Barış Yarkadaş'ın Fatih Altaylı iddiasına yalanlama
Fatih Altaylı ile Barış Yarkadaş arasındaki polemiğe gazeteci Ahmet Tezcan da katıldı. Ahmet Tezcan, "Fatih işte budur" diyen Yarkadaş'ı yalanladı.
Fatih Altaylı, YouTube üzerinden yaptığı yayında, "Barış Yarkadaş enteresan bir figür. Gazeteci desen gazeteci değil, siyasetçi desen siyasetçi değil." ifadelerini kullanmıştı.
Gazeteci Barış Yarkadaş, Fatih Altaylı’nın kendisi hakkında söylediği sözler üzerine Güneş gazetesinde yaşandığını iddia ettiği bir anısını "Fatih işte budur" diyerek paylaşmıştı.
Yarkadaş’ın anısındaki kişi ise olayın tamamen yanlış aktarıldığını söyleyerek Yarkadaş’ı yalanladı.
Yarkadaş’ın Altaylı ile anısında bahsettiği gazeteci Ahmet Tezcan ise olayın tamamen yanlış aktarıldığını söyledi. Tezcan, o dönemde Fatih Altaylı’nın ailesinden birinin altınlarını bozdurup çalışanlara yardım ettiğini ifade etti.
İşte Tezcan'ın açıklaması:
“Ben çok iyi hatırlıyorum da sen biraz yanlış hatırlıyorsun Barış. ‘Bebeğe süt alacak’” dediğim bir arkadaş değildi bendim. Fatih öyle bir şey söylemedi aksine ‘Bana bir yerden 500 lira gelecek, onu dağıtacağız, sen bekle 100 lirasını sana verelim’ dedi ve dediği gibi oldu. Akşama kadar bekledim. Akşam çağırdılar ve 100 lirayı verdiler. SMA mama eczanede 51 lira, Tahtakale'de 49 lira idi. Derdim 2 kutu mama alabilmekti. Fatih öyle bir şey demedi, sevilir sevilmez tarafları herkes gibi vardır ama bu konuda adamlığı çoktur. Hadise benim yazdığım gibi.”
Fatih Altaylı ne demişti ?
Gazeteci Fatih Altaylı, YouTube'da kendi kanalında yaptığı programda Barış Yarkadaş ile ilgili açıklamalarda bulundu. Tunç Soyer'in CHP Genel Başkanlığı'na aday olacağına dair iddiaları ve sonrasında Soyer'in yaptığı açıklamayı yorumladı. Altaylı, Yarkadaş için şu ifadeleri kullandı:
"Tunç Soyer diyor ki, 'Burada bu kuyuya taşı atan Barış Yarkadaş, benim öyle bir planım yoktur' diyor. Barış Yarkadaş enteresan bir figür. Gazeteci desen gazeteci değil, siyasetçi desen siyasetçi değil. Ortada bir figür olarak kaldı. Eskiden gazeteciydi. Sonra siyasete girdi. Sonra oradan çıktı. Çıktığında da çıkmadı. CHP ile ilgili 'inside information(içeriden bilgi)' diyebileceğimiz ama aslında 'information (bilgi)' olmayan, görüş diyebileceğimiz ama gerçekleri yansıtmayan, iddia diyebileceğimiz ama gerçekleşmeyen bir sürü şey söyledi. Bu da onlardan biri olarak tarihe geçti. Gazeteci mi CHP'li mi? CHP'de çeşitli görevlere aday birisi mi yoksa 'siyasette işimi hallettim artık gazeteciyim' mi? Orada bir karar verirse inandırıcılık açısından daha iyi bir pozisyon almış olabilir ama tabi kendi bileceği şey. Sonuçta konuşulan, ciddiye alınan bir gazeteciydi. Yeniden o pozisyona gelmesi gazetecilik kimliği açısından daiyi olur. Şu anda ortada kaldı biraz"
Barış Yarkadaş'ın yanıtı çok sert oldu
Fatih Altaylı'nın bu sözleri sonrasında Barış Yarkadaş X hesabından yaptığı açıklamada "Fatih işte budur" diyerek Altaylı'ya dair kendisinin de yaşadığını öne sürdüğü bir olayı aktardı.
İşte Barış Yarkadaş'ın o açıklaması:
Yıl 1991..
Güneş Gazetesi’nde stajyer öğrenciyim. Gazete ciddi bir mali krizde. Aralarında Fatih Altaylı’nın da olduğu gazete yönetimi maaş ödeyemiyor.
Maaşını alamayan işçiler, gazetenin karşısında “direniş çadırı” kurmuş, maaşlarını alabilmek için çana gösteriyor. Muhabirler, habere giderken, yandaki bakkaldan borç alıyor. Şişli Belediye Başkanı Fatma Girik, gazete binası ısınabilsin diye arada sırada mazot yolluyor.
Anlayacağınız tam bir sefalet var.
Fatih Altaylı ise o sırada her gün farklı bir arabayla binaya geliyor ve hiçbir şey yokmuş gibi yaşıyor.
Lafı uzatmayayım:
Sefaletin boyutu derinleşince, gazetenin yazarlarından Ahmet Tezcan, Altaylı’nın da olduğu patron katına çıktı ve Fatih’e “Bir arkadaşımızın çocuğu oldu. Çocuğuna süt alamıyor. Bani ona biraz para verin süt alabilsin” dedi.
Fatih, “Ne yapayım ben de kedime süt alamıyorum” cevabını verdi.
Fatih işte budur… —-
Not: Bu anektodu 2000 ya da 2001 yılında yaklaşık 700 üyesi bulunan Gazeteciler Meclisi Girişimi’nin mail grubunda da yazmıştım. Ahmet Tezcan da o gruptaydı. Ahmet Abi hatırlar.. Cezaevinde başlayan ölüm oruçları üzerine yaptığımız bir tartışma sonrası hatırlatmıştım.