaşadım her şeyi! Olduğu gibi de görünen bir kişiyim. O yüzden örnek alınabilecek çok da şey yapmış olabilirim. Tasvip etmediğim şeyler de var! Bu yüzden kötü şeylerin içinden çıkarılması, bu kadar sevap işleyen biri için söylenmesi! Ailesini koruyan ve kollayan biri olarak bakılmasını, ailesinin reisi olarak, sahip çıkan olarak, çok güzel şeylerin içerisinde bunu ufak şey olarak, gri bölge olarak görmelerini rica ediyorum! Değecek bir şey olsaydı evet ama bazen hayat sizi böyle yerlere çekiyor!
Ben tanıdığım birini arıyorum! Onun için hukuka mı başvuracağım? Ben oraya çözüme gidiyorum, size ben kavgaYA gidiyorum demedim. Siz olayı farklılaştırıyorsunuz. Ben tanıdığımı zannettiğimi birini arıyorum!”